2.bölüm

11.4K 512 69
                                    

Sabah gözlerimi açtığımda kendimi çok yorgun hissediyordum. Gözümü açacak halim bile yoktu ama işe gitmem gerekliydi.

Oflayarak yataktan doğrulup gözümü ovuşturdum. Sonunda kendime gelebildiğimde telefonumu alıp saate baktım. Gördüğüm rakamlarla gözlerim fal taşı gibi açıldı ve son kalan uykumda ardına bakmadan kaçtı.

Saat 13.30'du ve ben daha yeni uyanmıştım. Ne kadar patron olsamda işimi gerçekten önemserdim o yüzden ise geç kalmayı pek sevmezdim. Babamda gelip beni uyandırmamıştı zaten.

Sahi babam neden uyandırmamıştı beni?

Hala yatakta oturduğumun farkına varınca koşarak banyoya girdim. Elimi yüzümü yıkayıp duruladıktan sonra tekrar koşarak giyinme odama geçtim.

Olabildiğince hızlı hareket etmeye çalışarak üzerimi giyinip hafif bir makyaj yaparak kahvaltı etmeden evden çıktım.

Olabildiğince hızlı hareket etmeye çalışarak üzerimi giyinip hafif bir makyaj yaparak kahvaltı etmeden evden çıktım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Arabama binip şirkete doğru sürmeye başladım. Bir yandan araba sürüp bir yandan babamı aramaya çalışıyordum. Sabah çıktığımda da hem abimi hem babamı evde görmemiştim.

Merakla babamı aradım ve telefonu kulağıma dayayarak açmasını bekledim. Uzun bir çalıştan sonra açmadığında kaşlarımı çattım.

Neden telefonunu açmıyordu ki şimdi?

Tekrar tekrar aramama rağmen yine açmadığında bu sefer abimi aradım. Abimde birkaç kez aradım ama oda telefonunu açmadı. Endişe ile telefonu bırakıp arabayı yavaşça sağa çektim.

Telefonumu tekrar elime alıp bu kez babama mesaj attım.

Baba Adam

Eliza: Baba neden telefonlarıma cevap vermiyorsun?

Eliza: Kötü birşey olmadı değil mi?

Eliza: Baba cevap verir misin artık endişeleniyorum

Cevap vermesini beklerken aklımdaki köyü senaryoları atmaya çalışıyordum ama ne yazık ki bu mümkün değildi.

Uzun bir bekleyişten sonra hala cevap gelmediğinde saate baktım. Saat 14.50'ydi ama ne babamdan ne abimden haber almıştım.

Dolan gözlerimle telefona bakakalmıştım. Nerdelerdi şimdi? Annem gibi beni bırakıp gitmemişlerdir değil mi?

İlk defa uzun bir arayla onlardan haber almamıştım ve buda haliyle kafamda kötü senaryolara yol açıyordu.

Bir iki dakika boş boş telefon ekranına baktım. Belki işleri vardı ve telefona bu yüzden cevap verememişlerdi. Evet evet kesinlikle bu yüzdendir.

Kendimi kötü birşey olmadığına inandırdıktan sonra artık şirkete gitmem gerektiği için dolan gözlerimi silip arabayı tekrar çalıştırdım.

Şirkete geldiğimde arabamı park edip çantamı alarak arabadan indim. Hala olan endişem ve sıfır olan motivasyonum ile şirkete girip asansöre bindim. Ama ne yazık ki şans bugün benden yana olmadığı için son görmek istediğim kişi ile asansörde yalnızdık.

Alkın sırıttığında hiç yüzüne bile bakmadan 23. kata bastım. Asansör yukarı kata çıkarken son kez telefonumu kontrol ettim. Hala mesaj yada arama görmediğim için sıkıntılı bir nefes verdim.

Alkın bana doğru döndüğünde sıkıntılı suratıma baktı. Sırıtması yavaşça kaybolurken ne olduğunu anlamaya çalışır gibi suratıma bakıyordu.

"Ne oldu sana böyle?"

Sorusu ile kafamı hafifçe ona doğru çevirdim.

"Bu sizi hiç ilgilendirmez Alkın Bey" diyerek geri önüme döndüm.

Dün yaşanan olaylara rağmen resmi konuşmama şaşırdı. Aslında haklı olabilirdi çünkü dün adama demediğim kalmamıştı ve şimdi ise resmi konuşuyordum ama umurumda değildi.

"Alkın Bey mi?" diye şaşkınca sordu.

Göz devirerek kafamı tekrar ona doğru çevirdim. Bu adama laf anlatana kadar insan yaşlanır.

"Ne dememi bekliyorsunuz Alkın Bey biz artık ortağız farkındasınız değil mi? O yüzden resmi konuşmam gayet normal" diyerek durmuş olan asansörden indim.

Oda benimle beraber indiğinde odasının bu katta olmasına şaşırdım. Ne yani ben şimdi her saat bu odunun yüzünü mü göreceğim?

Bu düşünce ile içimden göz devirip odama doğru ilerledim. Odanın kapısını açtığımda Alkının sesini duydum ama suratına bile bakmadan kapıyı kapattım.

"Haklısınız Eliza Hanım"

Ceketimi ve çantamı çıkartıp masanın üzerine koydum. Kendimi sandalyeye attığım gibi telefonum çalmaya başladı. Babamın yada abimin arama ihtimali olduğu için ayağa kalkıp çantamdan telefonumu çıkardım.

Ekrana baktığımda hayal kırıklığı içinde aramayı cevapladım. Arayan ne babam ne abimdi arayan Linaydı. Tabiki Lina'nın araması sorun değildi ama ben babamdan bir arama bekliyordum.

"Nasılsın Eliza?"

Koltuğa tekrar oturup sıkıntılı bir nefes verdim.

"Hiç iyi değilim Lina"

Ses tonumdan herşeyi anlamıştı zaten. Merakla ne olduğunu sordu.

"İyi misin Eliza, ne oldu?"

"Babam ve abime sabahtan beri ulaşamıyorum Lina telefonlarıma bile cevap vermiyorlar"

"Acaba başlarına birşey mi geldi?"

Endişeli sesi ile gözlerim tekrar doldu. Ya başlarına gerçekten birşey geldiyse? Ne yapardım ben o zaman? Ağlamaklı ses tonuyla Lina'ya cevap verdim.

"Sence gelmiş midir?"

Lina sanki ne dediğinin farkına varmış gibi bir iki saniye duraksadı. Ardından ne kadar endişeli olsada beni rahatlatmak amacı ile daha sakin bir şekilde konuşmaya başladı.

"Tamam hemen kötü şeyler düşünmeyelim, belki sadece şarjları bitmiştir."

Lina'nın sözleri ile derin bir nefes alarak aklımda olan kötü düşünceleri bir kenara attım.

"Haklısın biliyorsun meseleyi o yüzden biraz duygusal davrandım sadece"

"Haklısın kuzum kim olsa senin yerinde oda öyle düşünürdü eminimki"

Her zaman yanımda olan kardeşim gibi kıza o görmese bile gülümsedim.

"Teşekkür ederim Lina sen olmasan ben ne yapardım? Annemin yokluğunda bile babam ve abimle en büyük destekçilerimden biri oldun"

Görmesem bile onunda telefonun ucundan gülümsediğini hissediyordum.

"Her arkadaşın yaptığını yaptım ben, asıl ben sana teşekkür ederim bu kadar iyi bir arkadaş ve kardeş olduğun için"

Lina ve ben çocukluk arkadaşıyız ve bu yüzden hep kardeş gibi büyüdük. Beraber oyunlar oynar, mahalledeki insanlara bulaşırdık.

Tabi bu zamana kadar çok kavgalarımız ve küslüklerimiz oldu ama bu hiçbir zaman dostluğumuzu etkilemedi.

Aklıma gelen anılar ile gülümsemem daha çok büyüdü.

"Seni seviyorum Lina iyi ki varsın kardeşim"

"Bende seni seviyorum Eliza iyi ki varsın kardeşim"

Tefonu kapatıp masanın üzerine koydum ve bugün olanları düşünmeden işimin başına döndüm.

🌸

Kitap nasıl ilerliyor sizce?

Umarım bölümü beğenirsiniz.

Lütfen oylarınızı ve etkileşimlerinizi de eksik etmeyin

🌸

İyi oklumalar

Ortağım Bir MafyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin