♣️ 31. Bölüm - BOŞLUK ♣️

28.5K 1.7K 1.2K
                                    

Sellam güzel ailem, nasılsınız?

Öncelikle son bölüm göstermiş olduğunuz emekler için teşekkür ederim.. bölümü dün atacaktım fakat hastayım bir de gözlerim gün boyunca olduğundan fazla ağrıdı...

Her neyse şimdi okuyorsunuz daha boşalmış bir kafayla demii!?

Bu bölüm için de birazcık ağlayacağız ama diğer bölüm söz veriyorum artık o tebessüm denen şeyi yapacağız 🥺

Son olarak da
Arkadaşlar Mayıs, Bevan'a karşı ağır laflar ettiğinde bir çoğunuz demişti ki "bu önyargının da üstünde, bu hastalık" gibisinden daha bir sürü söz gelmişti.. siz bile çok abartı bulduysanız sizce Bevan'ın iki dakikada unutması doğru olacak mıdır??

Evet fazlasıyla unutamıyor ama lütfen çok da üstüne gitmeyin..

Mayıs demiyor mu söylemeseydim benden kaçmazdı zaten, o halde siz de biraz daha kurgunun içinden bakmaya çalışın.

Çünkü gerçekten dediği bir çok şey fazlasıyla ağırdı ki bu yüzden çok okuyucu da kaybettim diyebilirim...

Sizi daha çok bekletmeden bölümle başbaşa bırakıyorum.

Keyifli okumalar dilerim 🤍


Bevan Aksoy'dan

Konağın içerisine girdiğimde dengemi sağlamak amacıyla korkuluklara tutundum. Gün boyunca hiç bir şey yememiştim, bu yüzden kontrol sağlayamıyordum. Yavaş adımlarla merdivenleri tırmanarak terasa yetişmiştim. İçimde bulunan büyük boşluk, fazlasıyla ağırlaşmıştı. Her geçen gün daha da ağırlaşan bu boşluğu dolduran tek şey; onu gülerken gördüğüm zamanlardı..

Odamızın karşısında bulunan odada kalıyordum fakat onu görmeye ihtiyacım olduğunu hissetmiştim. Saat oldukça geç olmuş, uyumuşlardı.
Ses çıkarmamaya özen göstererek, yavaşça kapıyı açtım. Bedenimi içeri soktuğumda uyuduğunu gördüm. Kafasını başlığa dayamış, kollarını birleştirmişti. Kapıyı kapatarak yanına ilerledim. Saçları hafiften yüzünü örtmüş, korkarak uyuyordu. Yüzüne yaklaşarak uzun zamandır hissetmediğim o kokuyu içime çektim. Birden gelen ani kokuyla başım dönmüştü. Ağır olmayan kokusu tıpkı bir zambak gibiydi. Zarif ve asaletli..

Yüzüne gelmiş saçlarını elimin tersiyle kulağının arkasına yerleştirdim. Yüzüme yerleşmiş olan gülümsemeyi çok sonradan fark etmiştim. Boynu tutulmuş olacaktı ki sabaha kadar böyle yatması canını ağrıtabilirdi. Yavaşça elimi, toplamış olduğu bacaklarının arasından geçirdim. Kafası göğsüme yerleşirken bir şeyler mırıldandı. Uyanmasını istemiyordum ki hızlıca altında olan yorganı açtım. Açılan nevresimin üzerine bedenini yerleştirdim. Başı sağ tarafa düşmüştü ki yanına uzanmak istedim. Bırakmış olduğu boşluğa yerleşerek koluma dayandım. Saçlarını rahatsız etmemesi amacıyla tekrardan çekip, bu sefer teninde gezdirdim. Parmaklarım her yumuşak vücuduna çarptığında, etkisi altına alan o güzel his beliriyordu. Heyecan ve korkunun birleşimi onu da etkiliyordu.

Bir kaç dakika boyunca bana taraf dönmüş olan yüzünü izledim. Bugün yorulmuş olmalıydı ki çok derin uyuyordu. Dudağım hafiften yana kıvrılınca artık kalkmam gerektiğini anladım. Alnının sağ tarafına küçük bir buse bıraktığımda "Bevan" diye mırıldanmış, uyumaya devam etmişti. Yanından kalkarak yorganı üzerine düzgünce örttüm.

Odadan çıktığım gibi telefonum çalınca irkildim. Cebimde olan telefonu çıkarırken bu saatte kimin aradığını düşündüm. Telefonda yazan isimle birlikte gitmiş olan sinirlerim tekrardan üzerime yerleşmişti. Elim sıkılmaya başlamıştı ki öfkem gitgide artıyordu. Hızla karşıda bulunan Zilan'ın odasına girip kapıyı sertçe kapattım.

Elemkârâne Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin