B Ö L Ü M Y İ R M İ Ü Ç (+18)

1.3K 51 0
                                    

   "Büyük baban nasıl tepki verecek sence beni görünce." Fred, Leo'nun tüylerini okşarken sakinleşmeye çalışıyor gibiydi. Annesinin yaptığı yemekleri getirmesi onun için iyiydi. Bir bahanesi vardı.

   "Kendini her şeye hazırla." dediğimde derin bir nefes alıp Leo'nun başına bir öpücük bıraktı ve ayağa kalktı. Üzerindeki pantalon yapışan Leo'nun tüylerini silkerken elleri titriyordu.

   O gerçekten 25 yaşında biri gibi değildi. Çok çocuksuydu. Çocuksu ruhu asla onu bırakmamıştı. Ailesinin ona tek çocuk olduğu için gösterdiği ilgi bunu açıklayabilirdi ama bir bahane sunmazdı.

   Ben önde o arkamda evin kapısını çalarken benim yüzümde duygusuz bir ifade vardı. Büyük babamı çoğu zaman anlasam haraketlerine saygı duysam bugün yaptığı tamamen babamın ruhunu aşalamaktı.

   "Hoşgeldin küçük avukatım." diyerek kapıyı açan büyük babamın üzerinde eve gelen yarıdmcının bıraktığı meyve desenli mutfak önlüğü vardı. İfadesiz halim gördüğü manzara ile bozguna uğrarken Fred'in kahkahasını duydum. Artık ne kadar kibar davranırsa davransın büyük babam ondan haz etmeyecekti.

   " Hoşbulduk büyük baba. Yemek mi yapıyordun?" diye sordum tabi bu uyanmış birine uyuyor musun demek gibiydi. Gülüp mutfağı gösterdi.

    " Kasabada yemek söyleyebileceğim kaliteli yer yok. Bende kendim yapıyorum." dediğinde girmemiz için kenara çekildi. Aralıktan eve girerken Fred'i de kolundan çektim.
  
    "Büyük baba hatırlıyorsundur bu Fred. Arkadaşım." dediğimde gülen gözleri karardı ve arkadaşımı hedef aldı.

  "Hatırlıyorum küçük avukatım. Ancak neden şuanda burada olduğunu anlamış değilim." Düsürtçe davrandım onun buna tepki vereceğini bilecek kadar tanıyordum onu ama bu beni durduramadı.

    "Yanlız kalmak istemediğim için çağırdım onu." Evet o bilindik sert ifadesi yüzüne yerleşti. Ve sonra hafifçe gülümsedi. Aklından geçirdiği şeyin artık beni istediği gibi şekillendirebileceği olduğunu biliyordum. Bunu ifadelerinden anlıyordum. Ama o da beni çok iyi tanıyordu.

   " Küçük avukatım bir süre daha buradayım. Yani yanlız olmayacaksın." Sözlerine sadece gülümsedim.

   Ona meydan okuduğunu ona gösterdin Ans.

  "Hadi yemeğe geçelim. Misafirimiz var madem ona da bir servis açalım." O önden mutfağa ilerlerken ben paltomu ve çantamı salona bıraktım. Fred de beni takip ederken ilerledik. Büyük babam yine büyük annemin ona yaptığı ve bana sürekli Browm değerlerini bilmelisin diyerek yedirttiği sebzeli yemekten yapmıştı. Oldum olası bundan nefret etmiştim. Çoğu zaman yaptığım gibi sevmesem de buna da katlanmıştım.

   "Babamın eşyalarını da annemki gibi bir depoya taşıtıcam. Odaları boşaltıcam nasıl kalmak istersen öyle kalırsın." dedim gözlerinin içine bakarken.

   "Ev senin küçük avukatım nasıl istersen."

   "Ev babamın. Babamın pay devri Anna üzerine. O da burada olmadığına göre sen devralacaksın." Bunu oda biliyordu.

   "Ha benim Angel ha senin. Bu konuda tartışmayalım istersen." Sözleri bu konuda konuşmak istemediğini söylese de gözleri istiyordu ama yerin yanlış olduğunu haykırıyordu.

   "Burada kalacaksan bunu konuşmalıyız büyük baba."

   "Burada birlikte kalacağımız için sorun yok küçük Brown. Konu kapandı." dedi ve Fred'e döndü.

    "Neydi adın evlat? " Fred yanımdaki boş sandalyeyi çekip benim gibi masaya otururken büyük babam tam karşımdaki kendi için hazırladığı servisi Fred'in karşısına çekip oturdu. Fred gülmek için gayret göstermeyi bırakıp kendi normal haline bürünmüştü. Rol yapmaya devam edemeyeceğini fark etmesi güzeldi.

    "Fred efendim. Fred Davis." Ben önümdeki tabağı dokumazken o büyük babamın soruları ile birlikte yemek yemeğe başlamıştı.

   "Anne ve babam kim Fred. Daha önce tanışmış mıydık? Angel ile nereden tanışıyorsunuz?" Sıraladığı sorular yüzümde oluşan gülümsemeyi genişletti. Direk kim olduğunu sorması daha mantıklıydı.

   "Angel ile liseden arkadaşız. Birlikte çalışıyoruz Büro da. Anne ve babam kasaba gazatesi Doolbolw Times de çalışıyor." Büyük babamın yüzünde bir gülüş peyda oldu. Kasabada adını duyurabileceği yeni bir yer bulmuştu. "Ailelenle tanışmak isterim." diyerek bu fırsatı kaçırmak istemediğini dile getirdi. Olayları sandalyeme yaslanıp dinlemeye devam ettim. O kadar odaklanmıştı ki konuşmaya yemek yemediğimi dahi görmüyordu.

   "Haber ajansı onlara mı ait?"
 
   "Sayılır. Yıllardır basımla ve haber düzenleme ile ilgileniyorlar. Çoğu zaman haberi onlar yapıyor."

   "Çok yoğun olmalılar. Onlar nasıllar?"

   "İyiler efendim. Bay Brown için çok üzgünler. Kasabada son haftalarda yaşanan şeyler yüzünden normalden daha yoğunlar. O yüzden gelemediler. Bir gün yanınıza uğramak istiyorlar. "

   "Tabi, tabi beklerim. Çok mutlu olurum." Onlara reklam yapabilecek olmak onu çok mutlu eder. Onları duygusuzca kafamın dağılmasını sağladıkları için dinlerken artık muhabbetten sıkıldığımı fark ettim. Masadan kalkarken kurduğum tek cümle onu haberdar etmek içindi.

   " Yemekler için teşekkürler. Canım istemediği için dokunmadım. İyi geceler." Fred için arkama bakma gereği duymadım. Onu ondan korumama gerek kalmamıştı. Ailesinin mesleği onu zaten dokunulmaz kılmıştı. Salondan eşyalarımı alıp geçen gece hoş şeyler yaşamadığım merdivenleri tek tek çıktım. Odama girmek tahmin ettiğimden daha kolay olmuştu. Onlarca adam hala güvende hissettirmesede Anna ile görüşmem üzerimdeki korkuyu almıştı resmen.

   Ans sen kolay kolay korkmazsın. Bu senin için yeni bir duygu, dedektifin yanında hissettiklerin gibi.

    Üzerimdeki kıyafetleri çıkaracak gücü kendimde bulamayıp telefonum ile yatağa uzandım. Ekranda gördüğüm mesaj o günki Anna'nın yanındaki kadar içten gülümsememe sebep oldu.

   Dedektif Dylan Copper:

   "Cenazeye gelmek isterdim ama işler çok yoğun. Babanı tanımıyordum ama iyi bir doktor olduğunu söylemiştin.  İyi bir doktoru kaybettiğimiz için üzgünüm."

   Mesaj gülümseme sebep oluyordu ama hissettiğim daha farklıydı. Ben açıklama yapılıp yapılmamasına çok takılmazdım. Ama o gelemediği için yaptığı açıklama ile değerlerimi sarsıp mutlu olmamı sağlamıştı. Mutluluk denemezdi aslında buna. İçten bir duygu gibiydi hissetiğim şey. Bir kaç mesaj daha olduğunu görüp merakla okudum.

   Dedektif Dylan Copper :

   "Normalde bir kaç gün işten uzak kalmanı tavsiye ederdim ama yarın büroya uğramalısın. Emma ile. Raporlar onaylandı. Uyuşturucu testleri çıktı."

   "Eğer ayarlayabilirsem psikolog ile bir görüşme ayarlamaya çalışıyorum. Saati sana haber veririm."

   "Ayrıca Angel Brown. Aşk bir şeyleri bozmaz. Sahip çıkıldığında daha güzel şeyler yaratır. Yazarın hatası o kurguyu aşkla bozmak. Daha iyisini yapabilecekken onu yapmak yazarın kötü tercihi..."
 

Sessiz Ve Sensiz (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin