Bölüm 10

530 120 38
                                    

İsra bahçe ışıklandırmalarının aydınlattığı salondaki koltukta yarı uzanmış bir şekilde oturuyordu. Dalgın bakışları uçsuz bucaksız gibi görünen karanlıktaydı. Evin bu tarafında bahçe ışıklandırılmalarının haricinde hiçbir ışık yoktu. Diğer tarafı ise şehre tepeden bakıyordu. İsra'nın en sevdiği manzara burasıydı. Karanlık gökyüzü içindeki fırtınaları sakinleştiriyordu.

Yağız'ın diğer evindeydi. Amcasının cenazesinin ardından genç adam onu dağ evine götürmek yerine kendi evindeki misafir odasına yerleştirmişti. İsra çok fazla sorgulamamış, hala güvende olmadığını düşünmüştü.

Yerlerdeki kar örtüsü artık kalkmıştı. Bahar geliyordu. Yılın en sevdiği aylarıydı. Hava tamamen ısınmadan önce enerji dolu hissettiği güzel günler yaklaşıyordu ancak İsra bu sene aynı enerjiyi hissedebileceğinden şüpheliydi. Neredeyse bir kış hapishane hayatı yaşadıktan sonra onu artık çok az şey heyecanlandırabiliyordu. Yağız dışında...

Genç adama karşı hissettiği garip duygular hala devam ediyordu. Amcasının kaybı bile ona karşı hissettiği hayranlığı hafifletememişti. Bu evde kaldığı süre boyunca onun yaptığı birkaç şeye de şahitlik etmişti ancak genç kadın sorgulamamıştı. Adamın kim olduğunu biliyordu. Bir mafya babasıyla aynı evde yaşıyorsanız bazı şeyleri görememeniz ve duymamanız gerekirdi. O zamanlarda İsra bilinçli olarak gözlerini kapatıyor kulaklarını tıkıyordu ve bodrum kattan bilinçli bir şekilde uzak duruyordu. Yine de arada bir içinde garip bir his yeşeriyor ve adımlarını oraya yönlendiriyordu ancak bu his çok çabuk geçiyor, merdivenlere ulaştığı an geri dönüyordu.

Koridordan gelen ayak seslerini duyduğunda kafasını kaldırdı. Bir süre sonra genç adam salonun kapılarında göründü. Onu fark etmeden yemek masasının diğer tarafındaki bara gitti. İsra kafasını çevirip onu takip etti.

Yağız bir şişe ile bardak çıkarıp içkisini doldururken "Hala uyumadınız mı?" diye sorduğunda İsra irkildi. Onu fark etmemiş miydi? Tabi ki fark etmişti. Genç adamın gözünden bir şey kaçar mıydı?

Yutkunarak "Uyku tutmadı" dediğinde Yağız bir bardak daha çıkartıp doldurdu ve iki bardağı da alarak ona doğru geldi.

Koltuğun arkasından dolanıp genç kadının önünde durduğunda bardağın birini ona uzattı. İsra'nın kararsız bakışları bardaktaydı.

"Uyumana yardımcı olur" diyen adamın sesiyle kafasını geriye atıp ona baktı.

"Size yardımcı oluyor mu?" diye sorduğunda Yağız iç çekip arkasını dönerek bardağı sehpaya bıraktı ve kendi içkisini yudumlayarak pencerelerin önüne gitti.

İsra genç adamın arkasından baktıktan sonra ayaklarını koltuktan aşağı sarkıtıp sehpadaki bardağa uzandı. Kehribar rengindeki sıvıdan bir yudum aldığında yüzünü buruşturdu.

Alkol boğazından aşağı yakarak kaydı ve İsra burnundan derin bir nefes aldı.

"İlk içişinizse hızlı tüketmeyin" diyen sesle bakışlarını kaldırdığında genç adamın camdaki yansımasından onu izlediğini gördü.

"Evet ilk" diye mırıldandıktan sonra bardağı sehpaya bırakıp Yağız'ın yanına ilerledi.

Genç adamın yanında durarak onun gibi bakışlarını karanlığa dikti. Kollarını göğsünde kavuştururken "Hala tehlike altında mıyım?" diye sordu.

"Ne kurşunlu saldırının ne de yangının sorumlularını bulamadık. Gizli bir düşmanım var ve o açığa çıkana kadar güvende olduğunuzu düşünmüyorum" cevabını aldığında "Beni biraz idare edecek kadar param var yurtdışına çıkabilirim" dedi.

Gökkuşağındaki KaranlıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin