Sedu 7. Bölüm

2.6K 214 60
                                    

Mesaj Yiğit'tendi ve evimi terketmemi söylüyordu. İyi de bu ne demekti ki? Şimdi arayıp sormak istesem, sorularımın cevaplarını alamaz, daha doğrusu duyamazdım. En iyisi mesaj atmaktı. Bunun üzerine aynı numaraya tıklayıp, "Neden?" diye cevap attım. Bence bu yeterli bir soruydu.

Yiğit'ten mesaj beklerken kelebek desenli yatağımı toplamaya başladım. Henüz sabahın erken saatiydi ve Cemre'de büyük ihtimalle daha uyanmamıştı. Benimse uykum, ne olduğunu anlayamadığım 3 kelime tarafından kaçmıştı. Evimi terketmem için nasıl bir neden olabilirdi ki? Keşke o patlama gecesi balkonda oturuyor olmasaydım. Belki de şu an aksiyonun tam göbeğinde bir yaşamım olmazdı. Hayır yani, o kadar kişi içinden nasıl beni buluyordu ki şu bahsettikleri enerji? Seçilmiş kişi Dilay. Aman ne güzel bir şey bu (!)

Düşünce bulutum, telefonumun sesi ile aniden dağıldı. Çalan telefon bir anlık korkmama yol açmıştı ve telefonumu ararken ayağım kayarak yere düşmüştüm. Yatağımdan destek alıp kalkarken telefonumu nereye koymuş olabileceğimi düşünüyordum. Telefon yeniden çalmaya başlayınca, henüz düzelttiğim yatağımın içinde olduğunu farkettim. Ben telefonu elime alana kadar telefon kapanmıştı. Ekranda tanımadığım bir numara yazıyordu. Acaba Yiğit olabilir mi? Ama yok, o konuşamadığına göre Selim olması daha muhtemeldi.

Telefon üçüncü kez çalmaya başladığında sakince karşıdan gelen sesi yanıtladım, "Alo, kimi aramıştınız?"

Benim sakinliğimin aksine sinirli bir kadın sesi, "Sabah uykumu bölen bir telefon yüzünden seni arıyorum şu anda Dilay. Selim ve Yiğit Bey arayıp, birkaç hafta reklam için pazar araştırması ve dünya turu yapacağınızı söyledi. Şimdiden başarılar dilemek istedim ve Dilay, lütfen yüzümüzü kara çıkarma."

"Serap Ha-" Cümlemi tamamlayamadan telefon yüzüme kapatılmıştı. Ahh olamaz. Şimdi ne yapacaktım ben? Herkes gitmem taraftarıydı. Nasıl gidebilirdim ki her şeyi bir kenara bırakıp...

Kara kara düşünürken telefonuma yeni bir mesaj gelmiş olduğunu farkettim. "Her şey hazır Dilay. Tek eksik sensin." Ne!? Yiğit'ten yeni bir mesaj daha. Beni anlamaya çalışmak bu kadar zor olmamalı oysaki. Bir anda çekip gitsem aileme ne diyecektim? Yada Cemre'ye... En önemlisi nereye gidecektim ve ne yapacaktım? Anlık sinirimle Yiğit'in numarasını aradım. Hiç beklemediğim bir şekilde telefonu açmıştı. Alacağım bir cevap olmamasına rağmen başladım konuşmaya:

"Yaa afedersiniz ama, ben nasıl geleceğim her şeyi bir kenara bırakıp. Daha doğrusu neden geleceğim? Başka bir çözüm yolu olması lazım, kaçmak bir çözüm değil ki... Daha bir kaç gün önceye kadar sizi tanımıyordum bile, size nasıl güvenebilirim ki?"

Bir kaç saniyelik suskunluğumun ardından telefonda nefes alıp verme sesleri duymuştum ve ardından kapanmıştı. Tabii ya, ne olabilirdi ki başka? Yiğit dile gelip, "Haklısın, en iyisi olduğun yerde kal." falan mı diyecekti? Hayır. Sanırım artık gerçeklerin farkına varmam gerekiyordu.

Kapanan telefonun üzerinden birkaç dakika geçmişken yeni bir mesaj geldiğini belli eden kulaklara ziyan mesaj sesimi duydum. Bu sefer daha sakin kalmaya çalışarak açtığım mesajı okumaya başladım:

"Bak Buğlem, herkesin iyiliği için bize yardım etmen gerekiyor. Her şey ayarlandı. Şirket iş gezisinde olduğumuzu düşünüyor ve senin o evi bugün terketmen gerekiyor. Adamlar hala seni aramaya devam ediyor ve orada kalmaya devam edersen seni bulmaları an meselesi. Kendini gizleyebileceğini de düşünme ayrıca. Ellerinde, sızan enerjinin nereye geçtiğini bulabilecek bir alet var ve taze enerjin hemen kendini ele verecektir. Bir kaç haftaya kalmaz enerji vücuduna tamamen uyum sağlayacak ve seni bulamayacaklar. Bu süre içinde bizimle kalman gerekiyor. Saate bak. Tam bir saat sonra kapının önüne siyah bir araba gelecek. Ona göre elini çabuk tut ve bize katıl. Bizim için değil, sevdiklerinin iyiliği için."

Seni Duyuyorum!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin