~FİNAL BÖLÜMÜ~

88.8K 5.6K 1.1K
                                    

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.

İki sene sonra...

Masanın üzerindeki yiyeceklere son kez göz gezdirdi ve yerine oturdu Gülhanım. Hemen ardından Yağmur'da elindekileri masaya bıraktı ve eltisinin yanına oturdu. Dün gece anlık bir kararla İstanbul'a gelmişlerdi. Bugünde hep birlikte mangal yapıp vakit geçirmek istemişlerdi. Mangalın başına Barut geçmiş ve yanında Ayşe vardı. Ayşe heyecanla, gülerek birşeyler anlatıyordu Barut'a, başını sallıyor tebessüm ederek onu onaylıyordu. Şahan ve Yusuf Mirza ise çocuklarla top oynuyorlardı. Mehran Efe tam bir futbol delisiydi, babası ile sabah akşam top oynuyordu, Merih Ege ise tam anlamıyla anlamıyor top ona gelirse vuruyor ve ellerini heyecanla çırpıyordu.

- Allah'ım! Şu Merih Ege'yi yememek için kendimi zor tutuyorum." Demişti Yağmur, o kadar tatlı bir çocuktu ki, tombul tombul yanakları vardı. Asla ağlamıyordu, düştüğü zaman gülerek geri kalkıyordu. Şahan bazen ısırarak seviyordu ona bile gülüyordu çok güler yüzlü idi.. İçleri gidiyordu çocuklara, ama şuan kendileri istemiyordu, onlar önce içindeki kendi çocukları büyütmek için uğraşıyorlardı. Tam o esnada Ayşe ve Ela gelmişti masaya Ayşe'nin gözünden resmen ışıklar çıkıyordu.

- Sende birşeyler var ne oldu?" Diye sordu Gülhanım merakla, Ayşe önce manevî kızı Ela'ya bakmış daha sonra heyecandan deli gibi atan kalbi ile cevap verdi.

- Biz Barut ile evlat edinmeye  karar verdik" Ela anında çocuksu bir neşe ile alkış tutmuştu. Ayşe çekti ve Ela'ya sarıldı. Yağmur ve Gülhanım birbirlerine şokla bakmıştı.

- Çok sevindim," dedi Yağmur, Ayşe'nin anne olmayacağını biliyorlardı üstelik hem anne olmak için doğurmaya gerek yoktu. Merhametli, vicdan sahibi olan herkes bir çocuğa annelik yapardı. Ayşe bunu Ela'ya yaptığı annelik ile çok güzel kanıtlamıştı.

- İsimi Ateş olacak! Ateş Karadağlı" Ela'nın sesiyle kocaman gülümsediler. Erkek bebek evlat edineceklerdi ve Ela isiminin Ateş olmasını istiyordu. Ayşe'de kıyamamıştı kızına, hemen kabul etmişlerdi... Ateş Karadağlı çok yakında aralarında olacaktı.

- Çok sevindim, çok güzel anne olacaksın." Diye destek çıktı Gülhanım. Ayşe mutlulukla başını sallamıştı, daha sonra Gülhanım'dan duydukları ile çok daha çok sevinmişti. Ahmet Korkmaz kaçakçılık yüzünden geçen yaz hapishaneye girmişti, iki evladının acısını yaşayan Avzem hanım dayanamamış ve kalp krizi geçirip ölmüştü. Gülhanım'da, Girişimcilik işine girmişti, Mardin'de ne kadar işsiz kadın varsa hepsine iş imkanı sağlamıştı. Bunlardan biride, Sevda ve Halime idi. İki kadın o konaktan kurtulmuş ve birlikte yaşamaya başlamışlardı. Çocuklarını birlikte büyütüyorlardı. Gülhanım işleri büyütmüş ve dernek bile açmıştı.

Barut'un etleri pişirmesi ile herkes yemek masasına toplanmıştı. Gülhanım iki oğlunun da üzerindeki terli kıyafetlerini çıkarmış ve yeni kıyafet giydirmişti. Daha sonra Yusuf Mirza elinde bir elinde papatya ve mor çiçek ile gelmişti, papatyayı karısının eşarbına geçirmiş diğerini ise pusete uyuyan kızının kulağına takmıştı.

Kızı... Mihra Ece Payedâr.

Sürpriz şekilde gelmişti Mihra onlara, asla beklemedikleri zaman hamile kalmıştı Gülhanım. Şaşırmışlardı hatta kız olması onlara bile sürpriz olmuştu çünkü, doktorlar ilk beş ay kontrollerde erkek bu bebek demişti, ama Mihra herkesi şaşırmıştı, Yusuf'un hayali gerçek olmuştu, karısına benzeyen mavi gözlü, al yanaklı dünya güzeli bir kızı vardı. Asla kucağından indirmediği kızı. Mihra isimini Yusuf Mirza koymuştu, sevecen ve hoşgörülü demekti anlamı.

PAYEDÂR(TÖRE) /TAMAMLANDI\Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin