35.BÖLÜM

41.1K 4.6K 2.9K
                                    


Bugün işlerimi biraz erken bitirdim ve direkt hastaneye geldim. Son beş gündür olduğu gibi gün içerisinde halletmem gereken işleri halledip, çalışma odamda hastalarla ilgili dosyaları inceledim. Koray, Olcay'a terapi merkezinde iğne yaptığını söylemişti. Sakinleştirici etkiye sahip bir ilaçtı ve Olcay'ın bu ilaca alerjisi vardı. Çok mecbur kalmadıkça bu yola başvurmuyorduk ama Koray mecbur kalmıştı. Olcay'ın, Şeker'in üzerindeki tişörtü çıkarıp onu taciz edeceğini görünce mecbur kalmıştı çünkü başka bir şekilde Olcay'ı sakinleştirmek mümkün değildi. Son zamanlarda hastalığıyla ilgili yavaş da olsa bir ilerleme vardı ama Olcay'ın kadınlara karşı iflah olmaz bir zaafı vardı. Henüz Şeker hassasiyeti geçmeden üzerine bir de Ayça hassasiyeti eklenmişti. Sakinleştirici ilacın etkisi geçince, "Pamuk şekerimi ve kızılcık şerbetimi istiyorum," diyerek kriz geçirmişti.

Olcay gibi Ayça'nın da ilaçlarının dozunun arttırılması ve terapilerinin sıklaştırılması gerekiyordu. Olcay ve Ayça'nın terapilerine bundan sonra Tuna'nın girmesi gerektiğini ilgili dosyaya ekledim. En azından bir süre böyle olmalıydı çünkü Tuna'nın hiç boş günü kalmamalıydı. Tuna'nın başka bir hastaya ayıracak bir dakikası bile kalmamalıydı.

Odamdaki işlerimi de hallettikten sonra Şeker'in odasının kapısına geldim. Öyle yorgundum ki... Günlerdir yaptığım araştırmalar ve uğraştığım insanlar beni çok yormuştu. Son günlerde hayatımın belki de en yoğun günlerini geçiriyordum. Sessizce kapıyı açıp içeri girdikten sonra kapıyı kapattım. Şeker yine erkenden uyumuştu. Ona verdiğim ilaç erkenden derin bir uykuya dalmasına neden oluyordu ve bu da benim işimi kolaylaştırıyordu.

Odaya girer girmez direkt Şeker'in yanına gidip başımı hafifçe eğerek yüzüne baktım. Daha yeni yeni dalıyordu uykuya. Yorganı boğazına kadar çekmişti bu havada. Biraz daha eğilip saçlarına küçük bir öpücük kondururken bir şeyler mırıldandı ama ne dediğini anlamadım. Yatağın etrafından dolanarak ceketimi çıkarıp, hastaneye yerleştiğimizden beri bir kez olsun kullanmadığım yatağın üzerine bıraktım. Zaten yatağı buraya koydururken yatmak gibi bir niyetim hiç yoktu. Tamamen Şeker'in içi rahat etsin diye koydurtmuştum. Başka türlü hastanede yatmayı kabul etmemişti. Ne benimle aynı evde yaşamayı, ne hastanede yatmayı kabul etmiyordu. Olcay'ın olduğu bir hastanede kalmak onu korkutuyordu. Yeni bir ev ayarlayana kadar hastanede kalmalıydık. Ev bulup yerleştikten sonra Şeker'i bir şekilde o evde benimle yaşamaya ikna edeceğim.

On iki saatlik etkiye sahip olan ilacın etkisiyle, dünya yansa duymacak kadar derin uyuyordu Şeker. Bu durumun rahatlığıyla kıyafetlerimi çıkarıp banyoya girdim. Günün yorgunluğunu atmam için soğuk bir duşa ihtiyacım vardı. Musluğun soğuk tarafını açıp suyun altına girerek rahatlamaya çalıştım. Günlerdir uğraştığım sorunlar ve bugün gittiğim yerde öğrendiklerim üzerimde tonlarca ağırlık varmış gibi hissettiriyordu. Uykusuz ve yorgundum. Kafamdaki soru işaretleri uykularımı kaçırıyordu. Ne kadar süre duşta kaldım bilmiyorum ama biraz olsun rahatlamıştım.

Duştan çıkıp üzerime bir şeyler giydikten sonra Şeker'in yanına geldim tekrar. Beni dinlendiren, günün yorgunluğunu üzerimden atan bir diğer şey; günün sonunda Şeker'in yanına gelip ona sarılarak uyumaktı. Tek kişilik yatakta iki kişi yatmak, kafamdaki sorunlarla birleşince uyumamı zorlaştırıyordu. Üstelik yanımda Şeker vardı. O kollarımın arasındayken uykuya dalmam pek kolay olmuyordu. Haberi yoktu yanında yattığımdan. Farkında bile değildi çünkü öyle derin uyuyordu ki...

Yanındaki yerimi almak için yorganı usulca kaldırdım. Yatağın içine öyle dağınık bir şekilde yayılmıştı ki, zaten kısacık olan şortu iyice toplanmıştı. Üzerinde sadece atlet vardı ve atlet sanki biraz fazla inceydi. Vücudunun bütün hatları belli oluyordu. Sanırım imtihan tadında bir gece beni bekliyordu. Nereye gitmişti o ayıcıklı rengârenk pijaması?

FÜGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin