~40. Bölüm~

76.5K 5.3K 905
                                    

                 Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.🤍


Payedâr halkı yine her zaman ki gibi, Mehran Efe'nin bağırma sesine uyanmıştı. Sabahın en erken saatinde kalkıp, nasıl bu kadar enerjik olduğuna şaşırıyorlardı. Yusuf Mirza, oğlunu güzelce sakinleşmiş ve yeni boyalar alacağına söz vermişti. Ama Mehran Efe yinede kahvaltı boyunca amcasına çattık kaşlar ile bakmıştı. Hatta amcasına o kadar çok sinirlenmişti ki,

- Bundan sonya sana, Gaygamel diyeceğim." Demişti. Öfke ile, Şahan ise  buna fena halde bozulmuştu. Obur şirin olmaktan gayet memnundu o, Gargamel de nereden çıkmıştı?

Daha sonra Ayşe ve Barut'u, İstanbul'a yolcu etmişlerdi. Yıllar geçtikçe Ayşe ve Barut birbirlerine daha çok alışır olmuştu. Hele Mardin'e geldikleri zamandan beri yatağa girmek için birbirlerini bekler olmuşlardı. Barut Ayşe'ye alışmıştı. Ayşe, Barut'a alışmıştı. Bu durumdan en çok Ela mutluydu, Ayşe ile vakit geçirmekten, onunla konuşmaktan, birlikte yaptıkları aktivelerden öyle mutlu oluyordu ki, Ayşe'yi çok seviyordu. Olgunlaşmıştı Ayşe, geçmişte yaptıkları aklına geldikçe utanıyor ve kendine kızıyordu. Çok toydu o zaman, şimdi ise kendinden emin bir genç kadındı. Nerede nasıl davranacağını ve ne konuşacağını artık  biliyordu ve yeni hayatında çok mutluydu.

Şahan ise, dün gecenin etkisinde idi hala, Yağmur'u öpmek istemişti ama Yağmur onu kesin bir tavırla, red etmişti. Bozulmuştu ama Yağmur'un haklı olduğunu bildiği için ses etmemişti. Zaten Yağmur'dan herhangi bir beklentisi yoktu. Yada vardı bilmiyordu bunların hepsini zaman gösterecekti. Burunun direğinde hala Yağmur'un kokusu vardı. Aklına gelenle tebessüm etti, Yağmur, portakal kokuyordu... Ve kokusu resmen tüm odayı kaplıyordu, çok fazla güzel kokuyordu. Bir yandan da değişik hissediyordu, ilk defa bir kadınla, aynı yatakta uyumuştu. Ve bu kadın onun hem Allah katında, hemde resmi nikahlı karısı idi. Derin bir nefes aldı ve aşağıda oturan üç eltiye baktı.  Aralarındaki bağ çok güzeldi, Gül yengesi, hararetli şekilde birşeyler anlatıyor ve Yağmur gülerek cevap veriyordu. Melek ise ara sıra, başını sallayarak onaylıyor ve bu sefer kendisi hararetli şekilde birşeyler anlatıyordu. Merak ediyordu, Şahan ne konuştuklarını çok fazla merak ediyordu. Acaba gidip merdiven başında dinlese miydi?  Daha sonra böyle terbiyesiz bir düşünce için kendine kızdı....

Yağmur, güldü ve kahvesinden bir yudum aldı... Üç gün sonra Şahan ile İstanbul'a gidecekti ve bu üç günü çok iyi değerlendirmek istiyordu. Bir yanı buradan hiç gitmek istemese de, geleceği için gitmesi lazımdı. Mesleğini eline alması lazımdı.

- Ben bir hafta veriyorum." Demişti Melek gülerek, Gülhanım başını olumsuz anlamda salladı ve Yağmur'a göz ucuyla baktı. Tekrardan deniz gözleri Melek'e dönmüş ve

- İki hafta, iki hafta içinde o geceliklerin hepsini giyecek." Dedi kendinden emin bir sesle, eltisi dün gece seçtiği geceliği beğenmemiş üstün birde bir ton laf söylemişti. Yağmur, anında kaşlarını çattı.

- Ben o geceliklerin hiçbirini giymem! Sevmiyorum öyle şeyleri,  ben ayıcıklı pijamalarım ile mutluyum." Kendinden emin çıkan sesine karışıklık, Gülhanım ve Melek, Tamam inandık, dercesin de başlarını sallamışlardı. Ve Melek aklına düşenle hemen, konuştu.

- Bu kızı İstanbul'a göndermeden, önce lütfen alışveriş yapalım. Dolabını baştan, aşağı değiştirelim. Yoksa  kot pantolon ve t-shirt giymekten vazgeçmez."

Yağmur göz devirdi, Ne vardı acaba kot pantolon ve t-shirtlerin de? O birkere öyle giyinmeyi seviyordu. Elbise tarzı şeyleri sevmiyordu hele  gecelikleri hiç sevmiyordu. Bu iki eltisi istediği kadar alışveriş yapsınlardı. İstanbul'a gidince yine kot pantolon ve t-shirt giyinmeye devam ederdi. Derken gözlerini birkaç saniyeliğine terasa çevirdi ve ona bakan bir çift ela göz ile göz göze gelince kalbi ağızında attı. Her defasında kocasını, gördüğü zaman böyle heyecanlanacak mıydı? Sertçe yutkundu, gözlerini istemeye istemeye çekti. Ayrı ev, baş başa geçirilecek zamanlar, Yağmur'u çok fazla heyecanlandırıyordu..

PAYEDÂR(TÖRE) /TAMAMLANDI\Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin