B Ö L Ü M O T U Z Ü Ç(+18)

1K 41 12
                                    

   Durmalısın Ans.

   Zihnimde yankılanan ses bana ait değildi sanki. Duyuyor ama ne dediğini anlamıyordum. Odaklanabildiğim tek şey oturduğum bar taburesinde hissetmediğim kadar iyi hissetiğimdi. Çenemde gezinen parmaklar, dudaklarıma hoş işkenceler yapan dudaklar, belini sıkıca tutan el ve benim parmak uçlarıma batan kısa saç tutamları...

   Ne zaman iraden bu kadar zayıfladı Ans? Şu haline bir bak.

   Bar içinde çalan yüksek sesli müziğe rağmen inlediğini duydum. Kapalı gözlerimi açabilmeyi ve onu izlemeyi istedim. Ellerim yüzü okşadığıdığı çok sonra fark ettim.

   Seni kullanmış Ans.

   Bir anda uzaklaştım ondan. Nefes almam gerektiğini fark edip kendini durdurabilmiştim en azından. Anlını anlıma yasladığında o da nefes almaya çalışıyor gibiydi. Anlımı anlından çektim. Yüzüne bakmamak istedim. Şuan çekip gitmeliydim belki. Kafamdaki sesi dinlemeliydim. Ama gitmek istemiyordum. Bunu istemediğimi çoğu zaman anlamlandıramasam da şuan biliyordum. Elli belimi bıraktı.

   Ya A haklıysa Ans. Seni kullandığı konusunda. Sen ona inanmak istiyor olabilirsin ama gerçek sonunda açığa çıktığında üzülürsün. Üzüleceğiz...
 
    "Ans. Bu sizin." dedi barmen yüzünde uslanmaz bir sırıtışla bize bakarken. Elinde tuttuğu kartın benzerlerini görmüştüm daha önce.

   "Bu ne?" dediğimde onunla konuşmamın tek sebebinin ona bakmaktan kaçtığım içindi. Onu ben öpmüştüm. Amacım dikkatini dağıtmakken dağılan ben olmuştum.

    "Loca'nın sadece özel misafirlerine verilen oda kartları. Sizin için bir tane ayarladılar." dediğinde gözleriyle az önce bana içki ısmarladığını söylediği adamı gösterdi. Gülerek bizi izliyordu. O sırada dedektif ile göz göze geldik. Görmeyi beklediğim şey bu değildi. Gözleri gözlerime bakmadığı kadar yoğun bakıyordu. Sarhoş olmuş olabilir miydi? İli bardakla sarhoş olacak biri gibi durmuyordu.

    "Gerek yok." diyerek incelemek için aldığım siyah kartı ona geri uzattım. Şaşkınlıkla gözlerime bakarken kafasını çok hafif salladı.

    "Red etmenizden hiç hoşlanmayacaktır." dediğinde güldüm. O tepkisizce beni izliyordu sadece. Bakışlarını ona bakmadan üzerimde hissetmem normal miydi? Kartı alıp tezgahın üzerine bana gönderdiği kağıdın, dedektif tarafından buruşturulmuş kağıdın, yanına bıraktım ve ona döndüm. Az önceki halimizden çok uzaklaşmış sayılmazdık.

    "Hadi çıkalım buradan." dedim bir bokluk olacağını önceden anlamış olacak ki sözlerim ile sandalyeden ayrıldı. Neden bilmiyorum çok yakınından yürüyordum. Başına bir iş almasını istemiyordum belki de. Kapıdan çıkana kadar koluna dokunan kolum çıkar çıkmaz onunla teması kesti.

   "O adamı önceden tanıyor muydun?" diye sorduğunda hala çok yakınımda olduğunu anladım. Arabamı bıraktığım alana doğru yürürken adımlarımı takip eden adım seslerini duydum.

   "Hayır." derken dürüsttüm. Daha önce görmediğim biriydi. Tanımıyordum. Tanımadığımı biliyordum. Emindim.

   "Sana karşı tavrı seni tanıyor gibiydi. O kağıtta yazanlar..." Gülerek ona döndüm. Aniden durduğum için bedeni bedenime çarptı. Bu kadar yakın yürüdüğünü tahmin etmemiştim tabi.

  "Siz hiç haber okumaz mısınız dedektif? Sadece kasaba gazatesi de değil bri çok gazate de Brown'ların trajedik ölümleri abartılarak yazılıyor. 'Davied Brown'un ölümü kızı Angel Brown yüzünden mi?' çoğunda başlık böyle. Yani tanışmıyor olsak bile beni o tanıyor olabilir. " Tanışmıyor oluşumuza bu kadar sinirlenmiş olamazdım.

Sessiz Ve Sensiz (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin