37. YAŞLI ADAM

22.1K 1K 363
                                    

İyi okumalar, oy ve yorumlarını bekliyorum.

Şarkılar; Erkin Koray - Yalnızlar Rıhtımı

Bazı anlar vardır, acıyı en çok hissettiğin anda kalbine oturan küçücük bir umut kırıntısı o acıyı tamamen unutturur. Kalbine bir güneş gibi doğar, o an kurak çöle yağan bir yağmur gibidir. Gülün dikeni var diye üzülmekten ziyade, bir diken çiçek açmış diye sevinmeye benzer.

İşte o anlardan birisiydi; annemin %50 sakat kalması içimi yakarken gözlerini açması içime su serpmişti. Umutluydum, hem de hiç olmadığım kadar. Annemin iyileşeceğine kalpten inanıyordum. Demir yanımda olursa ben her şeyin üstesinden gelirdim, eminim gelecektim de.

Demir, yaralarına pansuman yaptırıyordu. Ben ise annemin yanından onu görmeye gelmiştim ancak içeriye giremeden evvel dışarıya çıkan Yağmur'la duraksadım. "Pek bir şey yok değil mi?"

Başını salladı. "Merak etme, sadece kolları ve alnı darbe almış, biraz dinlenirse tamamen kendine gelecektir."

"Teşekkür ederim," dedim tebessümle. O an aramıza başka bir ses girdi.

"Kül kedisi?" Bu Berk'in sesiydi. O da saatlerdir bizimle birlikte hastanede bekliyordu. "Ne yapıyorsun girsene içeriye?" Yanıma doğru adımladığında Yağmur da ona dönmüştü. O an Berk'in kaşları havalandı, dudakları bir parça açıldı. "Sen?"

Yağmur da en az onun kadar şaşırmıştı. "Senin burada ne işin var?"

Berk gözlerini kıstı. "Asıl senin burada ne işin var pembe panterim?" Ben pembe panter kısmına kıs kıs gülerken Yağmur öfkeyle kaşlarını çattı.

"Sana, bana bir daha öyle seslenmemeni söylememiş miydim!" Sinirle konuştuğunda Berk sırıtmaya başladı.

"Kül kedisi." Omzuma dokunarak bana döndü göz ucuyla. "Sana bahsettiğim bir şey vardı ya," göz kırptığında ne demek istediğini anlamıştım. Başımı salladım sırıtarak. O sırada Berk devam etti. "O bu işte." Adeta gözlerinden kalpler çıkıyordu.

"Haa," aydınlanma yaşar gibi ağzımı açarak Yağmur'a döndüm. Berk'i öldürecek gibi bakıyordu. "Anladım..."

"Neyi anladın?" Yağmur'un endişeli çıkan ses tonu beni daha da güldürürken saatlerdir ilk kez gülmüştüm.

"Neyse," dedim boğazımı temizleyerek. "Ben içeriye gireyim." Yağmur, ellerini saçlarından geçirirken dudaklarımı birbirine bastırarak yanlarından sıyrılıp odaya girdim. Demir, üzeri çıplak bir şekilde öylece yatakta oturuyordu. Alnına pansuman yapılmıştı, bir adet bant vardı ve kollarında da benzer sargılar mevcuttu. "Nasıl oldun?"

Gözlerini bana çevirip gülümsedi. Gülümsemesi ta içimi aydınlatırken ben de gülümseyerek karşılık verdim. "Seni birkaç saniye daha göremeseydim ölecektim ufaklık, iyi ki geldin."

Yanına ilerlerken "Çok korktum," diye mırıldandım. Bir elimle sıkıca elini tutarken, diğer elimle sol yanağını avuçladım. "Melis kaza yaptı deyince ölebileceğimi hissettim."

"Ben de korktum," dedi gözlerimin en içine bakarak. "Bir daha yüzüne bakamamaktan korktum, o yüzden panik yaptım sanırım, bir anda kontrolümü kaybettim." Yutkundum, o anki düşüncelerini paylaşması kalbimi sızlatmaya yetmişti. "Gülçin anne nasıl oldu?" diye sordu, gözlerinde endişe vardı.

UFAKLIK | Daddy Issues ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin