Bölüm 2

521 140 57
                                    

Önündeki defteri dalgınca karalayan İsra, Caner'in koluna vurmasıyla kafasını kaldırdı. Ona gülümseyerek yanına oturan genç adam "Yine ne düşünüyorsun kara kara?" dediğinde İsra iç çekerek "Hani sana bahsettiğim şu adam vardı ya" dedi.

Genç kadın Yağız ile yaşadıkları şeyden Caner'e çok ayrıntıya girmeden bahsetmişti. Farklı bir bakış açısı duymaya ihtiyacı vardı. Adamın dikkatini istediği gibi çekmek istiyorsa bir erkeğin bakış açısına ihtiyacı vardı ancak Caner ona doğru bakış açısını verecek kişi miydi? Ondan emin değildi.

"Evet şu karanlık tip" diyen Caner'in yorumuyla gözlerini deviren İsra "Bir daha gelmedi" diye mırıldandı.

"Yani seni karşısına alıp açıkça sapık mısın yoksa düşmanım mısın diye sorduktan sonra bir daha sizin oraya adım atmadı mı diyorsun" diyerek onunla alay eden arkadaşına kaşlarını çatarak bakan İsra "Böyle dalga geçmeye devam edersen sana bir daha bir şey anlatmayacağım" dedi.

"Ah hadi ama şaka yapıyorum. Adam anlattığına göre önemli bir mafya babası değil mi? işleri vardır. Silah kaçırıyordur, birilerini öldürüyordur, falan filan..." diyen genç adam elini kaldırıp umursamazca sallarken sırıtıyordu.

İsra sinirle ayağa kalktı. "Bir daha sana bir şey anlatmayacağım" dedikten sonra açık duran defterle kitabını toplayıp çıkışa ilerledi. Dersleri biteli on beş dakikadan fazla olmuştu ancak İsra yalnız kalmak istediğinden eve gitmeye hevesli değildi. Caner de sınıftan çıktıktan sonra onun çıkmadığını fark ederek geri dönmüş olmalıydı.

"İsra!" diye seslenen Caner hızlı adımlarla arkasından gelerek ona yetişti.

"Hadi ama şaka yapıyorum" dediğinde İsra "Ama ben şaka kaldıracak halde değilim" diyerek yoluna devam etti.

Kampüsten dışarı adım attıklarında sert hava yüzüne çağrınca genç kadın biran olduğu yerde titredi. Havalar iyice soğumuştu ve yakında kar yağacağından söz ediliyordu.

Caner kolundan tutarak onu durdurdu. "Tamam özür dilerim, hadi sana bir sıcak çikolata ısmarlayarak kendimi affettireyim" dediğinde İsra ona sinirli olsa da o an eve gitmek istemediği için kabul etti.

Üniversitenin kapısından çıkıp caddeden aşağı ilerleyerek her zaman gittikleri kafeteryaya yürüdüler. İkisi de konuşmadı. Hem hava soğuktu hem de aralarındaki hava konuşmaya izin vermeyecek kadar gergindi. Caner gidene kadar genç kadına kendini affettirmenin yollarını düşünmüştü.

Kafeteryada her zaman oturdukları cam kenarındaki masanın boş olduğunu gördüklerinde anlaşmış gibi ikisi de o tarafa ilerledi.

İsra çantasını omzundan çıkartıp masaya bıraktıktan sonra sandalyesini çekip oturduğunda Caner de karşısına geçmişti.

Yanlarına gelen garsona siparişlerini verdikten sonra genç adam İsra'nın masanın üstünde duran ellerini tutup "Özür dilerim, seni üzmek istemedim. Sadece şaka yapıp aklını biraz dağıtmak istemiştim" dedi.

İç çeken İsra "Ben de aşırı tepki verdim kusura bakma. Sadece bir ay oldu ve ben neden gelmediğini merak ediyorum" dedi.

"Yani az önce şakayla söylemiş olsam da gerçekten yoğun olabilir" diyen Caner'in gözlerine bakarak "Ya da beni gerçekten düşmanı olarak görmüştür ve artık gelmeyecektir" dedi.

Caner gülerek kafasını iki yana salladı. "Anlattığın adam o kadar tehlikeliyse küçük bir kızdan korkacağını sanmıyorum"

Küçük kız sıfatıyla gözleri kısılan İsra "Ben küçük bir kız değilim" dedi.

Gökkuşağındaki KaranlıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin