♫ 24

442 68 15
                                    

Bir müzik sesi odada yankılanıyordu, gözümü açıp çalan telefonuma baktım. Arayan kişinin resminde gördüğüm mavi gözlerle hemen açmaya çalıştım. Sabah yeni uyandığı belli oluyordu çünkü sesi daha da derinden geliyordu: "Günaydın."

Sesiyle yüzümde bir gülümseme oluştu.

"Günaydın."

"Bugün işin var mı? Buluşuruz diye düşündüm."

Elimi gözüme götürüp ovaladım.

"Bugün dört yaşındaki kuzenime bakmam lazım, ama gelmek istersen gelebilirsin."

"Saat kaçta gidecek?"

"Gitmeyecek, bugün benimle kalacak. Annem yine nöbete kalacak bugün beraber kalacağız."

"Anladım, yirmi dakikaya kapınızda olurum."

"Tamam... Felix?"

"Efendim?"

"Seni seviyorum."

Karşı taraftan birkaç saniye ses gelmedi, telefonu kulağımdan ayırıp baktım ama hâlâ konuşuyor görünüyorduk.

"Ben de seni seviyorum Hyunjin, bir anda dediğinde kaldım öyle."

Gülümsedim, telefonu tekrar kulağıma götürdüm.

"Önemli değil, ben de kalkayım Hyunwoo gelir birazdan."

"Tamam, kahvaltı yaptın mı?"

"Daha yataktan bile kalkmadım."

"Anladım, sonra görüşürüz."

"Görüşürüz."

Telefonu kapatıp sehpamın ucuna koydum. Yataktan kalkıp yorganımı düzelttim.

Felix'le dün sevgili olmuştuk, ama ikimiz de ne yapacağımızı bilmiyorduk. Birbirimize daha sevgilim bile dememiştik. İkimiz de biraz çekiniyorduk, ama bu durumun hep böyle kalacağını sanmıyorum.

Zil sesini duyduğumda odamdan çıktım; dikdörtgen şeklindeki odanın bir tarafı mutfak, bir tarafında kanepeler ve televizyon vardı. Benim odam mutfak olan tarafın hemen yanındaydı. Kapıya geldiğimde açtım. Kahverengi saçlı, kahve gözlü kuzenim beni gördüğü gibi gülümsemeye başladı.

"Hyunjin hyung yanıma arabalar aldım, oynayalım mı?"

Hyunwoo heyecanlı heyecanlı konuştuğunda yüzümde gülümseme oldu, yanındaki dayıma döndüm.

"Merhaba dayı."

"Merhaba Hyunjin, biz yarın bu saatlerde geliriz."

"Tamam, size iyi eğlenceler."

Dayımlar yengemle birlikte bir günlüğüne kaçamak yapacaklardı. Kuzenime de bakacak tek ben vardım.

"İçeri gel bakalım."

Hyunwoo'nun ayakkabılarını çıkarmasına yardım ettim, ayakkabılarından kurtulduğu gibi içeriye koştu. Kanepeye koşup oturduğunda televizyonu gösterdi.

"Pijamaskeliler açabilir misin, Hyunjin hyung?" Televizyonu açan kumandadaki kırmızı tuşa tıkladım, televizyondan Netflix'e girip istediği çizgi filmi açtım.

"Bugün bir hyung gelecek, o geldiğinde kahvaltıyı hazırlarım olur mu?" Hyunwoo yastığa sarılmış başını aşağı yukarı salladı. Mutfağa baktığımda üstünde fosforlu sarı post-it gördüm. Yaklaşıp okuduğumda annemin el yazısı olduğunu fark ettim.

Dışardan bir şeyler söylemek veya olmak istersiniz diye parayı bırakıyorum. İyi eğlenceler size.

Annem ile iletişimimi örnekleyecek olursam, iletişimimiz bu şekilde. Onu bazen hiç görmezdim, konuşma aramızda geçerse ya ders ya da takım hakkında olurdu. Artık alıştığım için eskisi kadar canımı sıkmıyordu. Zili duymamla düşüncelerimi bir kenara bıraktım ve kapıyı açtım. Felix'i gördüğümde yüzümde bir gülümseme oldu.

Setter's Hitter » Hyunlix✓Where stories live. Discover now