30. BÖLÜM - BEN SANA VURULDUM

19.6K 696 254
                                    

"Görüşürüz Keskin Kıraç."

••• YENİ BÖLÜM •••

Keskin, Banu'nun arkasından garip bir ifadeyle bakıyordu, fakat bunun öfke olmadığı açıktı. Bir süre ona baktım ama hiçbir tepki vermeden aynı noktadaydı gözleri.

Susmayı tercih ettim, Banu ise görünürden kaybolunca Keskin kapıyı kapattı ve bana bakmadan salona yürüdü.

Neden böyle olmuştu birden, moralini bunun için bozmuş olabilir miydi? Arkasından ilerledim, fakat ben salona daha girmeden çıktı ve merdivenlere doğru yürüdü.

"Neyin var?"

Sorumu duymasına rağmen bana dönmedi hatta cevap vermedi ve üst kata çıktı.

O an tüm moralim alt üst oldu, gerçekten umursanmıyor gibi hissettim, içimdeki tuhaf duyguyla salona girdim ve kumandayı alıp kanallarda dolaşmaya başladım.

Geçen her süre zarfında aklımda dolanan tek şey Keskin'di.

Ben bekledikçe o gelmiyordu, tüm cesaretimi topladım ve koltuktan kalktım. Onun bana değer verdiğini biliyorum, bana kızmazdı... Değil mi?

Merdivenlerden çıkarken ne gibi bir bahane sunacağımı düşünüyordum, ya da o yukarıda ne yapıyor olabilirdi?

Yavaş yavaş kapalı olan odaların kapısını açtım, onu göremeyince tek çarenin banyodan yana olduğunu düşündüm.

Banyonun kapısını açmak üzereydim ki arkadan gelen sesi dinlemek daha makul geldi.

Kulağımı yavaşça kapıya koydum, fakat sesi tam duyamıyordum.

"Yarın gidiyor, evet." dediği şeyle duraksadım, konu benimle ilgili miydi?

Birden kapı açıldı ve sendeledim ama kapı kolunu tuttum bir hışımla. Kaşlarını çatmış, bana bakıyordu bir yandan telefonu kulağına tutmaya devam ediyordu.

Bakışlarının ağırlığını hissettim, gözlerimi kaçırdım. O ise gözlerini benden çekip aynaya yöneldi, fakat kapıyı falan kapatmadı.

O halde onu dinlememde sakınca yoktu.

"Demir, görüntüler benim istediğim tarihte yayınlanacak. Hera gittikten sonra bunun işaretini vereceğim."

Keskin'in sözü bittiğinde Demir konuşmaya başlamış olmalıydı çünkü Keskin gözlerini devirdi.

"Çünkü o fahişenin derdi Hera ile olmamalı, anladın mı?"

Sırtımı duvara verdim, onları rahatça dinliyor olmanın zevki ile yaşıyordum. Fakat konuya hâlâ hakim değildim ve bu beni meraklandırıyordu.

"Siktir ol zıbar, sana laf anlatıp ağzımı yormayacağım."

Daha fazla konuşmadı ve telefonu Demir'in yüzüne kapattı.

Sırtı dönük olan bedeni, telefonu cebine attığında usulca döndü. Yüz yüze geldiğimizde yutkunmadan edemedim.

Adımları oldukça ağırdı, öylesine yavaş yaklaşıyordu ki bana, tehditkâr yüzünü bakmam için epey zamanım oluyordu.

"Benim bavul hazırlamam lazım."

Hemen kapıya doğru bir adım attım, fakat beni kolumdan tuttu ve tekrar önüne çekti. Sırtımı tekrar duvar ile buluşturmama neden oldu.

Tek elini duvara koydu ve eğilerek yüzüme yaklaştı. Gözleri önce dudaklarıma ardından gözlerime temas etti.

"Kapı dinleme gibi huyların mı var?"

RANDEVUEVİ | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin