0.4

90.5K 4.8K 375
                                    

"Efendim abi?" Telefonda konuşmayı sevmiyorum.

"Ne yapıyorsun abim?"

"Hastanedeyim."

"İyi misin?"

"İyiyim sen?"

"İyiyim bende aynı. Alıştın mı?"

"Hayır. Hiç sevmedim."

"E kızım sen tutturdun gideceğim diye. Dedik biz sana."

"Biran önce iş istedim. Ne yapayım? Burası oldu tek."

"Ben sana ne diyeceğim. Bir arkadaşım burada bir özel hastanede çalışıyor. Doktor alıyorlarmış bu ara baya. Kadroyu genişletiyorlar sanırım. İstersen konuşuruz. Özele geç."

"Bilmiyorum ki abi-"

"Bade acil hasta var. Sende gel. Askerler geliyormuş." Geldi baş belam yine.

"Abi benim kapatmam lazım. " elimle kıza tamam çık demeye getirdim.

"Arkadaş mı edindin? Bu kadar çabuk? Sen mesafeli konuşmalar yaparsın?"

"Yok abi ya. Bu kıza öğretemedim aramızdaki mesafeyi. Neyse kapatıyorum ben sonra konuşuruz. Kendine dikkat et."

"Sende güzelim." Telefonu önlüğümün cebine atıp odamdan çıktım. Askerler demişti. Yaralı olabilir miydi? Büyük ihtimalle. Umarım çok ağır değildir durumları.

"Bade!" Offf.

"Bade hocam." Yanıma gelen hastanenin en küçüğü olan hemşireye döndüm. Çok şükür sınırları bilen birisi.

"Şu odadaki iki asker var. Hafif yaralılar. Turgut hoca bir tane ağır hasta aldı. Sizi oraya yollamamı istedi."

"Tamam ilgileniyorum."

Hızla o yöne döndüm. Odaya girdiğimde iki askeri de inceledim. Birinin omzunu sıyırmıştı.  Diğeriyse bacağını sakatlamıştı. Kırık olabilirdi. Ama röntgen şarttı.

Ve bizim cihaz biraz... külüstür?

"Sizin pansumanınızı yapıyorum sizin de röntgeni görelim alçıyı yapsınlar. Gelir şimdi hemşire." Ellerime eldivenleri geçirirken kapı açıldı.

"Bakayım-" hemşire değilmiş. Komutan. Hem de o terbiyesiz olan.

"Kolay gelsin." Ayağı sakat arkadaşına yöneldi.

"Gerizekalı herif."

"Abi!"

"Ne abi oğlum. Hadi bu dangalak vuruldu da, kendi kendini sakatladın."

"Uyuşturuyorum ama acıyabilir. Dayanabilir misiniz? Narkoza gerek yok diye düşünüyorum derin değil."

"Doktor hanım askerdeyim ben şuan. Buna dayanamazsam ohoo." Göz kırptı. Ve ben yüzümü buruşturdum.  Gereksiz gereksiz samimiyetler.

"Doktoru oyalama da rahat rahat işini yapsın. " Pars komutan kızınca adam sustu.

"Hastanede mi kalacaklar Badem hanım?" Geçen de Badem demişti. Daha ismimi söyleyemiyor.

"Bade." Dedim tok bir sesle.

"Efendim?"

"Adım. Badem değil. Bade."

"Kusura bakmayın yanlış anladım."

"Badem de güzelmiş ama Pars komutanım. Ne yapsam çocuğum olunca adını mı koysam."

"Bir sus artık be oğlum."

Yaraya gereken işlemleri yaptım ve pansumanı hemşireye bıraktım. Diğer askere geçince ayağının kırık olduğu anlaşıldı. Algısını yaptık hemen. Tam ellerimi yıkamak için arkadaki çeşmeye dönmüştüm ki tanıdık ses ile oraya baktım.

"Bade?" Abim?

"Senin burada ne işin var?" Ellerimi hızla yıkadım ve yanına gidip sarıldım.

"Özledim seni. Hem de konuşalım biraz dedim. Alıştın mı görmek istedim."

"Neden haber vermedin. Az önce de söylemedin."

"Sürpriz." Çok özlemişim ya.

"Doktor hanım?"

"Evet?"

"Biz ne zaman çıkıyoruz?"

"Raporlarınızı hallediyorum. Bu gece burada kalın siz. Ayağı kırılan gidebilir ama." Sonra devam ettim. "İlçeye ortapediye gidin. Güzel bir muayne olun onlar da baksınlar." Ortopedi uzmanı değilim sonuç olarak. "Geçmiş olsun."

Badem ||Texting||Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin