18.Bölüm

438 57 27
                                    



Kahkahalar... Bakışlar... Ve küçük temaslar...

Jimin kötü hissediyordu kendini. Hem de hiç olmadığı kadar. Canından bile çok sevdiği Hyung'unun korumasıyla bu kadar yakın olması acı veriyordu sanki ona. Nedenini kendi de bilmiyordu, sadece üzüylüyordu işte.

Sahi, Park Jimin'i bu kadar üzen neydi?

Hyung'u muydu yoksa koruması mıydı? Jimin kıskanç birisiydi evet, fakat yine de o arkadaş kıskanacak birisi de değildi. Geriye tek bir kişi ve tek bir neden kalıyordu...

Min Yoongi.

Evet, yüksek ihtimalle sol tarafındaki ağrının nedeni bu isimdi. Jimin'e göre gördüğü hem en samimi hem de en karizmatik insandı. Hem çok sevimli hem de bir o kadar seksiydi.

Onu gördüğü ilk yeri hatırlıyordu Jimin. Çoğu kişinin sandığının aksine havalimanı onu gördüğü ilk yer değildi.

Love Yourself konser turu...

Koca konser boyunca fark edememişti Jimin onu. Ta ki son solo performansı kendisine ait olup en öndeki kedi gözlü çocukla bakıştığı ana kadar.

O, profesyonel bir idoldü. Sektördeki ve sektöre girmek isteyen herkesin kendisine rol model seçtiği birisiydi. Asla hata yapmazdı. Halbuki onunla göz göze geldiği an ağzının içerisindeki dilinin varlığını unutmuştu, sahnede olduğunu hatırlayıp zar zor kendini toparlayabilmişti. Kendisine de çok kızmıştı Jimin.

Daha sonraki tüm konserlerinde bütün izleyicilerle tek tek göz teması kurup Yoongi'yi aramıştı. Fakat Yoongi'nin o bilet parası için kaç gece çalıştığından haberi yoktu. Çünkü Yoongi, kendisi yetmediği gibi yanındaki iki arkadaşına da kendi almıştı biletleri.

Aradan iki yıl geçti, Jimin'in hafızasından o çocuk yavaş yavaş siliniyordu. O güne kadar... Onu havaalanında bir serseriden kurtarana kadar...

Taktığı maske Jimin'in onu tanımasına engel olamamıştı. Bilirsiniz Yoongi hâlâ aynı kedi gözlere sahipti. Sadece gözleri bile yetmişti Jimin'in hafızasının derinlikerinde silinmeye yüz tutmuş o simasını tekrar gün yüzüne çıkartmasına.

Kolundan tuttuğu gibi çekip peşinden sürüklemişti. Onu bir kere bulmuştu, bir daha kaybedemezdi. Jimin zekiydi de, Yoongi ne sorarsa pratik zekasıyla saniyesinde cevap verebilmişti. Şansı da yanındaydı elbette, eski koruması işten çıkartılmıştı o sıra.

Aslında Bang Si-Hyuk çoktan kendisine bir koruma hazırlamıştı. Yoongi'den daha uzun, Yoongi'ye göre daha yapılı birisini bulmuştu. Halihazırda tüm elemeleri geçmiş olan birisi vardı yani. Jimin yalvardı, yakardı, ne yaptı etti onu iptal edip Yoongi'nin onun koruması olması için ikna etti.

Geriye Yoongi'nin kabul etmesi kalıyordu. O da dünden razıydı zaten.

Jimin için her şey tıkırındaydı. Aslında Yoongi için de öyleydi. İkisinin de planları birer birer işliyordu. Evine çağırmalar, onunla kalmasını istemeler ve arkadaşlarının tanışması...

İşte o gün, Jimin'in yıkıldığı gündü... Biricik Hyung'u ve ilk görüşte aklından çıkaramadığı koruması, gözünün önünde flört etmiş gibiydiler. Hoseok'un Yoongi'nin kulağına bir şeyler söylemesi, çıkarken gözünü kırpması ve şifreli konuşmaları...

Anlamıştı, görmüştü.

Sanki Yoongi'nin gözleri parlıyor gibiydi. O aklından bir türlü çıkaramadığı gözleri, bir başkası için parlıyordu. Sol tarafında ağrıyı ilk o an hissetti işte Jimin. Bundan sonra ne zaman o ikiliyi yan yana görse hissedeceği o boktan ağrıyı ilk kez o an hissetti.

My Bodyguard || Yoonmin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin