22- Huzurlu Uyku, Huzursuz Rüya

161K 8.8K 8.4K
                                    

Berkay Altunyay - Olmazlara İnat

Sırtımı koridorun duvarına yaslamış bir şekilde Rüzgar'ın montunu giyinmesini izlerken bedenim "Uyku, uyku!" diye bağırıyor, dirayetli tarafım ise erken uyanmanın neden güzel olduğuna dair çok mantıklı sebepler sıralıyordu.

Mesele en mantıklı sebep uykusundan yeni uyanmış Rüzgar'ı görebilmekti.

Peşindense onunla kahvaltı etmek geliyordu. Zaten sorun erken uyanmakta değildi. Rüzgar'la ilgili kısımlar bittiğinde yeniden yatağa koşup uyumamak, zor olan kısımdı.

Zihnimden bugün yapacaklarımın listesini kontrol ederken bir yandan da Rüzgar'ı izlemeye devam ediyordum. Montunun fermuarını boğazına kadar çektiği sırada çamaşır yıkamam gerektiğini fark ettim. Birkaç gündür hasta olduğum için çoğu işim aksamıştı. Halim olmadığı için çalışamadığım konuların hepsine de bugün bakmam gerekiyordu.

Birkaç gün içinde yaşananlar aklıma geldiğinde yüzüm yanmaya başladı.

Yüksek ateş içinde olduğum için bilinçsiz yaptığım, söylediğim çok şey vardı. Rüzgar'ın önünde sütyenimi çıkarmaya yeltenmem, beceremeyip ona çıkarttırmam ve karşısında üstsüz durmamın hiçbir önemi yokmuş gibi ona yaslanmam...

Ama en kötü kısım bu da değildi. Ateşimi düşürmek için Rüzgar'la beraber duşa girdiğim anları hayal meyal hatırlıyordum. Ondan sonra olanları ise çok net. Rüzgar'a her hasta olduğumda yaşadıklarımı anlattığım an ve onun beni kollarının arasına alıp kucağına çekişi zihnimde tazeliğini koruyordu. Bana, neden ona daha erken gelmediğim hakkında sitem ederken sesi öyle içten çıkmıştı ki o ses tonunu hatırladıkça yüreğim hopluyordu.

Ve bana güzelim demesi...

O konuyu hiç düşünmemeye çalışıyordum çünkü düşündükçe kalbim, göğüs kafesimin içinde çıldırıyordu.

Rüzgar, telefonunu montunun cebine koyduktan sonra evin anahtarını eline alıp bana doğru döndüğünde ona odaklandım. Halihazırda onu izlediğim için anında göz göze gelmiştik. Bakışı yüreğimi titretirken bana yaklaştı.

"Bugün daha iyi olduğundan eminsin, değil mi? Yine işe gitmeyebilirim."

"İyiyim," dedim bütün içtenliğimle. O, benim için işe gitmeyip tüm gün yanımda kaldıktan sonra, bana çocukken çok istediğim ancak asla sahip olamadığım o bebeği aldıktan sonra nasıl iyi olmazdım ki?

Tüm içtenliğime rağmen ikna olmayan Rüzgar, aramızdaki mesafeyi kapatıp elini alnıma dayadı. "Biraz ateşin var," dedi kaşlarını çatarak. Onunla, hatırladığım duş anılarıyla ilgili olduğunu söyleyemediğim için dudaklarımı birbirine bastırdım. "İyi olduğundan emin misin?"

"Eminim," dedim. O gittikten sonra ateşim düşecekti nasılsa.

Elini alnımdan çekip gözlerime baktı. "Ne yapacaksın bugün?"

"Önce ders çalışacağım," diyerek konuşmaya başladığımda bu planımdan hoşlandığını belirtircesine kafasını salladı. "Sonra evi süpürürüm, çamaşırları yıkayıp kuruturum. Ütü de yaparım. Bir de yemek var ama onu da senin gelmene yakın yaparım, aklımda bir şeyler var. Yapması çok uzun sürmüyor. O yüzden ütü yaptıktan sonra muhtemelen Buse'yle buluşurum. Dün gece yazdı bana, buralarda işi varmış. Belki kahve içeriz."

"Çamaşır ve ütüyü çıkar," dedi. "Onları illa bugün yapmana gerek yok. Geldiğimde ben de yapabilirim. Sen dersini çalış, Buse'yle buluşacağın zaman da kalın giyin."

KUTLU OLSUN (Kitap Oldu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin