1. Bölüm: KARTAL UÇUŞU

1.5K 81 32
                                    

Ey şimdi süzgün, rüzgarlarda dalgalı;Barışın güvercini, savaşın kartalıYüksek yerlerde açan çiçeğim, Senin altında doğdum

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Ey şimdi süzgün, rüzgarlarda dalgalı;
Barışın güvercini, savaşın kartalı
Yüksek yerlerde açan çiçeğim,
Senin altında doğdum.
Senin altında öleceğim.


-Arif Nihat Asya, Bayrak

🌑

1. Bölüm
“Kartal Uçuşu.”

*Hakkâri, Askeri eğitim alanı, 2019 Kasım 17...

"Eyy mavi göklerin, beyaz ve kızıl süsü!" Diye bağırdı boğazdan bir sesle, bütün tabur inlemişti nerdeyse. Karşısında 'hazır ol' emrine uymuş binlerce asker vardı Ömer Tulu'nun ve hepsi ondan sonra şiirin ilk mısrasını gür bir sesle dile getirmişti. Gök inleyecek, yer dinleyecekti bu dizeleri çünkü Türklük ve Türk bayrağı yerde ve gökte gururun, saygının, vatanın, uğruna şehit olanların en büyük mirasıydı...

Bekletmeden devam etti, "Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü!" Tekrar taburdan yüksek bir ses duyuldu ve Ömer içten içe gururlandı ama yüzündeki ciddiyet maskesini indirmek onun için büyük bir hata olurdu. Gururla kabarttı göğsünü, zaten askerlik makamı onun için hatta bu millet, bu vatan için gururun en büyük kaynağıydı.

Sert bir nefes çekti içine Ömer Tulu. Hakkaride kış ayları dondurucu bir soğuğun eşliğinde geçiyordu. Aldığı nefes bile ciğerlerine inene kadar içini üşütüyordu. Karşısındaki askerlerin de ondan bir farkı yoktu, hepsinin dudakları ve burunları soğuktan kızarmış, bordo berelerinden gözüken kulakları neredeyse bereleri ile aynı rengi almıştı. Buna rağmen yüzlerindeki ciddiyet asla silinmiyordu.

"Işık ışık, dalga dalga bayrağım," diye bağırdı Ömer içinde biriken hırs, heyecan ve şuan olduğu konumun verdiği tutkuyu dışarı püskürtmek istercesine. Yüksek ses kulaklarına dolduğunda az önceki isteği yenilenmişti. Yanında kendisi gibi ciddi ve en az onun kadar cüsseli, üçe vurulmuş saçları ve sakallarını yeni traş ettiği için çıkık elmacık kemikleri ve içe çökük yanaklarıyla Esat duruyordu. Bordo beresi herkeste olduğu gibi onda da asil ve olduğundan daha sert duruyordu. Esat, Ömer'in ona baktığını farketmişti ama duruşunu bozmadı, dönüp Ömer'e bakmadı. Dümdüz, ciddiyetini bozmadan önüne bakmayı sürdürdü. Ömer'i ne zamandan beri tanıyordu, sayamayacağı kadar uzun yıllar olmuştu. Birbirlerine çok benziyorlardı ve bu benzerlik onları yıllar boyunca dost, belki de kardeş tutmuştu.

"Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım!" İçi ürperdi Ömer'in, bir zamanlar karşısındaki askerlerin yerinde olduğunu hatırladı. Bordo bereli olmak için katıldığı eğitimler dün gibi aklındaydı ve şimdi aynı eğitimi o askerlerine vermiş, yeni bordo bereliler yetiştirmişti. Zaman su gibi akıp geçiyor, üç seneyi üç gün gibi yaşatıyordu insana. Askerlik şerefine ulaşacağı ilk zamanlar geldi aklına.

ÖLÜM SEVGİLİMİZ Where stories live. Discover now