B Ö L Ü M Y İ R M İ B E Ş (+18)

1.2K 40 0
                                    

Oturduğum yerden kalkıp aşağı inen merdivenlere yöneldim.  Hastane bahçesine çıktığımda bulduğum ilk banka oturdum. Ellerim ihtiyaç duyduğum şey için çantamı kurcalamaya başladığında hüsrana uğradı. Sigara paketim diğer çantamda kalmıştı. Bu saatte açık market bulmak neredeyse imkansızdı. Fred ya da Maria da kullanmıyordu. Kendimi kontorl edip ihtiyaç duymadığımı kendime inandırmak istiyordum. O gördüm. Hastene kapısından çıktı. Durup etrafı kısaca taradı. Aradığı kişinin ben olması gururumu okşadı.

   Ans kafa dağıtmak için odaklandığın şeyler senin kontrolünden çıkıyor farkında mısın?

   Yanıma gelip oturdu. Bir şey söylemesini bekledim. Konuşmadı. Sigara paketini çıkarıp bir tanesini dudakları arasına aldı. Paketi geri kapatıp deri ceketinin cebine koydu. Çakmağı ile sigarayı yakmasını izledim. O da bunu izlememi istiyor gibi yavaş yavaş yaptı. Oyun oynamak isteyen yanım hafifçe kendini göstermekten çekinmedi. Onun derin bir nefes aldığı sigaraya uzandım. İnce parmakları arasından sigarayı çekip aldım. Sigarayı dudaklarım arasına aldığımda beni izlemesini zevkle izledim. Yutkundu. Bu oyun oynayan beni dahi bozguna uğrattı.

   "Sana güvenip güvenmemek konusunda neden hep arada kalıyorum?" Kendine sorduğu soruyu sesli dile getirmişti sanki. Gözleri gözlerime çıktığında sigarayı ona uzattım. "Ben de kendime çoğu zaman güvenmem." dedim dürüstçe.

   Ona güven verip istediğimi almak için çabaladığım zamanlar olmuştu. Ama şuan durup sadece beklediğim, düşündüğüm noktaydım.

    Uzattığım sigarayı alırken teninin tenime değmesi dahi nefesimi tutmama sebep oldu. Onu arzulamadığımı söyleyemezdim. Ama onda istediğim şeyler çok farklıydı.

  "Sürekli oyun oynuyor gibisin. Ne zaman ciddi olduğunu ne zaman oyun oynadığını anlayamıyorum." Benden aldığı sigaradan uzun bir nefes çekti. İstemsizce alt dudağımı yaladığımı o dudaklarıma baktığında fark ettim. Bu bir oyun değildi mesela, ona karşı arzu duymam benim dahi kontrol edemediğim bir şeydi.

   "Mesleğimi yaparken dürüstlüğü savunurum. Sınırların ötesine geçilmediğinde her zaman dürüsttüm." Gözlerine bakarak kurduğum bu cümleyi gereğinden fazla detayla tamamlamıştım. Sınırlar... Ona bundan bahsetmeme gerek yoktu.

  "Sizinleyken oyun oynamayı seviyorum dedektif. Bu eğlenceli oluyor." Dudağının kenarı hafifçe yukarıya kıvrıldı ve sigaradan bir nefes daha alıp bana tekrar uzattı.

   "Benden bir şey saklıyorsun yani." Soru mu soruyordu bilmiyorum ama cevap bekler gibi bakıyordu. Gülümsedi hafifçe. "Sizin benden sakladığınız kadar."

   Babamla ilgili bir şeyler bana eksik verilmişti. Sadece ilaçlarındaki artıştan bahsetmişti. A. ise onu öldürdüğünü netçe ifade etmişti. Sanki bir ipucu daha vardı. Bana söylenmeyen...

   Cevap vermemesinde bir kabulleniş vardı. Gülümsemekle yetindim. O hala yeri izlerken ben ellerim arasındaki sigaranın yavaş yavaş yanışını izledim. Az önce sigara ihtiyacım onu görünce gitmişti. Sigarayı ondna oyun oynamak için almıştım. Bir anda ayağa kalktı. Hastanenin meydana çıkan cadde tarafındaki kapısına ilerledi. Onu gittiğini anlayana kadar izledim. Gözden kaybolup sola saptığında izlemeyi bırakıp önüme döndüm.

   Hala çok fazla bilinmeyen vardı. Hala çok fazla boşluk vardı. Ben bunları düşündükçe daha da batıyordum sanki.

   Oturduğum yerden doğrulduğumda onu tekrar gördüm. Elinde bir şey tutuyordu bana doğru gelirken. Bunun bir kitap olduğunu aramızdaki mesafe azaldığında anladım. Kitaba bakmayı bırakıp gözlerinin içine baktım.

  Kahvenin yoğun tonlarını onun gözlerinde tanımıştım.

  Elinde tutuğu kitabı bana uzattı. Kitaba baktığımda yazarın adı tanıdıktı ama neden bana bu kitabı uzattığını anlamadım. Kitabı elinden aldığımda merakla arkasına baktım.

  'Kusursuz Cinayet'in ikici kitabı' yazısını görene kadar ne olduğunu anlamadığım kitaptan bakışlarımı ona çevirdim. Şaşkınlıkla yüzüne baktığımda ciddi halinden sıyrılmıştı. Hafifçe gülüp kitabı gösterdi.

   "Bu kadar şaşırdığına göre tahmin ettiğim şey olmuş. İlk kitabın sonundan öyle hoşlanmamışsın ki ikinci kitabı var mı yok mu bakmamışsın. Baksaydın çok iyi bir ikili olduklarını, aşkın daha iyi şeyler yarattığını görürdün. Hatta bence kadın adamdan daha zeki. " Sözlerini şaşkınlıkla dinledim. Kitabı okumuş, ikinci kitabını bulmuş ve onu da mı okumuştu. Sırf benim yaptığım yorum için miydi bu?

   " Seri katil romanları mı okuyorsunuz dedektif?" dediğimde bir kahkaha attı. Cümlemdeki tezatlığa bende güldüm.

   Bir dedektife seri katil kitabı okutun Ans.

  "Mesleki bakış açısını geliştirmek için." dediğinde ikimizde bu cümleye gülmeye devam ettik. Elimdeki kitaba bakarken bunun bir kitap olmadığını biliyordum. Az önceki konuşma sonrası farklı şeyler ifade ediyordu sanki. İsmini koyamasam da aramız daha iyiydi sanki.

   "Birazdan raporlar çıkacak hadi gidip sonucu görelim." dedi hastaneyi göstererek. Bu 'senden bir şey gizlemeyeceğim bu konuda gel ve benimle öğren' gibi bir cümleydi. Kitabı çantama atarken ona şimdiye kadar gülmediğim kadar içte güldüm. "Gidelim." dedim ve arkamdan geldiğini bilerek önden ilerledim.

...

    "Angel." Çelik kapının açıldığını duyduktan sonra işittiğim sesle okuduğum dava dosyasını okumaya devam ettim. Cevap vermeye üşendim. Önümdeki dosyayı okumayı bitirdiğimde kapağını kapatıp masaya bırakırken gözlüğümü çıkardım. Ellerinde poşetlerle kapıda bana bakıyordu.

   "Neden o akdar çok şey aldın? Gerek yok demiştim." Ondan ofis için bir şeyler almasını istememiştim. "Kendime aldım zaten. Sana yardım etmek için burada kalacağım ya yerim yani." dediğinde elindeki poşetlerle tekrar baktım. O kadar şeyi o dahi bir ayda anca yerdi. Diyecek bir şey bulamadığımda "Mutfağa yerleştir o zaman. Onunla uğraşamam." demekle yetindim. Çok tepki vermememe sevinmiş olacak ki poşetin içinden çıkardığı bir paket sigarayı bana doğru attı. Paketini havada yakalayıp mutfağa gidişini izledim.

   Bilgisayar konusundaki yeteneklerinden dolayı Maria yokken bana yardım etmesi için çağırmıştım onu. Bu kadar dosyayı bilgisayara girmem gerekecekti bu işlerle ilgilenmeyi hiç sevmiyordum.

    "Teo hadi işimiz çok." diyerek seslendiğimde ikinci sigaram da bitmişti. Odanın kapısından iki fincan ve bir kitapla girdiğinde masaya gelene kadar onu izledim. Fincanın birini bana uzattı diğerini masanın üzerindeki bilgisayarının yanına koydu. Bana bakıp gülümserken kitabı bana uzattı.

    "Bu sana. Ben dosyaları bilgisayara girerken sende kahveni içip kitap okuyacaksın. Bana karışma ki işimi iyi yapayım." Dediğinde gülerek onlarca dosyayı ona gösterdim.

    "Hepsini sen mi yapacaksın?" dediğimde genişçe sırıttı ve parmaklarını gösterdi. "O kadar bilgisayar oyunu oyna kod yaz sende klavye de uzman olursun. Hem sen yardım ederken beni yavaşlatırsın." dedi ve dosyaları kendi tarafına çekti. Ciddi görünüyordu. Uzattığı kitabı akıp kahveden bir yudum aldım.

   Kitabın ismi ilgimi çekmişti. O da bunu bilerek almış olmalıydı. 'Kusursuz Cinayet' yazıyordu kitabın kapağında altındaki yazı ise daha çok gülmeme sebep oldu.

   "Zeki bir adam ve kusursuz cinayetleri."

   Teo dosyaları yüklemeye başladığında bende kitabı okumaya başladım. Kitabı sevmiştim. Onun düşünüp olması zaten hoştu, kitapta beni tanıdığını kanıtlamıştı.

   Cinayetler hep ilgimi çekmişti. İşin içine zeka girdiğinde beni daha çok çekerdi.

Sessiz Ve Sensiz (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin