Üçüncü Kitap-32. Bölüm

2.8K 275 90
                                    

Herkese Selam!

Nasılsınız?

Bölüm atıyorum ya çok iyiyim.

Oylamayı ve yorum yapmayı unutmayın.

Bu arada yorum çok az yapılıyor. Biraz daha fazla yaparsanız sevinirim.

Keyifli okumalar...

^^^^^

Şirin Berma...

İki haftalık bir araya girmiştik ve bu gece ilk sahurumuzu yapacaktık. Yatağımda uzanmış kitap okurken bizimkilerin beni çağırmasını bekliyordum. Sıkılarak kitabı bıraktım ve telefonumu elime aldım. Kimseden bir mesaj yoktu.

Telefonla konuşarak odaya giren Emir'e sinirle baktım. "Şu kapıyı çalmayı öğretemedim sana!"

"Ayıp bir şey mi yapıyordun?"

"Müsait olamayabilirdim." dedim.

Elimdeki telefonu alıp ekrana baktı. "Yo, gizli sekmede de değilsin." Karnına tekme attığım sırada gülerek inledi. "Şaka yaptım hayatımın anlamı."

"Niye geldin?"

"Semra telefonda şu an." dediğinde hızla konuşmasını kestim.

"Oha, telefona girmeyi nasıl becermiş?!"

Baygınca bana baktıktan sonra odadan çıkmak için arkasını döndü. "Ben tek geliyorum parka, unutun onu!"

Kapıyı çarparak odadan çıkınca, çaktırmadan verdiği bilgi ile üzerime hırkamı giyinip odamdan çıktım. Emir, anneme zorla aldırdığı nikelı terlikleri giyerken bende annemin terliklerini giyinerek evden çıktım.

Parka en yakın olan ev bizimdi, bu yüzden ayakkabıyı şu an için gereksiz bulmuştum. Zaten gece gece kimse olmayacaktı.

Parka yaklaştığımızda diğerleride bizimle aynı anda girmişti. Feyza getirdiği koca kilimi ağaçların arasına serip otururken bizde onun gibi yapıp oturduk. Herkesin kolası dolduktan sonra çekirdekleri avuçlayıp çitlemeye başladık.

"Bu sene niye bitmiyor ya?" diyerek söylendi, Emrah.

"Sene bitince de özleyeceğini hepimiz biliyoruz." dedi Ece.

"Keşke hiç bitmese." diyerek konuştu, Ceylin.

"Keşke." diyerek onu onayladı, Ayberk.

"Kız siz çok hoş oldunuz!" dedi Feyza, onun koluna vurarak. Ceylin kolunu tutarken gülmeyi de ihmal etmiyordu.

"Yarın ne yapacağız?"

"Oruç tutacağız!"

"Sen ne komiksin öyle!"

"Eyvallah, bunu söyleyen ilk kişi değilsin."

"Ders çalışacağız!"

"Ne münasebet!"

"Lan oturun, çalışın işte!" dedi sinirle, Salih. "Ölmezsiniz!"

"Doğru söylüyor!" diyerek onayladığımda Sefa'nın ters bakışları beni buldu.

"Çalıştığından anlıyor musun bari?" diye sordu.

"Anlamasaydım, çalışmazdım!" dedim, göz kırparak.

Gözlerini devirip önüne döndüğünde omuzumla koluna vurdum. "Bir şey mi var sende? Doğru düzgün davranmıyorsun bana?" diye sorduğumda, göz ucuyla bakıp diğerleriyle muhatap olmaya devam etti.

Bir süre ona baktım ve daha sonra hırkamın cebini çekirdek doldurarak ayağa kalktım. "Nereye?" diye sordu, Murat.

"Geleceğiz hemen!" dedim.

LİSE SAKİNLERİ SERİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin