3.BÖLÜM"SALDIRI"

294 30 6
                                    

İftara kadar bölüm yazmayı düşünüyorum en az üç bölüm gelecek bugün çünkü kurgunun içindeki o atmosferi kaybetmek istemiyorum sizde eğer destek verirseniz kurguyu daha güzel yerlere getirebiliriz hiç bir yazar günde üç bölüm atmaz ona göre eh fazla uzatmadan bölüme geçelim.

İftara kadar bölüm yazmayı düşünüyorum en az üç bölüm gelecek bugün çünkü kurgunun içindeki o atmosferi kaybetmek istemiyorum sizde eğer destek verirseniz kurguyu daha güzel yerlere getirebiliriz hiç bir yazar günde üç bölüm atmaz ona göre eh fazl...

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


3.BÖLÜM"SADIRI"

Ben hiç büyümemiştim. benim çocukluğum 15 yaşında alevler içinde yanan bir evde mahsur kalmıştı. ve oradan hiç bir zaman kurtulamamıştı.

aynada bakan suretimin yansıması babamın ve annemin yansıması gibiydi. bir erkeğe göre fazla şekilli saçlarımı annemden açık orman yeşili gözlerimi babamdan almıştım. yani onlar öyle diyorlardı.

beş yıldır onların yokluğu kalbimdeki bu soğuk sancıyı geçiremiyordu. hayat sanki bir film şeridi gibi gözlerimin önünden geçip giderken bana kalan ise sadece izlemekti.

evi saran alevler benim kalbimi de sarmıştı. öyle bir korkuydu ki yüreğimde sanki bir alev parçası ciğerlerimi yakıyordu.

"hazar oğlum "halamın sesi ile daldığım düşüncelerden sıyrılarak ona baktığımda bana bakıyordu.

"efendim hala "dedim sesim kırgın çıkıyordu. dün akşam uyumadan önce pencereyi kapatmamıştım.

"hastaneye gidelim mi iyi görünmüyorsun"dediğinde tebessüm ederek elimi elinin üstüne koydum.

"iyiyim ben merak etme "dedi elimi yavaşça çektiğimde"şu tabloyu duvara asmayı düşünmüyor musun "diye sorduğunda "hayır iade edeceğim"dedim halam bana anlamayarak baktı.

"neden "diye sorduğunda omuz silktim." çünkü...çok pahalı ve kabul edemem "dediğimde halam gözlerimin içine baktı.

"peki öyle olsun "dedi ayağa kalkarak "bir kahve içer miyiz"dediğinde bende ayağa kalktım.

"hala benim dışarıda bir kaç işim var onları haledeyim gelince olur mu"diye sorduğumda başını salladı. yanağını öpüp merdivenlerden yukarı çıkarak odama girdiğimde önce banyoya girip yüzümü temizledim.sonra da kişisel ihtiyaçlarımı hallettikten sonra dolabımı açarak mavi kot pantolon mevsimlik beyaz bir sweat giydikten sonra beyaz spor ayakkabılarımı giyip telefonumu ve cüzdanımı alarak odamdan çıktığımda avluda halam ile konuşan arslan karademiri gördüm.

merdivenlerden aşağı indiğimde ela gözleri bana döndü.

"hazar da geldi. arslan bey gibi bir arkadaşın olduğunu bilmiyordum hazar"dediğnde içimden bende diye geçirip "hala bizim çıkmamız gerekiyor sonra konuşalım olur mu ?"dediğimde halam gülümseyerek arsalan karademire döndü.

"çok memnun oldum arsalan "dediğinde "bende efendim "dedi avluda tablo yoktu. almış olmalı.

konaktan çıkarak siyah arabasına bindiğimizde "kusura bakma habersiz geldim "dediğinde başımı iki yana salladım.

"yok önemi değil "dediğimde gözlerime bir kaç saniye baktıktan sonra önüne dönerek arabayı çalıştırdıktan sonra ürgüpün sokaklarından geçerek peri bacaların olduğu doğal güzelikleri seyredebileceğimiz daha önce hiç gelmediğim bir çay bahçesine getirdiğinde arabadan inerek içeri girdiğimizde fazla kişi yoktu hatta hiç kimse yoktu desem daha doğru olurdu.

manzarayı seyredebileceğimiz bir masaya geçip oturduğumuzda yanımıza gelen genç garsona iki tane çay ve iki tane wafle sipariş verdikten sonra karşımdaki adama baktm.

"tanımadığın kişilere bu kadar pahalı hediyeler mi alırsın"diye sorduğumda parmağı ile dudaklarının kenarını kaşıyarak güldü.

"hayır tabi ki sadece o an almak istedim. tabloya öyle hüzünlü bakıyordun ki baktığın tablo değil kendindi"dediğinde kalbime giren soğuk sancı bir an vücudumu titretti.

"eğer yanlış anlaşıldıysam özür dilerim "dediğinde tebessüm ederek başımı iki yana salladım.

"kendinden biraz bahseder misin beni tanıdığını farz ediyorum "dediğimde dudaklarında yine aynı o hoş gülümsemesi oluştu.

"arsalan karademir arslen buralıyım 28 yaşındayım "dediğinde ela gözlerine bakıyordum.

"bu kadar mı "dediğimde gülümsedi."resmi bilgiler bildiğini farz ediyorum "dediğinde gözerimi kaçırdığımda güldü. çaylarımız ve wafle geldiğinde çaylarımızı içerken bir yandan wafle yiyerek sohbet ediyorduk.

"peki ailen?"diye sorduğumda arslanın ela gözlerine bir sis bulutu çökmüştü sanki.

"anne ve babam ben üç yaşımda iken vefat ettiler beni amcam büyüttü" dediğinde başımı salladım.

"özür dilerim "dediğimde gülümsedi."neden özür diliyorsun bilemezdin "dediğinde başımı salladım.

çaylarımızı içtikten sonra arsalan hesabı ödedikten sonra ne kadar ısrar etsemde izin vermedi. çay bahçesinden ayrılarak arabaya binip beni konağa bırakmasını rica ettim.

yolda sohbet ederek konağa geldiğimizde arabadan indiğimde o ada indi.

"beni kırmadığın için teşekkür ederim "dediğinde "ben teşekkür ederim güzel bir gündü"dedim elini uzattığında elimi sıcak avuçlarına koyduğumda ela gözlerine bakıyordum.

sonra birden etrafta yankılanan silah sesi ile kendimi yerde üstümde de arslanı bulduğumda silah sesi hiç durmadı. güneşli hava karardı. yine aynı fırtına başladı.

*********************************************************************************

BÖLÜM SONU. KURGU HAKINDA FİKİRERİNİZİ ALAYIM SİZCE NASIL OLACAK KUGU HAKKINDA ÇOK GÜZEL PLANLARIM VAR. YRUM YAPIP BENİ TAKİP ETMEYİ UNUTMAYIN.









BIÇAK SIRTI-BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin