Uçurtma Festivali

2.8K 175 49
                                    

Bu adaya geldiğimde küçük bir kız çocuğuydum. Biyolojik olarak babam olan o alçağın yüzünden böyle bir hayatı yaşamak zorunda kalmıştım. Annem ile bu adada tanışmışlar burada evlenmişlerdi. İşler iyi gidincede İstanbul'un en nezih semtlerinden olan Beykoz'a yerleşmişler.

Herşey yolunda giderken ya da annem öyle zannederken yine birgün babamın müdürü olduğu holdinge gitmiş. Kader mi onu oraya sürüklemiş yoksa tamamen tesadüfmü kimse bilemezdi fakat ortada bir suçlunun olduğu kesindi. Annem babamın odasına girince babamın çalıştığı sarışın kadınla sarmaş dolaş görünce kendini arabaya zor atmış tabi babamda arkasından arabaya binmiş. Araba hızla sahil yoluna ilerlemiş çok geçmeden bikaç takla ile araba alabora hale gelmiş. Bütün bunlar olurken bende okul öncesi eğitim gördüğüm anasınıfında annemin beni erkenden doğum günüm için almaya geleceği saatti bekliyordum. Hayat bana bazen çok acımasız olabileceğini küçük yaşta ögretmişti.

Halamdan başka hiçbir aile ferdim hayatta olmadığı için halamların yanına yani Büyükadaya dönmek zorunda kalmıştım. Zamanla buradaki yaşantıya alıştım denilebilir. Bunca yıldır hergün o güne lanet etsemde kabullenmek zorundaydım. Her yıl doğum günümde olduğu gibi sıradan bi gün yaşamak için bisikletimi alıp dışarıya çıktım. Üstümde kot rengi şortum kısa kollu baskılı beyaz tshirtüm asker yeşili vanslarım vardı. Halam ne kadar bu senin hayatın desede doğum günüm bana ailemin yıkılışını anımsatıyordu.

Bisiklete biner binmez her yıl yaptığım gibi uçurtma festivalini izlemek için meydana doğru ilerlemeye başladım. O eşsiz manzarayı kaçırma korkusuyla pedalları daha hızlı çeviriyor ve bundan dolayı bi damla terlemiyordum.Yapım gereği esnek ve çevik bir kızdım. Bu da benim enerji dolu bir insana dönüşmeme sebep oluyordu.

Meydana geldiğimde gösteriler daha başlamamıştı. Her yıl bu zamanlar Büyükada'nın meydanında uçurtma gösterileri oluyor bu da turistleri buraya daha çok çekiyordu. Bu olay çoğu kişi için göz boyama olsa da benim için manzara denilebilirdi. Bisikletden inip yürümeye başladığımda ise gösteriler daha başlamıştı. Herkes gözlerini gökyüzünden alamıyor uçurtmaların fotoğrafını çekiyordu. Ben sadece bu manzarayı izliyordum ki sert bir omuz darbesi alınca görüş açım aşağı kaymıştı. Karşımda asi gözleriyle bana bakan çocuk "Pardon."diyerek elindeki profesyonel kamerayla gökyüzünün o eşsiz manzarasını bir fotoğraf karesine sığdırmaya devam etti.

Cevap vermeyerek gökyüzünü izlemeye devam ettim.

Yağmurdan SonraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin