Bölüm 46

35.1K 2.8K 1K
                                    

Puflayarak demirliklere tutunurken alnımı hüzünle yasladım. Bu olanları anneme nasıl söyleyecektim hiçbir fikrim yoktu. Sıkkın bir şekilde kafamı kaldırdım ve arkamı döndüm. Şu an hepimizin üstü başı dağılmış bir şekildeydi. Tabii ağzımız yüzümüz de pek sağlam değildi. Nihat ve arkadaşları bizi şikayet edince geceyi nezarethanede geçirmemize neden olmuşlardı. Adamı hastaneye götürmüşlerdi. Geldiğimiz karakolda polisler bizim halimizi ve özellikle Çetin'in bu fevri tavırlarını görünce iyice kıl olmuşlardı.

Gözlerimi çevirdiğim zaman Çetinin bana dik dik baktığını gördüm. Kaşı patlamıştı, yakaları dağılmıştı ama onun umrunda olan şey Nihat'a ve arkadaşlarına fazladan birkaç tane daha vuramamaktı. Kaçamak bakışlarla gözlerimi kaçırdım ondan. Sinirli duruyordu çünkü.

"Ben büyüyünce ne olacağımı düşünürken kahrolacağımı hiç düşünmemiştim." diye söylendi Şükrü. Kaşı gözü düzgün tek kişiydi şu an. "Benim ne işim var burada amına koyayım ya? Ben kurunun yanında yanan yaşım."

Şükrü hiçbir şekilde olaya dahil olmamasına rağmen bizimle birlikte nezarethanede gece geçirecekti. Bu isyanına hak verebilirdim ama ne olursa olsun agaları için katlanmaları gerekiyordu.

"Hayır ben ne alaka burada yani? Olayla alakam bile yok tıktılar beni." diye söylenmeye devam etti Şükrü. Gözlerimi devirdim.

"Polis amirine tuvaletin yerini sorduğun için olabilir mi?" diye ters ters sordu Enis, Şükrü'ye.

"Ne var çok sıkışmıştım!" diye savunmaya geçti Şükrü.

"Kaçmaya çalıştığın için değil yani?" dedim. Bana dönüp tip tip baktı.

"Senin saçmalıkların yüzünden buradayız Sümer farkında mısın? Nerede görülmüş mekan dağıtma yüzünden içeriye atılmak?" diye çıkıştı bana Şükrü.

"Fuhuş yüzünden mi atılmak isterdin pezevenk?" diye araya girdi Çetin. "Seni genelevin genel müdürü yapmamı istemiyorsan kapa çeneni."

Şükrü Çetin'e kötü kötü bakarak sustu.

"Annem çok kızacak." diye mırıldandım. Ardından sinirimi bir yerden çıkarmak için Çetin'e baktım. "Hepsi senin yüzünden!"

Oturduğu yerden bana döndü.

"Elin godomanıyla kırıtırsan babaanneni bile sikerim." diye karşılık verdi.

Yüzümü ekşittim. "İğrençsin ya. Ayrıca sen mi ben mi? Seni basmak için geldim ben oraya geri zekalı? Aldattın beni!" dedim kaşlarımı çatarak.

"Ulan bana Doktorlar Burak savunması yaptıracaksın illa. Aldatmadım seni diyorum." dedi.

Doktorlar burak diyince kısa bir anlığına aklıma o sokratesin savunmasıyla yarışır tarzda olan savunması gelmişti. 'başka bir kadınla sevişirken aklımda sen varken bu aldatma olmaz' gibi bir şey demişti o gavat değil mi? Bir de Levent vardı. Elayı nikah masasında terk eden beyinsiz beyin cerrahı. Çetinden daha beterleri vardı.

"Vallaha aldatmadı ben şahidim." dedi Celil abi. Köşede oturmuştu, Anıl da yanındaydı.

"Her şey bu dingilin başının altından çıktı." dedi Çetin, Celil abiyi kastederek. "Kıskandır geri döner sana dedi."

"Kardeşim ne güzel satıyorsun sen öyle önceki hayatında pezevenk miydin yoksa emlakçı mıydın?"diye sordu Celil abi kafasını sırtını yasladığı duvara yaslayarak.

"Söz meclisten dışarı da önceki hayatımda babandım çünkü ananı siktim birader. Tövbe tövbe kötü kötü konuşturacaksın insanı." dedi Çetin sinirli bir şekilde.

OĞLANCI | BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin