1.9

156 16 37
                                    

Hermione'nin gözleri telaşla Dumbledore'un odasını taradı. Kaçmasına yardımcı olabilecek hiçbir şey bulamayınca saniyeler içinde öleceği gerçeği yüzüne çarptı.

Dumbledore asasını onun yüzüne doğru tutmuştu. Yaşlı adam sözlerin başını mırıldanmaya başlamıştı bile. Hermione yavaş yavaş doğan yeşil ışığı görünce ölümün soğuğunu sanki tüm vücudunda hissetti.

Ancak Dumbledore daha sözlerini bitiremeden bir patlama sesi odayı doldurdu ve üstlerine gelen cam kırıkları ile ikisi de kendilerini yana doğru atmak zorunda kaldılar.

Dumbledore neler olup bittiğini anlamak için cama doğru koşarken Hermione tam tersi istikamette olan kapıya doğru koştu ancak ne kadar denerse denesin yaklaşamadı. Sanki kapının üstündeki görünümü bir kuvvet yaklaşmasını engelliyordu.

Camın önünde duran Dumbledore'un alçak sesle mırıldandığını duydu. Yaşlı adamın uzun gövdesi yüzünden olan bitenleri göremese de kaçmak ve yaşamak için tek umudunun bu olduğunun farkındaydı.

Beklemediği bir anda yine görünmez bir kuvvetle itilip duvara çarptı ve yere yığıldı. Yerdeki cam kırıklarının sırtına ve bacaklarına battığını hissedince yüzünü buruşturdu. Dumbledore'un hem sözsüz hemde asasız yaptığı büyü direk onu bulmuştu. Kaburgalarında hissettiği derin sızı yüzünden zorlansa da başını kaldırdı ve Dumbledore'un önünde dimdik durdu.

"Seni en başından öldürmeliydim Lestrange. Malfoy Malikanesi'nde seni bulduğum ilk gün oracıkta sana acımamalı ve seni öldürmeliydim." Hermione hayatında ilk defa Dumbledore'u sinirli ve duygularının kontrolünü kaybetmiş olarak görüyordu. O dişlerinin arasından öfkeyle konuşurken Dumbledore'um daha önce hiç görmediği bir yüzüyle tanıştığının farkına vardı.

"Seni şuan öldürmeyeceğim," dedi Dumbledore hırsla, hala oencereden dışarı bakıyordu. "Ölürken çok sevgili anneciğinle babacığının izlemesini istiyorum."

Hermione, Lestrangeların onun ölümüne üzülüp üzülmeyeceklerini bilmiyordu ama yaşamak için her şeyi yapacağını biliyordu. Cam kırıklarının arasında yatarsa hayatta kalmak için hiçbir şansının olmadığını bildiği için ayağa kalkmaya çalıştı ama tam dizlerinin üzerine doğruluğu anda Dumbledore ona dönüp elinin tek bir hareketiyle tekrar savrulmasını sağladı.

Hermione yine başka bir duvara çarptığında kaburgalarındaki acı artış göstermişti. Tekrar yere düştüğünde ise sırtına ve bacaklarına batan camların yani sıra karnına da irili ufaklı camlar girmişti. Ağzına gelen metaliksi sıvıyı tükürüp kan kustuğunu gördü.

Görüş açısı kararmaya başlamıştı ama bilincini kaybetmemek için elinden geleni yapıyordu. Bayılırsa kaybederdi. Dumbledore başka bir büyü ile onu az önce kalktığı sandalyeye oturttu.

Hermione yoktan var olan kalın iplerin onu sandalyeye bağladığını farkettiğinde her şey için artışı çok geçti. İpler onu o kadar çok sıkmıştı ki vücudunda camların battığı yerler sızlıyor, nefes almakta zorlanıyordu.

Dumbledore'un hışımla pelerinini savurarak çıktığını gördü. Son şansı onun odada olmadığı bu andı. İplerden kurtulması gerekiyordu. İzlediği aksiyon filmlerinde karakterlerin nasıl kurtulduklarını hatırlayınca zihinsel olarak inledi.

Hızlı olması gerekiyordu ama eğer zamanı olsaydı bu anı elinden geldiğince geciktirirdi. Kendini sertçe kenara iterek sandalyeden düştü ve vücuduna başka bir darbe aldı. Kemikleri isyan bayrağı çekerken eline gelen bir cam parçasını aldı ve filmlerde gördüğü gibi ipleri kesmeye çalıştı.

İpler kesildikçe eli de kesiliyor, cam derisini delik deşik ediyordu. Uzun dakikaların sonunda Hermione göründüğünden daha zor olan işi yaptı ve ipleri kesti. Hemen yattığı yerden kalkmak istese de ağrıyan uvuzları izin vermeyince sendeleyip tekrar düştü.

Bu sefer sandalyeden destek alarak kalktı ve yalpalaya yalpalaya cama doğru yürüyüp Dumbledore'u öfkeden deliye döndüren manzaraya baktı.

Gördükleri karşısında dehşetle haykırmamak için kendini zor tuttu. Hogwarts, ikinci evi, daha önce Voldemort'u öldürdükleri savaşta da zarar görmüştü ama bu seferki yıkım çok ayrı bir boyuttu.

Hermione etrafta alev olmayan tek bir yer bile göremiyordu. Araziye cisimlenememe büyüsü kalkmış gibiydi. Destek için gelen seherbazların ve bakanlık görevlilerinin direk olarak bahçeye cisimlendiğini ve kendilerini ateş havuzunda bulduklarını farketti. Yangın yerinden kurtulabilen  çok yok gibiydi. Hermione öğrenciler etrafta olmadığı için içten içe bir rahatlık duydu ama bu duygu yanan insanları görünce yerini suçluluk duygusuna bıraktı.

Çıkan duman ve tozdan dolayı bir saat öncesine kadar mavi olan gökyüzü şimdi gri bir renk almıştı. Hagrid'in kulübesi sanki daha önce hiç olmamış gibi yok olmuştu. Her yer yıkıntılarla doluydu. Hermione Hogwarts'ın cehennem versiyonuna baktığına emindi.

Sonra kapılardan bir adamın çıktığını gördü. Alevlerle mücadele eden diğer insanların aksine adam sanki yanmıyormuş gibi rahatlıkla yürüyor ve etrafa bakınıyordu. Adam anlık bir refleksle başını yukarı kaldırdı ve transa girmiş gibi onu izleyen Hermione'yi farketti. Cehennem ateşi her geçen saniye artarken Rodolphus Lestrange ve kızı Hermione Lestrange ilk defa aralarındaki bağın farkında olarak birbirlerine baktılar.

Evet efendim burada kesmesem olmazdı.

Direk tüm olaylar hakkında ne düşünüyorsunuz?

Sizce Hermione ölümden kurtulabilecek mi?

Kurtulsa bile cehennemi Hogwarts'a taşımaktan hiç çekinmeyen Lestrange ailesini kabul edecek mi?

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın Baayyyss ❣️

BLİND || Dramione TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin