Sedu 5. Bölüm

3.2K 261 64
                                    

Karşımda, elinde bir paket pizza ile Selim duruyordu. Hemen ardında ise Yiğit, burda olmak istemezcesine başını önüne eğmiş bir şekilde elleri ceplerinde yere bakıyordu. Ben şaşkınlıktan ne diyeceğimi bilememiş, iki yakışıklıya öylece bakakalmıştım.

Nihayet Yiğit'in sahte öksürük sesini duyan Selim, konuşması gerektiğini farkederek, "Merhaba Dilay." demişti. Aslında aklından geçen şey, "Pizzalar neli acaba?" sorusuydu. Düşüncesine gülümseyerek, "Merhaba Selim Bey ve Yiğit Bey." demiştim ama yine de şaşkınlığımı gizleyememiştim.

Yiğit adını duyunca başını yerden kaldırıp bana gamzesinin güzelliğini sergiledi.

Neye gülümsediğimi anlamayan Selim ise, "Bu arada pizzacıyla kapıda karşılaştık, buyur pizzaların." derken elindeki paketi bana uzatmıştı. İnternetten ödeme yaparak sipariş verdiğim pizzayı Selim'in elinden alırken, "Sahi ya pizza, teşekkürler." demiştim.

Selim yeniden konuşmaya başlamıştı:

"Bu arada adresini şirketten aldık, seninle iş konuşmak için buraya gelmiştik Dilay."

Benimle iş? Hayırdır ne iş? Düşünceleri kendini ele vermiyordu Selim'in. Öyle ki bana bu soruyu sorarken bile aklında konuyla hiç alakası olmayan şeyler yer ediyordu. Bir insan nasıl olur da, "İş konuşmak için geldik buraya." derken, maddenin en küçük yapı taşının atomlar olduğunu düşünebilirdi ki? Bu adamın kendi içinde sorunları vardı galiba.

Benim konuşmamı bekleyen iki çift gözün delici bakışlarına daha fazla dayanamayarak, "Buyrun, içeride konuşalım isterseniz." diyerek evime davet etmiştim onları. Aslında tanımadığım iki adamı içeriye almam yanlıştı ama sanki biri duygularımı ele geçirmişçesine güven doluydu içim.

Tanımadığım bu iki adam içeri girip, elleriyle koymuş gibi şirin oturma odamıza geçmişlerdi. Elimdeki pizza kutusunu kapının hemen yanındaki mutfağa bırakarak onların ardından bende odaya girmiştim. Pembe tüylerle süslü olan mor tekli koltuğa oturduğum vakit onlar da turkuaz, deri tarzı çiftli koltuğumuza yerleşmişti. Herkes bir konum alınca "Sizi dinliyorum." diyerek Selim'e dönmüştüm.

Selim bacağının üzerindeki ellerini kütleterek konuşmaya başladı, "Evet ben hemen konuya gireyim o halde, Yiğit ve ben "Tekula" isimli bir marka üzerinde çalışan iki iş adamıyız. Ürünümüzün reklamı için Grandin ajansına başvurduğumuz zaman, bizimle çalışmak için seni görevlendirdiler. Biz de-"

"Bir dakika bir dakika? Beni mi görevlendirdiler? Emin misiniz, bir yanlışlık olmasın?"

"Hayır, hiç bir yanlışlık yok. Bu dönem şirketiniz biraz yoğunmuş, Serap Hanım'ın tavsiyesi üzerine sizinle çalışmaya karar verdik."

"Ne? Serap hanım beni tavsiye etti, öyle mi?" Duyduğum her yeni cümle, bir öncekinden daha fazla şok etkisi yaratıyordu bende. Beynim allak bullak olmuştu. Benimle dalga geçip geçmediklerini bile anlayamıyordum. Düşüncelerimin yoğunluğu yüzünden Selim'in iç sesini de duyamıyordum üstelik. Hadi benimle çalışmak istemelerini anlarım tamam da beni öneren kişinin Serap olması biraz garip değil miydi? Öyle bir dünyanın olabileceği hiç aklımın ucundan geçmezdi. Ben kendimi toplayıp bir şey demek üzereyken, mavi çizgili pijaması ile içeriye Cemre girdi. Başını kaldırmadan elindeki dergiyi okumaya başlamıştı; "Budi bak ne diyor, bir erkeği etkilemenin en önemli kuralı-" dediği an bana dönmüştü ki nihayet Selim ve Yiğit'i farkedebilmişti.

"Misafirlerin olduğunu bilmiyordum Budi'cim." derken bana sinirli bir bakış atmış, daha sonra da Selim ve Yiğit'e dönerek "Merhaba." demişti. Aklından geçen ise, "Seninle sonra konuşacağız Budi." olmuştu. Oysa ki benim bile haberim yoktu misafirlerimizin olduğundan.

Seni Duyuyorum!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin