B Ö L Ü M O N D O K U Z (+18)

1.7K 57 24
                                    

"Çok üzgünüz Bay Brown. Onu çok severdik." dedi kasaba da dahi daha önce görmediğim bir kadın büyük babam ile tokalaşırken. Bunu söylemesinin sebebi büyük babamın kasabada bir çok kişiye iş imkanı sunması olabilirdi. Belki bu kez seçilenin kendisi olabileceğini düşünüyordu. Ama büyük babamın rol yapılmasından hiç hoşlanmadığını bilmiyordu.

Ve o rol yapanı çok iyi anlardı. Bu işte çok iyi olması da bu sebepten belki de.

Kilisenin büyük gösterişli kapısından giren herkes bize bakmadan önce süslenmiş kiliseyi inceliyordu. Giriş boyunca dizilmiş yemeklere bakmayan çok azdı. Sıra sıra dizilmiş çicek demetleri ise benim bile şaşırmama sebep olmuştu.

' Acınızı paylaşıyoruz.'

' Tanrı onu yanına alsın.'

'Güç tanrıya sığınanların yanındadır. Güçlü kalın.'

'Ruhu huzur bulsun.'

Bunlara benzeyen onlarca yazı... Gözlerimdeki güneş gözlüğümü biraz daha geriye atıp önümüzdeki onlarca insanın samimi ya da samimi olmayan sözlerini dinlemeye devam ettim.

"Brown olmaktan nefret ederdi. Ancak Brown olduğu için bu kilise şimdiye kadar doğmadığı kadar doldu." dedi büyük babam kulağıma doğru fısıldarken. Çoğunun onun için geldiğini biliyordum ama babasını korumak isteyen o kıza engel olamadım. Onun mesleğine ve meslek aşkına her zaman hayrandım.

"O bir doktordu büyük baba. Buradaki bir çok insana yararı dokunduğuna eminim." dedim bir çırpıda.

Engel olmak istemedin Ans. Kendini tutmak isteseydin yapardın.

"Küçük avukatım. Elbette onun da etkisi vardır. Ancak sadece bir doktor olsa yirmi kişinin dahi gelmeyecek olduğunu biliyoruz. Hadi gel." diyerek beni bize yaklaşan misafirlere rağmen içeri çekti. Bundan memnuniyet duydum. Sandalyelerde oturan insanlar arasından geçip en önceki bölüme ilerledik. Beni bırakıp kendisi oturduğunda yerime oturmadan önce büyük sahne ortasındaki tabuta kaydı gözlerim. Gözlük takmak bugün verdiğim en doğru karardı. Gözlerimin dolmasını engellemedim bunun verdiği rahatlıkla. Yerime otururken yeri izlemeye koyuldum. Telefonum ardı ardına titrerken yerden bakışlarımı alıp telefonuma baktım.

Bilinmeyen Numara:
"Artık özgürsün Ans. O senin kıymetini asla bilmedi. Ama sen ona bakmayı kendine mecbur kıldın. Artık buna gerek yok. O olmadan daha iyisin."

A.

Ondan geldiğini gördüğüm mesajla dolan gözümden bir yaş geldi. Böyle düşündüğü için mi onu hayattan koparmıştı. Belki bunu istemiştim. Ama benim sebep olduğum bir cinayet ile değil. Tanrının ona yazdığı kaderle ölsün isterdim. Kendine çok dikkat ettiği için bu bir sağlık sorunuyla olamazdı belki ama bir şekilde olurdu. Hayatın sonunun olduğu açıklamıştı. Onun da bir sonu elbet olacaktı.

" Biri birinden kurtulacaksa bu şekilde olmamalıydı. O kızının ölüm töreninde insanların samimiyetsiz sözlerini dinlemeli ve tatmadığı kadar nefret duygusu tatmalıydı."

Yazdım bana verilen Cevapla butonunu kulanarak. Yazdığım mesaj gözlerim önünde kayboldu. Tekrar kayıtlı olmayan numaranın mesaj sayfası bomboş kaldığında bir mesaj daha düştü.

Bilinmeyen Numara :
"O, orada durup saygıyla beklemezdi senin için. Orada beklemenin markette kasa sırası beklemekten daha kötü olduğunu düşünürdü. Aslında seni direk yaktırırdı. Bir törene dahi gerek duymaz küllerini başkasına savurttururdu."
A.

Haklı olduğunu düşünüp daha çok sinir olmamak ve dikkat çekmemek için telefonu kapatıp cebime atarken önüme döndüm. Nasıl bu akdar hakimdi hayatıma. Nasıl her detayı benim kadar iyi biliyordu. Babam başkalarının cenazelerinden dahi nefret ederdi. Benim cenazeme gelmezdi bile büyük ihtimalle.

Sessiz Ve Sensiz (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin