19. BÖLÜM - RÖPORTAJ

24.3K 689 361
                                    

Evan...

-------
Dudaklarım onu görür görmez titremeye başladı, o kadar aynıydı ki yüzü...

Gözlerim doldu, yüzünü seçemez hale geldim, yavaşça ayağa kalktım fakat o bana karşı bir adım bile atmadı sadece bakıyordu.

Kapı aralandı ve Keskin Kıraç'ın içkisi getirildi fakat dünya umrumda değildi sanki.

Ona doğru bir adım attım.

"Seni çok özledim." dedim dudaklarım titrerken, bana inanmıyormuşcasına güldü.

"Neden kaçtın benden, sana ne yaptım?"

Yavaşça Keskin'e döndüm, tepki vermeden bizi izliyordu.

"Tayland'dan geldim, iki aydır seni izliyorum, seni aylarca aradım."

Sesi öyle pişman bir tonda çıkıyordu ki, boğazıma tüm kelimeler düğüm oldu.

"Ben-"

"Beni terk ettin Hera, bana hiçbir şey demeden beni terk ettin."

Biriken yaşlar taştı, yanağımdan çeneme doğru süzülen, ateş misali yanağımı yakan o ıslaklığı hissettim.

"Benim için çok zordu, yemin ederim."

Gülerek başını hayır anlamında salladı.

"Fahişe olmak kolay mı geldi?"

Yutkundum, gözlerim yere düştü.

"Hera bu işe isteyerek başlamadı, ufaklık."

o tok ses kulağımda defalarca yankı yapıyordu, Keskin...

Evan anlamayarak ona baktı.

"istemeyerek neden kendi bedenini satsın?"

"İstemeyerek seni nasıl terk ettiyse."

Evan dondu kaldı, anlaşılan Keskin ile henüz bir kelime konuşmamıştı.

Evan bana doğru adımladı, tam önüme geldiğinde elimi tuttu, o an elimi çekmek istedim. Eskiden ölesiye aşık olduğum adam şimdi bana hiçbir şey ifade etmiyordu, sadece kendi kendime vicdan yapıyordum.

Elimin üzerini okşadı ve başını Keskin'e çevirdi, bende tıpkı onun gibi Keskin'e baktım.

Gözleri elimi tutan eline bakıyordu, içkisinin dibini tepesine dikti ve kadehi sertçe yanda bulunan sehpaya bıraktı. O sesle gözlerimi sıktım.

"Kesin Bey-"

"Önce tuttuğun eli bırak."

Sesi fazla iğneleyici bir tonda çıktı, o ton Evan'ı korkutmuş olacak ki elimi yavaşça bıraktı.

"Keskin Bey, ben zeki adamlardan korkarım."

Keskin tepki vermeden dinliyodu, Evan devam etti.

"Bu yüzden sizinle bir derdim yok, size bulaşmaya, hayatınıza lekeler bırakmaya cesaretim yok."

Yutkundu küçük bir öksürük bıraktı.

"Benim derdim siz değilsiniz, Hera. İzninizle onu buradan götürmek istiyorum."

Keskin, kravatını gevşetti ve yavaşça boynundan çıkardı, hemen ardından beyaz gömleğinin üç düğmesini çözdü.

"İzin mi istiyorsun?"

"Evet, efendim."

"İzin vermiyorum."

Rahatça arkasına yaslanan adam Evan'a o dik başkalarını sundu.

RANDEVUEVİ | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin