Üç bölüm hadi bismillahhh
Ay aklıma Komiser Bey zamanları geldi. Sanırım hüzün bastı beni Allah'ım. Günde dört bölüm atardım😭😭
Sütünüzü içmeyi, derslerimize çalışmayı ve ve veee YORUM YAPMAYI unutmayalım ballarrr😽
***
Serhat'la gergince aynı odanın içinde oturmuş konuşmasını bekliyordum.Kollarım göğsümün üstünde toplanmış, ifadesizlikle Serhat'a bakıyordum. Mesafeli oluşumun onu rahatsız ettiğinin farkındaydım. Beni yok saydığında bende üzülmüştüm. Sesim çıkmamıştı ama. Susup kabullenmiştim her şeyi.
O bu kadar yakınımdayken sarılmamak çok zordu.
Boğazını temizleyip, "Sadettin ustanın yanına keyfimden gitmedim," diye söze giriş yaptı. Ona bakmıyor olsam da onu dinliyordum.
"Gizli bir görevdi. Bir çeşit eylem planı içerisinde olan adamı takip ediyorduk. İşimiz buydu çünkü. Yeni değil, üç aydır peşinde olduğumuz bir operasyondu. Adam nereye gitse peşinde dolandık. Telefonum kapalı değildi. Açıktı ama bakamadım. İnternetim bile kapalıydı. Mesajlarını görmedim kızıl. Görsem yanıt vereceğimi iyi biliyorsun. Her neyse. Mesajlar nasıl silindi bilmiyorum. Sana yemin ederim bilmiyorum ama Liya'nın aramasını yanıtlarken yanında senin olduğunu bildiğimden açtım yoksa açmazdım. Zaten üç saniye içinde geri kapattım."
Oturduğu koltuktan kalkıp yanıma geldi. Önümde dizleri üzerinde durup bana bakarken elimi tuttu. Geri çekmedim. Ters bir şey de yapmadım. Çünkü başkası anlatsa bahane diyeceğim şeyleri o anlatıyordu. Ona inanıyordum. Serhat'ın mesajlardan haberi olmadığını biliyordum. İlkay'ın yaptığı belliydi.
Yoruyordu hayatımızda hiçbir yere sahip olmayan birinin yaptığı. Serhat'ın telefonuna o kadın nasıl el sürebiliyordu. Kafayı yiyecektim bu gidişle.
Serhat elimi okşarken kafasını kaldırıp bana baktı. Yüzümde hiçbir ifade görmemek canını sıkmış olmalı ki, "Cevap vermeyecek misin?" dedi sakince.
"Ne diyeyim," dedim soğukluk hâlâ aramızda varken.
Saniyelik başını eğip kaldırdı hemen. Kaşının kenarını kaşıyıp, "Çilekli süt ve romantik komedi?" dedi öneri yaparak.
Heyecanlanmış olsam da belli etmeden, "Tamam," dedim sadece. İçimde ki ses istemiyorum dedikten sonra uysallaşmış olmama cadı kahkahaları atmakla meşguldü.
Yatağıma geçtiğimizde Serhat yabancı bir yapım yerine Türk yapımı Tatlım Tatlım filmini açmıştı. Daha önceden izlememiş olsam da birçok kez görmüştüm. Şimdi izleyecek olmak tuhaftı. Ve güzel.
Çünkü ilk kez onunla izleyecektim.
Sırtımızı yatak başlığına yasladıktan sonra Serhat'ın kucağına koyduğu bilgisayardan filmi açmasına sütümü içerken bakıyordum. En sonunda filmi başlattığında bedenini bedenime daha çok yaklaştırmasına tepkisiz kalsam da içimde havai fişekler patlıyordu.
Onu seviyordum. Kırgın olsam da dinlerdim. Beni kırsa bile ayaklarına giderdim. Beni kovsa, gocunmadan kapısında soluğu alırdım. Kırsa, dökse, bağırsa çağırsa ona sırtımı dönerdim ama ondan gitmezdim.
Daima göreceği, duyacağı, dokunacağı yerde olacaktım. Belki çok saçma olabilirdi ama engel olamazdım ki kendime. Olamıyordum. Küserdim ama tek bir sözü yeterdi tekrar barışıp konuşmama.
Herkese, her daim sert olmayı beceren benliğim ona karşı daima savunmasız ve sınırsız olacaktı.
Çünkü sınırlarım oydu.
Filmi ilerledikçe gülüşlerim artıyordu. Serhat'ın omzuma sardığı kolunun varlığını bile unutmuştum filme olan dalgınlığım yüzünden. Fırsattan istifade başımı omzuna yaslamış olmamı garipsememişti. Çünkü zaten hep yaptığım bir şeydi.
Film bittiğinde ondan geriye çekilmedim. Film nedense beni oldukça etkisi altına almıştı. Güzel ve tadımlık olsa da ben izlediğim ve oldukça beğendiğim hiçbir şeyin etkisi altından kolayca çıkamıyordum.
"Uykun geldi mi?" Ensemde de saçlarla oynarken kısık ama oldukça güzel bir sesle sorduğu soruya başımı salladım sadece. Genişçe esnediğimde Serhat, "Uyu bakalım," dedi.
Kaşlarımı çatıp, "Anlamadım," dediğimde gülümsedi. Gamzesini görmüştüm. Kalbim şimdi durabilirdi.
Omuzlarıma koyduğu elleriyle beni yatağın içine iteleyip, "Diyorum ki," dedi yavaşça. Yastığa denk gelen başımı kaldırıp ona baktım. Yorganı üzerime örtüp saçlarımı okşarken, "Uyu bebeğim," deyip saçlarımın üzerinden öptü.
"Sen?" diye sordum yüzüne uykulu gözlerle bakarken.
Hafifçe tebessüm etti.. "Sen uyu sonra gideceğim."
Yerimde kıpırdanıp, "Benimle uyumak istersen—" diyordum ki Serhat konuşmama müsaade etmeden eğilip dudaklarıma küçük ama aklımı başımdan alacak bir öpücük bıraktı.
Geri çekilip sersemlemiş halime bakarken, "Sabaha karşı gitmem gerek," dedi. Anladım ve sorgulamadım. Üzüntümü belli etmemek için gözlerimi ondan kaçırdım.
Çenemden tutup, "Kaçırma gözlerini," dedikten sonra yanağımdan da öptü. Daha fazla dayanamayıp kollarımı beline sardım. Yatakta biraz daha aşağı doğru uzanıp sarılışıma karşılık verirken başımı boynuna gömdüm.
"Hemen mi geleceksin?" diye sorduğumda cevap vermedi. Zaten ne zaman sorsam vereceği cevabı olmuyordu.
"Eğer hemen gelirsen tatile gideceğiz. Sende gelirsin," dedim çocuk gibi. Serhat'ın güldüğünü fark ettiğimde içimde ki ağlama isteğini bastırabildim. Gülmemiş olsaydı ağlardım.
Sabah gidecek olmasına rağmen tüm gece uyumayıp benimle sohbet etmişti. Aynı yatakta, başım göğsüne yaslı halde hiç susmamış, hep konuşmuştum.
Sabah gittiğinde ise yastığıma sarılıp ağlayarak uyumuştum.
***
Serhat yanıma gelip benimle film izler misin bir şey deneyeceğim de...20K💗
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIZIL | texting (Ara Verildi.)
ChickLitArkadaşımın abisine aşık olmak yapacağım en büyük saçmalıktı ama bazen işler bizim isteğimiz dışında gerçekleşebiliyordu. Serhat; Anlamıyorsun kızıl Serhat; Görmüyorsun da Gamze; Neyi Serhat? Gamze; Gizemli gizemli konuşmak yerine söyle direkt Serha...