~33. Bölüm~

78.9K 5.5K 1.3K
                                    


Açıkçası yazıp yazıp, sildiğim bir bölüm oldu. En son ortaya bu bölüm çıktı. Umarım beğenirsiniz veee birsürü oy ve yorum istiyorum.🧚🏻‍♀️

-Sen hiç merak etme Ayşeciğim. Dediğim gibi Enes Bey'in itirafı ve öne sürdüğü deliller çerçevesinde hakim tutuklu yargılama kararı verdi. Ama tahrik ve nefsi müdafaa ile sonraki celsede cezai indirim alacağımıza eminim. Davanın artık seninle hiçbir ilgisi kalmadı. Dilersen şehri gönül rahatlığıyla terk edebilirsin." Avukat Almina hanımın söyledikleriyle derin bir nefes aldı Ayşe, gözleri mutlulukla dolarken pencereden aşağı baktı. Ailesi Mehran Efe'nin gelişini kutlamak için hazırlık yapıyorlardı. Bugün yeğeni hastaneden çıkıyordu!

Ailesiii... Payedâr konağına dönmüştü, ait olduğu yere gerçek ailesinin yanına dönmüştü!

Kısa bir süre daha Almina ile konuştuktan sonra telefonu kapattı ve derin bir nefes alıp gözünün ucuna gelen yaşları sildi. Şahin ağabeyinin Melek ve Yağmur'la uğraştığını görünce kocaman gülümsedi. Özlediği ve hasret kaldığı günlere dönmüştü sonunda. Ağabeyi Yusuf sayesinde... O anları hatırladıkça gözleri dolu dolu oluyordu, boğazı düğümleniyor ve yutkunmakta zorluk çekiyordu. Haftalar önce Şahan, Korkmaz aşiretinin konağına onu görmek için gittiği zaman Ahmet ağadan burada yok cevabını alınca soluğu hemen Yusuf'un yanında almıştı. Yusuf duyduklarıyla şok olmuş ve hemen hastaneden Korkmaz konağına hesap sormaya giderken, tesadüf eseri Barut aramıştı ve ayak üstü kız kardeşi Ayşe'nin kayıp olduğunu söylemişti. Daha sonra Barut'un planları suya düşünce, Şahan'a küfür ede ede Yusuf'a, Ayşe'nin onun yanında olduğunu söylemişti. Yusuf Mirza, aklı karışık şekilde soluğu Barut'un yanında almış ve neler olduğuna dair hesap sormuştu. Barut ilk başta Yusuf Mirza'yı sakinleştirip, Ela'yıda Enes ile çarşıya göndermişti. Bazı şeylere şahitlik etsin istememişti kızı, Bahçede oturup herşeyi anlatmıştı Yusuf'a, Ayşe'nin neden burada olduğunu başına neler geldiğini Barut anlatmış, Yusuf Mirza yıkılmıştı...

Küçük kızı olarak, gördüğü kız kardeşinin başına gelenlerden kendini sorumlu tutulmuştu.

İnanmak istemedi Yusuf Mirza ilk başta, kız kardeşi bu kadar şeyi kaldırılmazdı. Bahçede saatlerce bir çocuk gibi ağlamıştı...

Omuzları sarsıla sarsıla, ağladı Yusuf Mirza benim yüzümden dedi... Bir hatasında onu sildim... Benim yüzümden başına geldi onca şey...

Demişti bir ömür boyu omuzlarında Ayşe'nin yükünü taşıyacak ve onun her yüzünde baktığında ona karşı kendini suçlu hissedecekti. Barut, Yusuf Mirza bu sinirle birşey yapmasın diye öne hemen Mehran Efe'yi sürmüştü. Karısının hastane odasında onu beklediğini ve bir delilik yapmaması için defalarca uyarmıştı. Sonra Ayşe çıkmıştı bahçeye, bir yıla yakındır görmediği ağabeyini görünce hıçkıra hıçkıra ağlamıştı... Ağabeyi değil, babasıydı.... İki kardeş karşıya karşıya gelmişti. Özür dilemişti defalarca Yusuf'tan ve tek bir cümle ile Yusuf ağabeyinin yüreğini sızlattı.

- Yusuf ağabey... Bir kere sana sarılayım mı ne olur"

Bir zamanlar hiç düşünmeden sarıldığı ağabeyine, şimdi sarılmak için yalvarıyordu... Dayanamamıştı Yusuf Mirza, tuttuğu gibi kız kardeşini bağırına basmıştı. Alına öpücük kondurup, aynı özürü oda dilemişti. O gün o dağ evi iki kardeşin hıçkırıklarına şahit olmuştu... Barut dayanamamıştı, o yıkılmaz olarak gördüğü Yusuf Ağa'nın ikinci kez yıkıldığına şahit olmuştu.... İki kardeşi baş başa bırakmış ve içeri gitmişti... Ayşe anlatmış, Yusuf ağlamıştı.. Konuşmanın ardından geçen birkaç saat sonra gidip o korkmaz aşiretinin soyunu kurutmak istemişti ama Ayşe izin vermemişti. Ağabeyi yeni baba olmuştu ve başı belaya girsin istememişti. Daha sonra Barut ve Ayşe ile güzelce plan yapmışlardı. Önce sağlam, güvenebilecekleri bir avukat ayarlamışlardı. Avukat Almina Çelik... Ayşe'nin başına gelenleri duyunca Almina hanımda elinden geleni yapmıştı ve suçu bir başkasının üstlenmesine Ayşe'nin bu olayla hiçbir ilgilisi olmadığına kanaat getirmişlerdi. Daha öncede hapise girmiş olan Barut'un adamı, Enes üstlenmişti suçu bıçaktaki Ayşe'nin parmak izleri silinmiş yerini Enes'in parmak izleri almıştı. Daha sonra birkaç gün içinde Yusuf Mirza, kız kardeşini konağa getirmişti... Ait olduğu yere en başından yapmadığı için defalarca kendinden nefret etmişti ama elinden başka birşey gelmiyordu. Şimdiden sonra Ayşe'nin mutlu olması için ve aldığı en ağır darbeleri aşması için yanında olması lazımdı... Belki içindeki vicdan azabı hiçbir zaman dinmeyecekti ama Ayşe'nin ona karşı bir kırgınlığı olmaması onu içten içe sevindirmişti açıkçası. Ayşe Mardin'de ayarlanan bir psikolog ile görüşmeye başlamıştı. Bazı geceler hala Miran'ı görüyordu, onun için doktor sakinleştirici yazmıştı. Açık lise kayıtlarını bekliyordu, hemen açık liseye kayıt olacak ve yarım kalan eğitimine devam edecekti. Hayalinde hiçbir meslek yokken onun zor zamanlarında yanında olan Almina hanım'a özenmiş ve avukat olmaya karar vermişti. Ayşe avukat olacaktı! Yaşadığı şeyleri hiçbir zaman belki unutmayacaktı. O yaşadığı şeyler hep ruhunu sızlatacaktı ama iyi olacaktı. Ağabeyleri için iyi olacaktı. Anası ve yâdesi için iyi olacaktı hayatına kaldığı yerden devam etmeye çalışıyordu. Derin bir nefes aldı ve yatağının üzerine oturdu, Barut'a nasıl olduğuna dair birkaç mesaj atmış ve telefonunu komidinin üzerine koymuştu. Barut ona çok iyi davranmıştı, birkaç kere azar çekmişti. Şahan'la o kadar konuştunuz neden bunların hiçbiri den bahsetmedin ? diye bir güzel azarlamıştı. Ama korkmuştu Ayşe.... Korku öyle bir şeydi ki insanın dilini lal ediyordu. Sevdiklerine birşey olacak korkusu hele, kimseye birşey dememesi ondandı. Ama artık kimseden korkusu yoktu çünkü Yusuf ağabeyinin yanındaydı artık.

PAYEDÂR(TÖRE) /TAMAMLANDI\Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin