memories

491 59 65
                                    

2012 ilkbaharı

Ups! Gambar ini tidak mengikuti Pedoman Konten kami. Untuk melanjutkan publikasi, hapuslah gambar ini atau unggah gambar lain.

2012 ilkbaharı

" Seokjin-ah. "

Annesinin ilgi dolu sesi kulaklarında çınlarken gülümsedi Seokjin. Bağlı olduğu hiç bir cihaz umurunda değildi. Annesi hep o cihazların içindeyken gülümserdi ona. Bir kahraman gibi güçlü kalırdı her zaman.

" Anne. " dedi gülümserken. Genç kadın bağlı olduğu cihazların arasında yanındaki oğluna bakmış, cihazlara bağlı bir şekilde yatan Seokjinle yüzündeki gülümsemeyi sabit tutmaya çalışmıştı.

Oğlunu böyle görmek canını o kadar yakıyordu ki...

Oğlunun da onun gibi kalp hastası oluşu, oğlunun da onun çektiği acıları çekiyor oluşu canını hastalığından daha çok yakıyordu.

Eşi dışarıda doktorlar konuşuyordu her zamanki gibi.

Genç kadın biliyordu. Ne yaparlarsa yapsınlar bu hastalığı yenemeyecekti. Her doktora gitmişler, bütün tedavileri denemişlerdi. Kendisi bu kadar umutsuzken Seokjin gelmişti dünyaya. Biricik bebeği, en değerlisi gelmişti.

Fakat bir kaç ay sonra Seokjinin kalbinin de zayıf olduğunu öğrendiğinde bütün dünyası başına yıkılmıştı. Kendisini suçlu görüyordu. Hasta biri olmasaydı Seokjin normal bir hayat yaşayabilirdi. Onunla birlikte hastanede kalmak zorunda olmayabilirdi. 

Arkadaşlarıyla istediği gibi oynar, istediği kadar koştururdu. Fakat Seokjin yalnızca pencereden çocukları izliyor, üzgün olduğunu belli etmemeye çalışıyordu. Yaşına rağmen o kadar olgun bir çocuktu ki eşi de kendisi de çok şaşırıyordu bu duruma.

Seokjin sırf onlar üzgün olduğunu anlamasın diye çocukların neden aptal gibi koşuşturdukları hakkında söyleniyor, hepsinin kendisiyle arkadaş olamayacak kadar beceriksiz olduklarını söylüyordu.

O kadar olgun ama çocuktu ki...

Doğum gününde onun istediği spor ayakkabılarla koşuşturan Taehyungu gördüğünce ağlamış, pastayı bahane etmişti. Seokjine o ayakkabı elbette alınmıştı. Fakat Seokjin asla diğer çocuklar gibi kullanamamıştı o ayakkabıyı. 

" Seni çok seviyorum. " dedi gözü yaşlarla parıldarken. Seokjin annesinin cümlesiyle gülümsemiş, heyecanla konuşmuştu.

" Ben dünyalar kadar çok seviyorum sizi! " Bay Kim kapının önünde doktorla konuşurken oğlunun neşeli sesiyle gülümsemiş, eşinin durumunun aynı oluşuyla yıkılan kalbini biraz da olsa rahatlatmıştı.

" Seokjinin durumu nasıl? " dedi sormaya korksada. Bay Choi sorulan soruyla iç çekmiş, raporlara bir kez daha bakmıştı.

" Buradaki tedaviler onun işine yaramadı. Size Amerikada olan bir tedaviyi önereceğim bir de onu deneyelim... " 

Yine oluyordu. 

Yine ülke ülke gezecekler, tek bir tedavi için bütün çileyi çekeceklerdi. En sonunda tıpkı eşinin kalbi gibi sonuç verecekti.

even ıf ı die, ıts gonna be you |taejinTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang