19• the Light of Lyrics

96 25 99
                                    

"Öyleyse, İngiltere'ye hoşgeldin." dedim kollarımı iki yana açarken. Lenora hevesle yaklaşık yarım saat önce getirilmiş arabama doğru ilerlerken bu dediğime küçük bir kahkaha bıraktı. "Bıraktığın gibi duruyor, emin olabilirsin." dediğimde omuz silkmiş ve gülümsemişti. "Değişen bir şeyler mutlaka vardır."

"Bay Styles." diyerek yanımıza hızlı adımlarla ulaşan orta yaşlardaki adama bakıp gülümsedim. "Teşekkür ederim." diyerek araba anahtarını aldım ve iyi günler dileyerek ilerlemeye devam ettik.

"Lenora." dedim bavullarımızı yerleştirip arabaya bindikten sonra çekingen bir sesle. Bakışları bana çevrildiğinde gergin bir gülümseme ile ona baktım. "Gideceğimiz yerde görüntülenir miyiz, sence?" dediğimde dudaklarını büzdü. "Mutlaka." dedi düşünceli bir sesle. "Bir dakika." dedi ve çantasından telefonunu çıkarıp birini aradı. Kısa bir bekleyişin ardından arama cevaplandı.

"Sana bir sürprizim var." dedi Lenora, ilk olarak. Karşı taraftan gelen cevap her ne ise Lenora'nın gülmesine neden olmuştu. "İngiltere'deyim ve kafeye geliyorum." dediğinde tam olarak duyamasam da bir adamın bağırışı yankılanmıştı telefonun ucundan. Lenora kahkaha attığında istemsizce gülümsedim. "Ama senden bir şey rica edeceğim." dedi bir süre beklemeden önce.

"Yalnız değilim ve eğer mümkünse kafede en azından bir saatliğine başka müşteri olmasa olur mu? Biz arka kapıdan gireceğiz." dediğinde karşı taraftan gelen cevap Lenora'nın kahkaha atmasına neden oldu.

"Hollywood mı Bishopsgate mi, geldiğimizde karar verirsin." diyerek cevapladığında gülmeden edemedim. Lenora da bana yandan bir bakış atıp sırıtmıştı.

"Ben de seni seviyorum Jonny. Birazdan oradayız." diyerek aramayı sonlandırdığında hevesle bana döndü. "Bir Hollywood ünlüsü mü yoksa Bishopsgate'den gelen bir milyoner mi olduğunu sordu. Tahmin edersin ki ikisinden birini seçip cevap vermek zor." dediğinde başımı iki yana sallayarak gülümsedim. "Tanrım, Lenora." dediğimde kıkırdadı. "Ne? Yalan söylemiyorum." diyerek savunmasını yaptığında kahkaha atarak arabayı çalıştırdım.

"Evet, nereye gidiyoruz Bayan Lovelight?" dediğimde yerine iyice yerleşmiş ve dudaklarını bir gülümseme kaplamıştı. "Cornhill Caddesi'ne çıkmamız gerekiyor. Devamını tarif ederim." dediğinde başımla onu onaylamış ve oldukça bilindik olan caddeye çıkan yolları takip etmeye başlamıştım.

Lenora ise ailesine ve arkadaşlarına geldiğimizi haber vermiş ve telefonunu yeniden çantasına atıp bana dönmüştü. "Sen de heyecanlı mısın yoksa ben kafayı mı yedim?" diye sorduğunda kıkırdadım. "Ne için heyecanlı mıyım?" diye sorduğumda dudaklarını büzdü. "Yani, İngitere için. Tabii sen benden daha sık geliyorsun buraya, o yüzden pek heyecanlı değilsindir belki." dese de sesinin düştüğünü fark etmiştim. Aslında, heyecanlı olmasının sebebi birlikte geçireceğimiz günler olduğu için gülümsedim. "Ben de heyecanlıyım." dedim yeni bir sokağa giriş yaparken. Bakışlarını bana çevirdiğini hissetmiştim.

"Seninle birlikte geçireceğimiz günler için." dediğimde bir süre sessiz kaldı. Bana göre daha fazla çekingendi. Dolayısıyla bu tarz şeyler söyleyen kişi her zaman ben oluyordum. Minik bir kıkırtı arabayı doldurduğunda dudaklarımda yeni bir tebessüm oluşmuştu.

"Sanırım sana Jonny'nin kim olduğunu söylemem gerekiyor." dediğinde saniyelik de olsa ona dönmüş sonrasında yeniden dikkatimi yola vermiştim. "Eskiden, yani biz burada yaşarken, komşuyduk. Evi hemen bizim yanımızdaydı, aramızda sadece bizim bahçemiz vardı. Her sabah kısa süreli konuşmalarımız önce babamla arkadaş olmaları ile sonra da ailecek görüşmeye başlamamız ile daha samimi bir hâl aldı." dediğinde anlatırken gülümsediğini hissedebiliyordum. Onu bölmeden devam etmesini beklediğimde bizi söylediği caddeye götürecek sokağa giriş yapmıştım.

Daylight || H.S.Where stories live. Discover now