~47. Bölüm~

67K 4.5K 301
                                    

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum 🤍

- Sen geyçekten Gaygamelsin amca! Bana süyekli zayay veyiyoysun!" Diye bağırdı Mehran Efe, sinirle sağ ayağını yere vurdu. Kara gözleri dolu doluydu, karşısında ona gülen amcasına gidip tekme atmamak için zor duruyordu. Dün gece Merih Ege'nin Mevlüdü için gelmişlerdi. Sabah ise, mutfakta Yağmur'u sıkıştırmış ve romantik anlar yaşarken, Mehran Efe'ye yakalanmışlardı ve ondan intikamını pamuk şeker yiyerek çıkarmıştı. Yeğeni Aşkı memnu Beşir gibiydi, heryerden ansızın çıkıyordu.

- Amcam, bir saattir elinde idi yeseydin." Diye zeytin yağ gibi üste çıkmaya çalıştı ki, haklıydı bir yandan bir saattir elinde dolaştırmıştı şekeri, Şahan'da dayanamamış ve yemişti.

- Babama diyeceğim seni! Kötü amca!" Demiş ve meridvenelere yönelmişti. Şahan peşinden gitmek için harekete geçmişti k, eliyle durdurmuştu. Şuan amcası ile küs olduğu için onu yanında istemiyordu. Yağmur, oturduğu yerden ayağa kalktı ve Mehran Efe'yi o yukarı çıkardı.

- Ama Mehran Efe, lütfen ağlama." Demişti Yağmur içi giderken, ama Mehran Efe hiç dinlemedi, küçük elleriyle yanaklarındaki yaşı sildi. Durdu ve Yağmur'a baktı.

- Ağlamıyoyum! Kendiliğinden akıyoy önce babama söyleyeceğim sonya ağlayacağım." Demişti babası herşeye ağlama diyordu, o yüzden önce babasına soruyor sonra ağlıyordu. Terasa gelince babası ve Merih Ege'yi görünce koşarak babasına gitmişti. Yusuf Mirza oğlunu yanındaki pusete koydu ve yanakları ve gözleri kıpkırmızı olan oğluna baktı.

- Mehran'ım, ne oldu oğlum?" Diye sordu panik içinde, Mehran Efe babasının kucağına oturmuş ve kocaman yüzünü avuçları içine almıştı.

- Baba! Baba!" dedi nefes nefese " Amcam olacak, Gaygamel pamuk şekeyimi yedi! Buna ağlayabiliy miyim?" Diye sormuştu. Burunu çekti, derin bir iç çekti. Yusuf Mirza, Yağmur'a doğru mu dercesinde baktı, Yağmur'da başını olumlu anlamda sallayınca.

- Ben şimdi amcanı gönderip aldırırım pamuk şeker. Hemde iki tane mavi olanından." Demişti ağlamaması için. Ama Mehran Efe anında başını olumsuz anlamda sallamıştı..

- Ama baba! Vallahi bak bitane bile yiyemedim ben, bitane bile!" Demişti, Yusuf Mirza oğlunun ağlamak istediğini anlayınca, ağlamasına izin vermişti. Daha düne kadar Merih Ege'nin ağlamasına katlanmayan Mehran Efe bugün hıçkıra hıçkıra ağlamıştı. Yusuf Mirza dayanmadı oğlunun ağlamasına ve terasta koltuğun üzerinde duran yastığı aldığı gibi aşağıda oturan kardeşine attı. Şahan başına gelen yastıkla ağabeyine göz devirmiş ve daha sonra Mehran Efe'nin, pamuk şekerini almak için dışarı çıkmıştı. Yağmur'da Merih Ege'yi kucağına almış ve aşağı inmişti. Bugün mevlüdü okunacaktı küçük ağanın... Gidip hazırlıklara bir baksındı.

Konaktaki kalabalık yavaş yavaş dağılmıştı. Merih Ege'nin mevlüdü için tüm Mardin gelmişti resmen, hediyelikler, yemekler dağıtılmıştı. Daha sonra el birliği ile ortalığı toparlamışlardı ve üç elti şimdi  ise terasta keyif kahvesi içiyorlardı. Yusuf Mirza iki oğlunuda almış ve odaya gitmişti. Şahan ve Şahin ise oyun odasında Leyla ve Lale ile oynuyordu. Gülhanım elindeki kahveyi önündeki sehpaya koydu ve çikolatadan bir ısırık aldı.

- Ay sizinle oturmayı o kadar özlemişim ki!" Dedi Yağmur, özlemle İstanbul'da iken buraları çok fazla özlüyordu.

- Vallahi bende seni özlemişim Yağmur." Melek'in sesiyle, Gülhanım kıkırdadı.

- Açıkçası benim iki canavardan seni, özlemeye fırsatım olmuyor Yağmur." Dedi Gülhanım, gün içinde Mehran Efe'nin yaramazlıkları dur durak bilmeyen halleri ile uğraşıyor, akşamda Merih Ege'nin geceden, sabaha kadar ağlaması ile uğraşıyordu. Merih Ege baya huysuz bir çocuktu. Sürekli ağlıyor, kucakta olmak istiyordu. Uzun süre daha oturdular. Bol bol sohbet ettiler, güldüler hasret giderdiler. Sonra herkes odasına geçmek için ayaklanmıştı.

PAYEDÂR(TÖRE) /TAMAMLANDI\Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin