1. BÖLÜM

14.4K 517 114
                                    

İnsanoğlu hep birşeyleri kendinde eksik hisseder. Ve sürekli olarak kendine 'bende ne eksik' 'neden onlar gibi olamıyorum' diyerek kendi kendini hep eksik görür. Ama bazı insanlar kendileri ile yetinmeyi bilip hayata hep pozitif bakarlar. Bende sanırım onlardan biriyim her ne kadar kötü şeyler yaşasam da hayata hiç küsmedim. Tabi ki  hayat bana küsene kadar. Evet ben hayata değil hayat bana küstü.

Yine bir akşam yemeğine ailecek oturduk. Her ne kadar aile denirse. Baş köşede babam onun yanında annem ve annemin karşısında da ağabeyim vardı. Ben de ağabeyimin yanına oturdum ve babamın afiyet olsun demesiyle yemeğe başladık. Yaklaşık on ya da on beş dakika boyunca ağabeyim hiçbir şey yetmeyince onu kolum ile dürttüm.

"Ağabey neden yemiyorsun?" Birkaç saniye bana baktı ve sonra önüne döndü. Aradan beş dakika daha geçtikten sonra dayanamayıp konuştu ağabeyim. "Bav..."(baba)  Babam başını kaldırıp kömür karası gözlerini ağabeyime çevirdi.
"Beje kure mın" (söyle oğlum)

"Bavo ez tiştekî ji te dixwazim" (baba senden bir şey isteyeceğim)

"tu çi dixwazî kur?" (ne istiyorsun oğlum?)

"bavo ez ji kesekî hez dikim û ew jî ji min hez dike..." (baba ben birini seviyorum o da beni seviyor...) ağabeyim daha lafını bitirmeden babam söze girdi.

"ev keçik kî ye em herin bipirsin" (kimdir bu kız gidip isteyelim)

Ağabeyim kafasını önüne eğdi ve babamın da duyacağı şekilde konuştu.
"bav keça kalender soydere ye" (baba kalender soyderenin kızıdır)

Babam duyduğu isim ile resmen beyninden vurulmuşa döndü. Masadan kalktı ve ağabeyime yaklaşıp onu masadan kaldırdığı gibi tokadı suratına bastı. Babamın ağabeyim tokat atması ile birlikte annem ve ben refleks olarak ayağı kalktık. Annem durur mu hemen oğlunu savunmaya başladı.

"Ahmet Ağa tu çi dikî, çawa dikî lawê min?" (Ahmet ağa sen ne yapıyorsun, nasıl benim oğluma vurursun?)

Ben olduğum yerde donmuştum. Annem de hemen ağabeyimin yanına koştu. Sonra babam anneme de bağırmaya başladı. "Ma tu nabihîzî kurê te çi dibêje? Hezkirina keça dijmin çi ye?"
(senin oğlun ne der duymaz mısın? düşmanın kızını sevmek nedir?)

Ağabeyim daha fazla dayanamayarak konaktan çıktı. Babam da o sinirle birlikte yukarıya çıktı ve ben annem ile birlikte orada kaldım. Şimdi kabak benim başıma patlayacak belli oldu.

"Tu çima li vir radiwestî, rabe ez te bibînim, te berê bextê xwe li serê kurê min pêça." (sen niye burada duruyorsun kalk git gözüm görmesin seni zaten uğursuzluğunu oğlumun başına sardın.)

Sanki ben gidip oğluna dedim git düşmanın kızını sev diye. Zaten ne gelse başlarına benim uğursuzluğumdan dolayı geliyormuş.

Daha fazla onun sesini duymamak için odama geçtim ve ne kadar uyumaya çalışsam da içimde kötü bir his vardı. Zorda olsa gözlerimi kapadım ve kendimi rahatlatarak uyudum.

SABAHIN İLK IŞIKLARI

SAAT: 06.30

Sabah odamın kapısının tıklanması ile birlikte gözlerimi açtım. Yataktan doğrulup kapıya doğru gidip açtım ve kapıda Hacer ablayı gördüm.
"Hayırlı sabahlar Hacer abla, bir şey mi oldu bu saatte?"

Hacer ablanın suratı kireç gibifydi kesin bir şey olmuştu. Kocaman kadın resmen önünde titriyordu onu sakinleştirmek için ellerini tutup benimle göz göze gelmesini sağladım.

"Hacer abla bir şey mi oldu?"

"Hazal, kızım aşagıya önden iyi olacak"

"Hacer abla birine bir şey mi oldu? Çatlatma insanı"

"Kızım ağabeyin dün akşam gittikten sonra sabah geri döndü ama yanında biri daha vardı, galiba soyderelerin kızı." Korktuğum başıma gelmişti ağabeyim soyderelerin kızını kaçırmıştı. Gerçekten bunu yapmıştı ölümü göze alarak yapmıştı. Hacer ablaya birazdan geliyorum deyip üstümü değiştirmek için dolabımı açıp kırmızı elbiselerinden birini giydim ve aşağıya inmek için kapıyı açtım. Merdivenlerden inerken babamın sesini duyabiliyordum ağabeyime bağırıyor onu aşağılıyordu. Benim ağabeyim bu evdeki tek sığınağımdı ve onu kaybetmek istemiyordum ne pahasına olursa olsun. Babamın sesi git gide daha da yükseliyordu ve ben daha fazla buna katlanamıyordum, artık birinin buna dur demesi lazımdı.

Salondan içeri girdiğimde babam sadece bir, iki saniye bana bakıp tekrar ağabeyime döndü ve söyleyecek tek bir kelime bile bırakmadığı için sustu. Ama bu sefer sessizliği bozan ben oldum.

"Baba ağabeyim kötü bir şey yapmamış ki sadece birini sevmiş. Hem sevdiği kadın düşmanın kızı bile olsa ağabeyim ölümü göze alarak kaçırmış."

Babamın sert yüz hatları ben konuşunca daha da gerildi ve hızla bana yaklaşıp suratıma sert bir tokat attı. Elbette bu yüzüme yediğim ilk tokat değildi ama en az diğerleri kadar bu da çok acıtmıştı. Tam elini kaldırmış bana tekrar vuracakken konağın kapısı kırılır derecede açıldı. Biz daha ne olduğunu anlamadan konakta silah sesleri duyulmaya başladı ve biri konuştu.

"Ahmet ağa çık dışarı! O şerefsiz oğlunuda saklandığı yerden çıkar yoksa ben gelir hepinizi çıkarırım!"

BÖLÜM SONU

İLK BÖLÜM NASILDI?

SİZCE KİM BASKIN YAPTI?

DİĞER BÖLÜMLERDE NELER OLACAK?



HAZALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin