trente-quatre

372 37 4
                                    

artık aynı evde yaşamanın ikimiz için de katlanılmaz bir hal aldığını biliyorum. bu ev bana sadece babanı hatırlatıyor. o yüzden sende kalabilir. ben gidiyorum. nereye gittiğimi bilmeden.

kendi başının çaresine bakmanın vakti geldi. zaten reşitsin. hayatta kalmanın bir yolunu bulursun.

beni tekrar görme şansın olur mu ya da görmek ister misin bilmiyorum. bu yüzden şimdilik hoşça kal.

-annen.

bir hafta önce

kollarının arasındaki beden ve üzerlerini örten yorganın sıcaklığı ilayda'yı uykusundan uyandıracak seviyedeydi. bir yandan ayılmaya çabalıyor diğer yandan da ada'yı uyandırmadan yataktan kalkmaya çalışıyordu. yatağın yanındaki komodine uzanarak telefonundan saati kontrol etti. neredeyse üç olmuştu ama içeriden gelen sesler ona evdekilerin hala uyanık olduğunu gösteriyordu.

telefonu eşofmanının cebine attıktan sonra yataktaki bedene çevirdi bakışlarını. saatlerce ağladığı için yüzü tamamen şişmişti. ilayda ada'ya yaklaşıp şakağına yumuşak bir öpücük kondurdu. ada'nın terlediğini görünce yorganı biraz kenara çektikten sonra kapıya yöneldi. annesiyle konuşması gerekiyordu.

koridora çıkar çıkmaz konuşan anne babasından ada'nın ismini duymak iyi hissettirmemişti. geldiğini belli etmek için yalandan öksürürken annesinin yanına oturdu.

"öncelikle ada'yı eve davet etmeme izin verdiğiniz için teşekkür ederim. şimdi size birkaç şey söylemek istiyorum ama lütfen sözümü kesmeden dinleyin."

derin bir nefes alarak oturuşunu dikleştirdi. cesaretini toplayıp annesinin gözlerinin içine baktı.

"bugüne kadar kendim için ekstradan bir şey istediğimi hatırlamıyorum. bazı avantajlarınızı kullanarak benim için birçok şey sundunuz ama ben neredeyse hepsini reddettim. şimdiyse sizden bir şey isteyeceğim. özellikle senden anne."

kadın dikkat kesilmiş bir şekilde kızını dinliyordu. sadece bakışları bile ne kadar ciddi olduğunu anlamaya yeterliydi.

"ada'nın annesine git, konuş onunla. onu rahat bırakmasını söyle. ben sevgilimin daha fazla acı çekmesine katlanamıyorum. bilmiyorum seni dinler mi ama en azından dene. lütfen. benim için."

endişe dolu bakışlarıyla kızına bakarken bir yandan alnını sıvazlıyordu kadın.

"ilaydacığım, endişeni anlıyorum kızım. ama bir anneyle kızın arasına nasıl girebilirim?"

gözleri dolan ilayda ses tonunun yalvarır gibi çıkmasına engel olmadan konuşmaya başladı.

"anne, sen onun öğretmenisin. okul müdürüsün. okuldaki başarısı düşüyor, sosyalleşmiyor, tümden içine kapandı. müdür olarak bile bunları gözden geçirip bir çare bulamaz mısın?"

derin bir nefes aldı annesi. kızının haksız olduğunu söyleyemezdi ama bu istediği de kolay değildi. yine de kızı ya da kızları için elinde ne varsa döküp saçmaya hazırdı.

umarım anneme benzemem. | girlxgirlWhere stories live. Discover now