4. BÖLÜM

7.7K 381 90
                                        

Düğün için hazırlanmaya çıktığımda. Müjgan birazdan gelip bana yardım edeceğini söyleyip kendi odasına gitmişti. Ben de hemen duş alıp üzerime yine mujgan'ın verdiği elbiselerden birini giyip duştan çıktım ve aynadan sâclarıma baktım saçlarımı şimdi kurutmayacaktım çünkü Müjgan'ın saçıma nasıl bir şey yapacağını bilmiyorum. Banyodan çıktığımda odanın kapısı iki defa tıklatıldı bende Müjgan olduğunu düşünerek "gelebilirsin." Dedim ama demez olaydım . Arkamı döndüğümde Baran ağa tam karşımda bana bakıyordu.

"Ne var niye geldin?" Sesim bir tık fazla çıkmıştı ama hak ediyordu ve daha çok çekecekti benim elimden. Elinde siyah bir kravat vardı ve bana doğru uzattı. "Seninle evlenmeden önce anam bağlardı bunu. Şimdi yanına gittim karın bağlasın diyor. Bende bunu bağlarken kenidimi boğuyorum anam da bağlamayınca mecburen sana geldim." Nasıl yani şimdi koskoca Baran ağa kravat bağlamasını mı bilmiyordu. Keşke kendi bağlasaydı da boğulsaydı.

"Sen ciddi misin? Ne yani koskoca ağasın ve kravat bağlamayı mı bilmiyorsun?" Hayır anlamında kaşlarını yukarıya doğru kaldırdı. Oflayıp kravatı elinden aldım ama ağamızın boyu uzun olduğu için yetişemiyordum. "Biraz eğilsen mi acaba, yetişemiyorum."

Söylediklerimden sonra yatağın köşesine oturdu. Bende kravatı boynundan geçirip diğer elimi de arkaya doğru götürüp arka tarafını da düzeltip ön kısmını bağladım. Ben kravatı bağlarken o da kısa bir süre telefona bakıp telefonu yatağın üzerine bıraktı ve daha sonra dikkatli bir şekilde beni izlemeye başladı. Onun bu bakışlarından rahatsız oluyordum bu yüzden kravatı hemen bağlayıp geriye doğru bir,iki adım atıp ondan uzaklaştım.

Bu hareketim ile birlikte o da yataktan kalkıp aynaya doğru birkaç adım attı ve kendine baktı. Odadan bir an önce çıkması için hafif bir öksürük hareketi ile  gitmesini ister gibi ona doğru baktım. Öksürdüğümü görünce odadan çıkmak için kapıya doğru yöneldi. "Ellerin dert görmesin müstakbel karıcığım." Ona doğru birkaç adım atıp kollarımı göğsümde birleştirdim. "Ellerim dert görsün ama bu gözler artık seni bu odada daha fazla görmesin müstakbel kocacığım." Söylediklerim yüzünde belli belirsiz bir tebessüme dönüşmüştü ama en sonunda odadan çıktı ve bende büyük bir oh çektim. 

Yaklaşık on dakika sonra kapı tekrar tıklatıldı ve bu sefer kendim gidip baktım Müjgan elinde bir sürü makyaj ürünleri ile odaya girdi. "Ay Hazal benim aklımda çok güzel bir makyaj ve saç modeli var. Ama senin istediğin bir model veya makyaj varsa onu yapalım." O kadar heyecanlıydı ki sanki ben değil de o evlenecekti. "Benim aklımda bir model yok sen neyi nasıl yapmak istiyorsan öyle yap ama makyajı fazla abartmadan yap yani sade bir şey olsun." Tamam anlamında başını salladı ve malzemeleri makyaj masasına dizmeye başladı.

Tam olarak iki saattir artık sandalyeye yapışmış bir halde Müjgan'ın artık işini bitirmesini bekliyordum ve sonunda önünden çekilince aynadan bana gurur dolu bir bakış atınca bittiğini anladım. Kendime baktığımda gerçekten güzel olmuştum. Müjgan söylediklerimi dinleyip makyajı fazla abartmamıştı, gayet şık ve zarif duruyordu.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
HAZALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin