0.1

190 17 0
                                    

Derin bir iç çekti genç adam. Hastane camlarına vuran gün batımını seyrederken hayatından ne kadar nefret ettiğini hatırladı. Zeki bir gençti ve onu kısıtlayan hastalıkları olmasaydı geleceği parlak bir bilim insanı olabilirdi. Kafasında asla gerçekleştiremediği belki de asla gerçekleştiremeyeceği projeleri onunla beraber bu hastaneye gömülecekti.

Aslında tamamen umutsuz bir durumda değildi. Ama ona uygun bir kalbin bulunması da kolay değildi. Bu yüzden bu küçük olasılığa tutunmak istemiyordu. Kendini yavaşça ölüme hazırlıyordu.

Babası Byakuya suratında kocaman gülümsemesiyle içeri girene kadar düşünmeye devam etmişti bunları. Elinde kocaman çikolatalı bir pasta vardı.

"Kimin doğum günüymüş bakalım?"

Genç adam gözlerini devirdi.
"Pasta için yeterince büyük değil miyim ihtiyar?"

"Kimse doğumgününde pasta yiyemeyecek kadar büyüyemez."

Gülümseyerek babasını izledi. Belli etmese de mutlu olmuştu. Babası çok pozitif bir insandı. Hastalığı ortaya çıkınca bile bir kez olsun ağlamamıştı çünkü umudunu asla kaybetmiyordu gencin aksine. Oğlunun ölebileceğine asla inanmamıştı. Gencin güçlü kalma sebebi böyle bir babaya sahip olmasıydı aslında. Babası böyle biri olmasa şimdiye mental olarak ölmüş olabilirdi, en azından böyle düşünüyordu.

Babası gencin önüne masayı çektiği sırada koşarak iki kişi odaya dalmıştı. Bunlar gencin en iyi arkadaşları Taiju ve Yuzurihaydı. Aslında o ikisinden başka arkadaşı yoktu ama buna gerek de yoktu. Taiju birden gözleri dolu bir şekilde bağırmaya başladı.

"SENKUU ÖZÜR DİLERİM BÜTÜN GÜN YALNIZDIN AFFETTT SENKUUU!!"

Bütün hastane duymuştu.

"Lütfen bağırma Taiju-kun."dedi güzel kız panikle ve Taiju'nun ağzını kapadı.

Senku sadece "Önemli değil "demekle yetindi.

"Ama bu senin 18. yaş günün SENKUU"

"Tamam gençler sakin olun da kutlayalım lütfen. Ve kimse ağlamasın. Bu odada ağlamak yasak."dedi Byakuya gülümseyerek.

Mumları üfleyip pasta ve abur cuburları yemeye başladılar. Taiju Senku için bir dambıl almıştı, Yuzuriha ise bir kazak örmüştü.

Taiju ve Yuzuriha Senku'nun ilk arkadaşlarıydı. Küçüklüklerinden beri tanıyorlardı birbirlerini. Belli etmese de Senku onların varlığından çok mutluydu. Evet hastaydı ve az umut vardı ama etrafındaki insanlar onu hayata daha da bağlıyordu. Kendini ölümüne ne kadar hazırlamaya çalışsa da onların yanında yaşamayı çok istediğini fark ediyordu. Ölmek istemiyordu, kimse ölmek istemezdi...

Gece ilerlemişti. Arkadaşları ona sarılıp hastaneden ayrıldılar. Babasına her ne kadar eve gidip uyumasını söylese de her gün odada bulunan küçük kanepeye kıvrılıp uyuyordu. Bir an olsun yalnız bırakmak istemiyordu oğlunu. Senku uyuyan adama bakıp gülümsedi. Uyuyamıyordu. Kalkıp bahçede dolaşmaya karar verdi. Sık sık yapıyordu bunu. Bütün hastaneyi geziyordu çoğu zaman, en güzeli de gece yürüyüşleriydi. Hastanenin arkasında güzel bi bahçe vardı. Bu bahçeden tüm şehir gözükürdü.

Yavaşça yürüyordu ve etraftaki insanları izlemek için bir süre oturdu.

"A hayır Magma-chan sahnenin bu parçası sağlam görünmüyor ,lütfen düzeltin."

Arkadan gelen seslere aldırış etmek istemedi ama sesler çoğalıyordu. Muhtemelen kanserli çocuklar için palyaço veya sihirbaz gösterisi olacaktı. Bu umursadığı bir şey değildi.

My Clown Où les histoires vivent. Découvrez maintenant