B Ö L Ü M K I R K İ K İ (+18)

796 41 0
                                    

   Boynumdaki acı kendini daha keskin bir şekilde belli ederken başımı acının sebebi olan banktan kaldırıp gözlerimi araladım. Uyuyakalmıştım. Vucüdum günlerdir uyumamanın acısını burada yerde başım banka yaslı şekilde bulmuştu.

    "Günaydın Angel." diyen sesin sahibi gece muhabbet ettiğim Beth'ten başkası değildi. Gözlerim zorlukla açık kalırken kendime gelmeye çalıştım. Yüzümü ovarken sırtımın da boynun gibi tutulduğunu fark ettim. Görüşüm netleşmeye başlayınca Beth'in karanlıkta gördüğüm gibi güzel yüzü ile karşılaştım.

   "Günaydın Beth." deyip gülümsedim gülümsemesine karşılık olarak. Yerden kalkmak için hareketlenirken yerdeki öyle yemeğini gördüm. Ve yanında bir poşet vardı. Oturduğum yerden kalkamazken onların ne olduğunu düşünmeye başladım.

    "Bir saat kadar önce getirdi memurlar." dedi Beth bakışlarımdaki merakı yakalamış olacak ki.

   Sırtımı duvardan ayırırken boynumu haraket ettirmeye çalıştım. Ellerim dahi uyuşmuştu. Saçlarım yüzümün her yanına özgürce dağılırken hepsini uyuşmuş ellerim ile geriye attım. Yavaş adımlarla poşete yaklaştığımda üzerine bir kart gördüm.

   "Bunlarla daha rahat hissedeceğini düşündüm." Fred

    Poşetin içindeki siyah kumaşı gördüğümde ise gülümsedim. Haklıydı takımlarım içinde daha rahat ederdim. Vücudumdaki sızlamalara rağmen heyecanla çıkardım onu poşetten. Bu bana ait değildi, yeniydi. Takım üzerindeki etikete bakılırsa üretimi benim terzime aitti.

    "Çok şık görünüyor." diyerek içimden geçeni sesli söyledi Beth. Elim kumaş üzerinde hayranlıkla dolandı. Kumaşı poşete geri bıraktım. Hazırlanmalıydım. Yere bırakılmış tepsiden sandiviçi alıp banka oturup yemeye başladım. Kendimi toparlamam için ilk adımı bu. Sonrasında üzerimdeki hırkayı ve tişörtü çıkardım. Siyah gömleği üzerime giyerken hissettiğim rahatlık derin bir nefes almamı sağladı. Vücut ölçülerime göre dikilmişti resmen.  Saçımı sıkı bir at kuyruğu yapmaya çalışırken onun sesini duydum yine. "Bence saçların açıkken çok daha güzel." dediğinde parmaklarım duraksadı saçımda. Anna geldi aklıma. Gülümseyip saçımı bağlamaya devam ettim. Bacaklarımı tma saran kumaş pantalon ile oturmak dahi istemedim. Siyah ceketi içine atarken çıkardığım eşyaları poşetin içine attım. Tam vaktinde hazırlanmışım, diye geçirdim memurlar hücremin önünde belirdiğinde.

    "Görüşürüz Beth." dedim onunla konuşmamı beklemeyen Beth'i şaşırtarak. "Çılgınlık yaparken mühembbet yememeye çalış. Onun savunmasını yapmak çok zor oluyor." dediğimde gülümsedi. Teşekkür eder gibiydi ilk kez gülümsemesi.

   "Sende kendine dikkat et. Sana inanmayanları da siktir et."

...

   Odanın kapısı ben kolidorda beklediğimden beri beşinci kez açıldı. İlk giren dört dakika kırk sekiz saniye kalıp elinde bir dosya ile çıktı. İkinci giren koşa koşa odaya dalıp en az kalan oldu... İki dakika, on üç saniye... Diğerleri ise saymaktan sıkılacağım kadar çok kaldı.

    Saymaktan sıkılmadın Ans. Sen kafa dağıtmanı sağlayan her yolu seversin. Semi rahatsız eden sana saygı duymuyor oluşları... Seni burada öylece bekleyecek kadar sıradan görmeleri... Seni rahatsız eden bu.

   Bunu yapmayalı çok uzun zaman olmuştu. Bir şeyleri sayarak kafa dağıtmak ayı en son ne zaman yaptığımı hatırlamıyordum. Ama şuan onlarca kez düşündüğüm seneryoyu daha fazla düşünmemek için iyi gelmişti.

  "Avukat Philip Keyh cinayeti için gelen şüpheli." diyerek kapıyı açıp kolidora seslenen memur ile nefesimi tuttum. Normalde üzerimde olmasından hoşnut olduğum bakışlar beni delice rahatsız etti. Oturduğum yerden kalkarken kimseyle göz göze gelmemeye çalıştım. Fred ortalıkta yoktu. Burada olmalıydı. On sekiz dakika önce burada olmalıydı.

Sessiz Ve Sensiz (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin