(Oynadıkları Reyhani oyunu yukarıdaki videoda gösterilmekte.)
Araba konvoyu git gide çoğalıyordu. Ve hangi sokaktan geçersek bize eşlik etmeye devam ediyorlardı. Ben geçtiğimiz sokakların güzelliğine bakıyordum ve gerçekten hepsi birbirinden güzeldi.
En sonunda salonun önüne geldiğimizde araba durdu ve şoför arabanın kapısını açtı. Ben şoförün açtığı kapıdan indim ve Baran ağa da diğer taraftan inip yanıma kadar geldi ve tekrar koluna girmem için kolunu uzattı.
Koluna girdim ve salondan içeriye girdik. Girmemiz ile birlikte salondakiler hemen zılgıt çalmaya ve alkışlamaya başladı. Biz masaya oturana kadar alkış sesleri yüksek bir şekilde salonda yankılanıyordu. Baran ağa oturmam için sandalyeyi çekti ve ben oturunca kendi de yanıma oturdu.
Halay müziğinin başlaması ile birlikte oturanlar kalktı ve halay çekmeye başladı. Aradan yarım saat geçtikten sonra halaydan biri çıkıp Baran ağa'yı halaya kaldırdı. Baran ağa halay başına geçmişti. Elinde bir mendil hem onu sallıyor hemde yanındakilere eşlik ediyordu.
Yaklaşık yirmi dakika sonra halay bitti ve mola verdiler. Baran ağa tekrar sandalyesine oturdu. O kadar çok oynamıştı ki terlemişti resmen. Ben salonu incelerken beş dakika sonra Reyhani oyunu çalmaya başladı ve Baran'ın annesi hevidar hanım yanımıza geldi.
"Hadi çocuklar sıra sizde kalkın da bir Reyhani oynayın gözümüz gönlümüz açılsın." Hevidar hanım gerçekten çok iyi kalpli ve sevecan bir kadındı konuşurken öyle bir bakıyordu ki insan hayır diyemiyordu.
Baran ağa bana bakıp ayağı kalktı. Bende hevidar hanımı kırmamak için ayağı kalktım ve salonun en orta kısmına geçip karşı karşıya gelecek şekilde durduk ve müziği başa alıp tekrar açtılar.
Ben ve Baran ellerimizi iki yana açıp oynamaya başladık. Ellerimizi bir birer tur döndürüp dizlerimizi hafif bir şekilde kırıyorduk. Ben ellerimi hareket ettire ettire Baran Ağa'nın etrafında dönüyordum ve o da ben dönerken diz çöküp alkışlıyordu. En sonunda elini bir kez yere bir kez göğsünün sol tarafına ve sonra hem dudaklarına hem de alnına koyup ayağı kalktı. Bende onun önüne gelip bir kez daha ellerimi hareket ettirdim ve böylelikle Reyhani oyunu bitti.
Biz tekrar yerimizi alırken salonda bir alkış tufanı koptu herkes bizi izleyip alkışlamıştı. Baran ağa sandalyemi tekrar oturmam için çekti ve ben oturunca o da kendi yerine oturdu.
***
Aradan neredeyse beş-altı saat geçmişti ve ben artık yorgunluktan ölmek üzereydim. Reyhani oynadıktan sonra bizi halaya kaldırmışlardı ve hevidar hanım erbaneyi eline alıp yanımıza gelmişti biz halay çekerken o da erbaneyi çalıyordu gerçekten çok mutluydu sonuçta oğlu evleniyordu ve bu mutluluğu doya doya göstermek istiyordu.Misafirler gitmişti ve salonda sadece Baran'ın annesi, babası, kardeşi, müjgan ve onların çocukları vardı. Hep beraber düğün salonunun çıkışına kadar ilerledik . "Baran oğlum şoföre söyle o bizi bıraksın baban ile kardeşin çok yorgunlar ayakta duramıyorlar zaten sizde çiftlikteki eve geçeceksiniz. Arabayı sen kullanırsın." Çiftlikteki eve mi gidecektik? Niye kimse bana bir şey söylemedi. Sanki gelin değilim de saksıyım oradan oraya götürüyorlar.
Baran annesinin dinleyip şoförün yanına kadar gitti. Mujgan'da çocukları uyuduğu için kocasıyla birlikte arabaya çoktan geçmişti ve Baran'ın babasıda arabada yerini almıştı. "Hazal, kızım siz iki hafta Çiftlik evinde kalacaksınız sana söyleyemedik kusura bakma daha gelin odan hazır olmadığı için."
Başımı salladım ve hevidar hanım elini koyup tekrar gözlerimin içine baktı. "Kızım, evde bir hizmetli var adı Hatice ben ona haber verdim geleceğinizi. Sen şimdi eve gidince Baran odaya gelene kadar onu bekle. Sabah Hatice gelir çarşafı ona verirsiniz. Hadi ben daha fazla sizi tutmayayım. Hayırlı akşamlar."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAZAL
Romance"Doğunun geleneksel törelerinin gölgesinde büyüyen iki ailenin kaderleri, bir kaçışla ve beklenmedik bir aşkla kesişiyor."