Keratin35

15.6K 334 89
                                    

"Ben de senin baban sayılırdım oğlum. Beni uyarmanı beklerdim." Toprak denilen adam bizi kapının kenarına çekmiş konuşuyordu. Koskoca evde bir çalışma odan falan yok muydu böyle kapı ağzında konuşuyorduk? Şu an buna takılmam da ne kadar mantıklıydı bilmiyorum.

"Abi,babam sonuçta nasıl söyleyebilirdim?" Mert de haklıydı.

"Kovmuş baban seni. Büyük bir hata yapmışsın. Sen kolay kolay hata yapmazsın. Bu aralar dikkatin dağınık galiba." Cümlenin sonuna doğru bana bakmıştı. Saçlarına ak düşmesine rağmen kötü yollardan ayrılmamış abicim,inan konu daha karışık ve sandığından farklı.

"Konu öyle değil aslında.Ben de seninle onu konuşmak istiyordum. Bu olay bardağı taşıran son damlaydı. Sana yaptıkları,bana ani patlaması ve daha nicesi. Benim senin yardımına ihtiyacım var."

"Sana nasıl güveneyim evladım. Üstelik babana yapacakalarımdan sonra sen de benimle birlik olmak istemezsin."

"Tam da bu yüzden birlik olmalıyız abi. İstersen güvenme,ona göre tedbirini alırsın. Babamın bitirilmesi gerekiyor. Ben bir kolunu bitirdim,ilk adımı attım. Desteğine ihtiyacım var. Senin de işleri hızlandırmak adına bana ihtiyacın var."

"Senin aklında bir şeyler var belli. Seninle özel olarak konuşalım,eskiden olduğu gibi." Onun böyle demesi ile etrafındakiler gitti. Gözler tekrardan bana döndü.

Mert bir elini omzuma getirip"Sen eve git,geç de oldu zaten. Haberleşiriz." Kaş göz yaptım ama Mert oralı olmadı.

Mert'i yalnız bırakmak pek içimden gelmiyordu sonuçta tehlikeli tiplerdi bunlar. Gerçeği ona yardım edemeyeceğime göre gitsem daha iyi olurdu, en azından kendi arkam sağlamda olurdu.

Yavaş yavaş arabama doğru yürüdüm. Arabamın etrafındaki su birikintisini ardından da yıkanmış arabamı fark ettim. Sadece benim arabama yağmur yağmadıysa,kim yıkamıştı benim arabamı?

Aklıma gelen isimle gözüm Mert'in arabasını aradı. Yaklaşıp cama tıklattım. Camdan gördüğüm kadarı ile Selahattin oturmuş gülerek telefona bakıyordu. Camı tıklatınca irkilip bana baktı. Beni görünce hemen arabadan indi.

"Arabamı mı yıkadın Selo sen?"

"Evet,aslında yıkatmaya da götürürdüm de anahtarı yoktu. Bahçıvana ısrar ettim,hortumla yıkayıverdik." Selahattin bu aralar gözüme çok batıyordu. Ne dersem anlamayacağını düşündüğümden konuyu uzatmadım.

"İyi,bir dahakine bana da sor hani araba benim ya"

"Peki Cansel bacım. Bu arada Mert Abi yok mu?"

"Onun işi var daha." Kafasını salladı. Kısaca vedalaşıp arabama bindim.

Mert'i bırakmak doğru olandı ama aklım yine de oradaydı. Bu adamın her şeyi farkında olması işimize mi geliyordu onu da bilmiyordum. Bu konuda Mert'i ve çevresindeki insanları öncesinde gözlemlemem gerekiyordu. Tanımadan kendimi iyice riske atamazdım.

Arabayı çalıştırıp geldiğim orman yolundan geri dönmeye başladım. Önüme atlayan şeyle son anda fren yaptım. Az kalsın çarpıcak olduğum şeye baktım. Ellerinde topuklu ayakkabı,saçı başı dağınık bir kızdı. Yüzünü bana dönünce onun Özge olduğunu anladım.

Camdan birkaç saniye gözgöze geldik. Beni tanıyınca hemen kapıya geldi. Arabanın kilidini açıp binmesine izin verdim. Bindiği gibi de kapıyı kitledim.

"Devam et ,hemen. Lütfen" dedi ağlayarak. Ben de hızla yola devam ettim.

"Anlatmak ister misin?" Yaklaşık 10dakika geçmiş onun da sakinleşmesini beklemiştim.

KERATİN  +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin