Sevgili okurlarım öncelikle size şunu söylemek istiyorum. Bir ya da iki aydır bölüm atamıyorum birkaç sağlık sorunu ve okul hayatım oldukça yoğun geçiyor ama merak etmeyin bundan sonra her haftasonu bir bölüm ile karşınızda olacağım.
Size söylemek istediğim bir diğer konu ise sizin de dediğiniz gibi bölümlerin kısa olması. Şunu büyük bir içtenlikle söylemek istiyorum bende dahil olmak üzere hepiniz birer özel hayatı var ve buna okul hayatı da dahil oluyor. Sizden tek bir isteğim var güzel yorumlarınızı ve görüşlerinizi benden eksik etmeyiniz. Ama en kısa zamanda daha uzun bölümler gelecek sabırsızlıkla bekleyin...
Sizi çok seven yazarınız ❤️❤️❤️
Şimdi bölüme geçelim.
***
Yaklaştı...
Yaklaştı...
Yaklaştı...
En sonunda Hazal'ın dudakları Baran Ağa'nın dudaklarını buldu. Baran ağa sonunda istediğini almıştı Hazal'ın onu öpmesini sağlamıştı. Genç çift için zaman resmen durmuştu. Sanki sonsuzluğa doğru bir adım atmışlardı. Belki de bu öpücük her şeyi çok farklı yapacaktı. Ya herşeyi güzelleştirecekti ya da kötüleştirecekti. Onu zaman belirleyecekti ama Baran ağa iki yıldır sevdiği kadının kalbine dokunmayı bekliyordu. Ve bugünden itibaren başlayacaktı sevdiği kadını yani karısını artık üzmek istemiyordu ve başkalarının da üzmesine izin vermek istemiyordu.
Genç çift tutkulu bir şekilde öpüşürken Baran Ağa'nın telefonu çalmaya başladı ve odanın içinde sadece telefonun sesi yankılanırken Baran ağa dudaklarını istemeye istemeye Hazal'ın dudaklarından ayırdı ve söylene söylene komodinin üzerinden aldı ve ekrana tıklayarak aramayı açtı.
İki üç dakika boyunca şirketten biri ile konuştu. O sırada Hazal'da yatakta oturuyordu. Daha sonra Hazal dışarı çıkmak için kapıya doğru ilerledi ama tam o sırada Baran ağa Hazal'ı bileğinden tutup kendine doğru çekti çıkmak için kapıya doğru ilerledi ama tam o sırada Baran ağa Hazal'ı bileğinden tutup kendine doğru çekti.
"Nereye küçük hanım?" Diye sordu Hazal'a. "İstediğini yaptım şimdide mutfağa iniyorum herkes gelmiştir kaç saattir odadayız yanlış anlarlar." Dediğinde genç adamın suratında büyük bir gülümseme belirdi. "Bırak yanlış anlasınlar. Ne de olsa sen benim nikahlı karımsın. Belki odada işimiz var onlara ne oluyormuş."
Baran Ağa'nın söyledikleriyle birlikte Hazal'ın suratı renkten renge giriyordu ve resmen kulaklarına kadar kıpkırmızı bir renk aldı suratı. Hazal'ın utanması Baran Ağa'nın daha da çok hoşuna gitmiş olacaktı ki onu utandırmaya devam etti. " Karıcım hazır kimse bizi rahatsız etmiyor, odamıza kadar gelmiyor ha bir Karıcım hazır kimse bizi rahatsız etmiyor, odamıza kadar gelmiyor ha bir de yeni evliyiz ya bu geceyi yatakta beraber mi geçirsek acaba." Dedi ve ardından Hazal'ı kendine daha çok yaklaştırdı. Hazal utançtan adamın yüzüne bile bakamıyordu ama Baran ağa bunu fark etmiş olacak ki diğer eli ile Hazal'ın çenesinden nazikçe tutup yüzünü ve o güzel gözlerini görebileceği şekilde başını kaldırdı.
"Karıcım bir şey demeyecek misin yoksa bu sessizliğini evet olarak mı kabul edeyim." Dediğinde Hazal'ın gözleri fal taşı gibi açıldı ne diyeceğini bilemiyordu. Ama konuyu dağıtmak için elindeki şiirleri Bahane edebilirdi. "Önce sen bana hesap vereceksin Baran ağa." Baran ağa ilk başta şaşırmış olsa da bozuntuya vermedi ama şiirleri ona yazdığını söyleyip söylememek arasında gidip geldi. En sonunda söylemeye karar verdi. Baran ağa tam konuşacakken odanın kapısı çaldı. Hazal kapıya doğru yöneldi ve kapının kolunu tutup aşağı doğru indirdi. Müjgan Hazal'ın karşında telaşlı bir şekilde duruyordu. "Buyur müjgan abla" müjgan lafı fazla uzatmadan konuya girdi. "Hazal, Baran uyuyor mu?" Hazal Müjgan'ın sorduğu soruya şaşırmıştı ama bozuntuya vermedi.
"Yok o da şimdi uyandı konuşacaksın içeri gel." Dedi Hazal. Müjgan beklemeyin hemen içeri girdi. "Müjgan abla bir şey mi oldu?" Diye sordu Baran. "Baran ayşen halanın kocası vefat etmiş baban da çabuk hazırlanın gidelim dedi." Hazal söylenen kişileri tanımıyordu ama Baran için önemli kişiler olduğu belliydi ki bir anda yüzü asıldı. "Tamam müjgan abla biz şimdi hazırlanırız siz hazırsanız çıkın bizde hemen arkanızdan benim arabamla geliriz." Dedi Baran ağa. Müjgan tamam anlamında başını sallayıp odadan çıktı. Hazal, Baran'a doğru baktı ve resmen iki dakika önce gülen adam bir anda çıkıp gitmişti de sanki yerine başka biri gelmiş gibiydi. "Baran, çok mu seviyordun onu?" Diye sordu Hazal.
Baran ağa önce yatağın üzerine oturdu sonra da dirseklerini bacaklarına dayadı ve başını ellerinin arasına aldı. "Onlar benim ikinci ailem gibiydi. Asım enişte benim ikinci babam olmuştu. Her derdime, sıkıntıma koşardı." Baran bu konuşması üzerine Hazal'da yatağa Baran'ın yanına oturdu. Baran'ın ellerini tuttu. Tıpkı bir anne gibi şefkat göstererek. "Ne diyeceğimi bilemiyorum ama Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun." Dediğinde Baran ağa gözleri dolmuş bir şekilde Hazal'a baktı ve bir anda ona sarıldı. Hazal ne yapacağını bilemedi ama kocası şuanda en savunmasız haldeydi ve Hazal'da Baran Ağa'ya sarıldı.
Baran ağa, Hazal'a öyle sıkı sarıldı ki sanki ona da her an bir şey olacakmış gibi sanki Hazal'ı da kaybedecekmiş gibi sarıldı. Daha sonra ağzından şu kelimeler döküldü. "Hazal... Ya.. ya sen de bir gün gidersen... Gitme olur mu kal benimle... Herkes gitsin ama sen kal ben sensiz yapamam.. nefes bile alamam..."
Hazal resmen neye uğradığını şaşırmıştı. Baran Ağa'ya sadece sarılmakla yetindi. Ve hemen sonrasında ikisi de bir bavula birkaç parça kıyafet koydular.
***
Genç çift arabaya bindi ve yola koyuldular. Hazal hazırlanırlarken barandan evin nerede olduğunu öğrenmişti. Şehir merkezinde bir yer değildi ve yol baya uzun gibi görünüyordu.
***
Baran ağa yorgun argın arabayı sürüyordu yaklaşık dört saattir yoldaydılar ve resmen yorgunluktan ölmek üzerelerdi. Hazal, Baran'ın yorgun olduğunu fark edince ona doğru döndü. "Baran istersen arabayı durdur, biraz dinlenirsin sonra devam ederiz böyle sürersen kaza yapabiliriz." Baran Hazal'ın söylediklerini dinleyip arabayı sağa çekti ve kapıyı kilitleyip arabayı sıcak klima moduna alarak başını koltuğa yasladı.
Daha sonra da gözlerini açıp Hazal'a baktı ve derin bir nefes aldı. "iyi ki benim karımsın Hazal." Dedikten sonra bir ses duyuldu dışarıdan. Öncesinde pek umursamadılar ama Baran ağa etrafına bakındı ve birkaç tane adamın onlara doğru ellerinde silahlarla geldiğini gördü. "Hazal hemen kendini koru etrafımızı sarıyorlar!" Dediğinde Hazal telaşa kapıldı. "Baran ne oluyor kim bizim etrafımızı sarıyor!" Dedi Hazal.
"Bilmiyorum Hazal hemen yere doğru eğil! Belli ki bizi tuzağa düşürecekler. ben buradan çıkmaya çalışacağım sen sakın kafanı kaldırma!" Dediğinde artık çok geçti adamlar etraflarını çoktan sarmışlardı Baran ağa tam gaza basacakken adamlar ateşetmeye başladılar. Baran ağa vücudunun belli kısımlarından kurşun yemişti ve az da olsa kendini korumayı başarmıştı.
Adamlar jarjördeki kurşunlar bitene kadar sıkmaya devam ettiler ve kurşunlar bitince de oradan ayrıldılar. Hazal ne olduğunu anlamamış bir halde sesler kesilince kafasını kaldırdı etrafta kimse yoktu. Başını Baran'ın olduğu tarafa çevirince korkunç bir manzara ile karşılaştı. Baran ağa araba koltuğunda kanlar içindeydi. Hazal Baran'a doğru yaklaştı, ona seslendi ama hiçbir cevap alamadı. Onu kıpırdatmadan telefonu eline alarak 112 acil ambulansı aradı ve yardım istedi. Telefonu kapatınca tekrar Baran'a doğru döndü elini tuttu nabzına baktı ama Baran'ın nabzı var ile yok arasında bir şeydi. "Baran ne olursun kalk. Bak ambulansı aradım gelecekler sadece biraz dayan ne olursun kalk." Hazal, Baran'ın duyacağını umut ederek onunla konuşuyordu ama hiçbir cevap alamıyordu. Genç kadın, kocasının başında öylece ağlayarak konuşmaya devam etti ama adamdan cevap alamıyordu...
Bölüm sonuuuu
Dün akşam bölüm attım ama açılmadı o yüzden bölümü anca bu saatte atabildim kusura bakmayın.❤️🩵❤️

ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAZAL
Romance"Doğunun geleneksel törelerinin gölgesinde büyüyen iki ailenin kaderleri, bir kaçışla ve beklenmedik bir aşkla kesişiyor."