14.bölüm.

408 187 79
                                    

"Çok ileri gidiyorsun,o senin malın filan değil bir yalnış yaptı diye insan aç bırakılmaz!!"

Sonunu özellikle Jin hocanın gözünün içine bakarak ve sert bir şekilde söylemişti.

Dediklerine karşılık Jin hocanın dudağının kenarı kibirli bir şekilde yukarı kıvrıldı.Onun böyle bir yanını ilk defa görüyordum.  Oturduğu sandalyeyi hızlı birşekilde iterek ayağa kalktığı zaman.

Sandalyenin zemine çarpınca çıkardığı sese yemekhanedeki herkesin dikkati Jae wook ve Jin hocanın üzerinde yoğunlaşmıştı çoktan, kimi sadece izliyor kimiside kendi arasında pıçıldıyordu.

Onlara doğru baktığımdaysa ikisi bir birinin gözünün içine dikkatle bakıyordu. Hiç birinin pes etmeğe niyeti yoktu görünüşe göre ama kimin ilk hamleyi yapacağını tahmin etmek zordu. Bir kaç saniye  sessizliğin ardından Jin bir iki adım atarak aralarındaki mesafeyi en aza indirdi ve sağ elini kaldırıp işaret parmağıyla Jae wookun omzuna bir kaç defa vurdu.Galiba sert vuruyordu çünkü her hareket edişinde karşı taraf sarsılıyordu.

"İşlerime bir daha burnunu sokarsan senin için hiç iyi olmaz!!!!!"
Jae wook tek kelime bile edememişti.

Kesin bir dille uyardıktan sonra onun yanından geçip benim önümde durdu işte şimdi sıra bendeydi ,ölüm fermanım acaba nerede.

"Beni takip et!!"

Derin bir şekilde yutkunup korkakca kafamı aşağı yukarı salladım, o yanımdan geçip giderken. Alıpta vermeyi unuttuğum nefesimi sesli bir şekilde geri verdim.

Her halinde çok sinirli olduğu belliydi çünkü iki elinide yumruk yapmış, boynundaki damarlar belirginleşmişti.Şuan onu kızdırmanın anlamı olmadığını anlayıp addımlarımı hızlandırıp onun ardından yemekhaneden çıktım.

Ayaklarımı sürükleyerek arkasından yürüyordum başımı aşağı saldığım için ani hareketle durmasıyla kafam yapılı sırtına çarpmıştı.ondan ayrılıp elimi anlıma götürdüm.

"Kafamı yardın öküz adam,sırtında da taş var sanki bu ne be " o kadar sessiz bir şekilde konuşmuştum ki kendim bile zor duymuştum elim hâlâ alnımdaydı.

"Beni ona şikayet ederek cezadan kurtulacağını filan mı sanıyorsun?"diye arkası dönük bir şekilde konuşmuştu.
Sonra bana döndü biraz eğilerek boylarımızı eşitleyerek tek kaşını kaldırıp o kibirli gülüşünü dudaklarına yeniden yerleştirdiğinde,işte şimdi başıma ne kadar büyük bela aldığımı anlamıştım.

"Yalnız bir gün aç kalıp ve yemek haneyi temizleyicektin ama şimdi hafta sonuna kadar tuvaletleride sen temizleyeceksin!"o kadar ciddi söylemişti ki cevap bile vermeden sadece kafamı sallaya bilmiştim.

Yanımdan giderken onu boğmamak için kendimi zor tutuyordum kaba herif biraz anlayışlı olsa ölür sanki,şimdi napıcam hafta sonuna üç gün var ve bu binada yaklaşık elli tane tuvalet var..

"Off ne diye şikayetlenirsin ki sen kimsin.." kendi kendime söylenerek bodrum kata indim ve temizlik odasından tuvalet temizlemek için olan fırçalardan birde eldiven ve deterjan aldım.

Bir kovayada su doldurup üst kattaki tuvaletin önüne gelerek ilk önce kafamı içeri sokup içeride birinin olup olmadığına göz gezdirdim içeri sakindi büyük ihtimalle boştu bu iyiydi içeri girip ilk kabine girdim.Ellerime eldivenleri takıp temizlemeye başladım neyseki çokta kirli değildi.

Kabinin dışından ayak sesleri duyunca çıkmak istesemde   umursamayıp işime devam ettim hâlâ alışamamıştım erkeklernen aynı tuvalet kullanmaya,buraya geldiğimde beri her zaman gece yıkanıyorum tuvaletiyse çok az kullanmaya çalışırım genellikle.

Revenge (Düzenleniyor)Where stories live. Discover now