3.KISIM UÇURUM

1.6K 145 120
                                    

Zavallı Esin, Nancy'nin ona kurduğu tuzaktan bihaber, içinde bulunduğu durumun farkında bile değildi. O Aslan'ın ona anlattıklarını düşünürken yatağında, bir akşam üstü odasının kapısı kırılır gibi çarpar. Sesin şiddetiyle yataktan sıçramıştı.

Tuğrul hiddetle içeri girer. Öylesine öfkeliydiki, gözlerini kan doldurmuş, kaşları çatık ve derin derin nefes alışları Esin'i korkulara salmıştı. Tuğrul tam yatağın ucuna gelerek:

"Sanırım kendimi sana iyi ifade edemedim!?"

Esin neler olduğuna anlam veremiyor şaşkın ve endişeli gözlerle Tuğrul'u izliyordu.
Korkudan sesi dahi kısılmış küçücük bir sesle:

"Neler oluyor Tuğrul, sorun ne?"

"Bunu benim sana sormam gerekiyor. Şimdi bana doğruyu anlat, Aslan'la aranda ne var?"

Esin şok içinde, bu saçma soruyla yerinden kalkar.

"Aslan mı? Onla aramda ne olabilir? Onu tanımıyorum bile"

Esin'nin bu lafı üzerine Tuğrul daha da delirir ve telefonunu çıkarıp yatağa fırlatıverir.

"Öyle mi? Sen tanımadığın adamlarla hep kuytularda buluşarak, sarmaş dolaş mı olursun?"

Esin telefona baktığında gördüklerine inanamaz. Aslan'la buluştuğunun her karesi çekilmiş, hatta dengesini kaybettiği sırada Aslan'ın onu belinden kavradığı kare dahi resimler arasındaydı. Esin'nin bittiği andı. Nasıl açıklayabilirdi bu durumu? İzahı yok, bahanesi yok, her şey onun alahineydi. Zaten kendisini müdafaa edebilecek gücüde yoktu. Gözyaşları kendiliğinden dökülmeye başladı gözlerinden.

"Tuğrul yemin ederim düşündüğün gibi değil"

Tuğrul kıskançlıktan yumruklarını sıkıyor, ihanete uğradığı düşüncesiyle deliye dönüyordu.

"Kes sesini!! Seni uyarmıştım, hiçbir şartta onunla konuşmaman konusunda!"

"Tuğrul yalvarırım. Sadece Yasmina hakkında konuştuk hepsi bu"

"Sen neden üstüne vazife olmayan şeylere burnunu sokuyorsun? Bundan böyle seni her şeyden men ediyorum! Anladın mı!?"

Esin ne yaparsa yapsın ikna olmayacağını biliyordu. Yüzüne baktı kocasının:

"Tuğrul, beni evime götür"

Bu cümle hepten Tuğrul'u çileden çıkarak:

"Evin mi, hangi ev? seni umursamayan bir anne ve senden nefret eden iki kızkardeşin olduğu yer mi evin!? O kafana sok artık, senin evin burası. Kahretsin!"

Esin bu acımasız sözler karşısında sadece gözyaşlarıyla ona bakıyordu. Tuğrul ona bir adım atarak:

" Bir daha, bu şatonun yüz metre ötesine dahi geçmiyeceksin! Lanet olsun! Lanet olsun!! Bunun bedelini ağır ödeyeceksin!"

Bu son sözleri olmuştu. Tekrardan kapıyı sertçe kapatarak hışımla çıktı odadan. Koşar adımlarla arabasına atlar ve son sürat ayrılır şatodan.

Yol boyunca öfkeyle direksiyona vurarak öfkesini boşaltmaya çalışıyordu. Esin'e olan aşkı o kadar büyüktüki ona bir başkasının dokunduğu gerçeği onu bitirmeye yetiyordu. Yinede Esin'nin akan gözyaşlarını düşündükce, içi paramparça oluyor ve bu onu daha da kahrediyordu. Esin'e olan bu lanet aşkı, hem var edici hem de yok ediciydi. Onu düşünerek son sürat şehir merkezine varmıştı. Arabasını ani frenle bir apartın önünde durdurdu. Asansörü dahi beklemeden koşarak üç kat çıktı. Önünde durduğu kapıyı kıracakmış gibi çalıyordu öfkeyle.

ELIYS (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin