'30°F

8.6K 383 204
                                        

Yazım hataları için özür diler,
iyi okumalar dilerim.
_______________

Denize karşın yaşadığımız o güzel vakitlerin ardından bindiğimiz arabanın içinde dakikalardır geçen sessizlik içinde oturuyorduk. Dışarısı epey soğuk olduğu için bizi aracın içine sokmuş, bu güzelim manzarayı ve anımızı bölerek ancak buradan izleyebileceğimi belirtmişti. Ama dediğim gibi, uzaktan izlemek hoş olmuyordu. Bende saniyeler önce denizi izlemeyi kesip başka yerlere bakmıştım. Zaten bunu kesen cümlesi çoktan ona odak vermemi sağlamıştı.

"Diyorum ki, bugün bende kalsan."

Kulağa hoş gelen bu teklif ister istemez sırıtmama neden olurken hmm'lamış "Düşünmem lazım.." demiştim.

"Güzelim.. sana geceyi güzel geçireceğin bir teklif sunuyorum. Geri mi çevireceksin beni.." son derece huysuz çıkan sesi ve beklentiyle bakan gözlerine dayanamayıp sesli bir şekilde gülmüştüm. "Birde bana tatlı dersin, şu haline bak. Çocuk gibi mızmızlanıyorsun."

Lafımın arasında saniyelik ona uzanarak yanağımı öpmüştüm. Bu onun oldukça hoşuma giderken çarpık bir gülümsemeyle bana bakmış başını sağa sola sallayarak çok geçmeden arabayı çalıştırmıştı. "Ne hallere sokuyorsun beni.."

"Demek neymiş, dışarıdan son derece katı gözükenlerde sevgililerine tatlı bir tavşan olabiliyormuş."

Onu hafiften gıcık etmek amaçlı söylediğim cümlelere karşın birde 'tavşan'dan gönderme yaparken keyifle yerimde yayılmış, çoktan çıktığımız ana yolu bu sırada seyre durmuştum. "Beni kışkırtmaya devam et. Eve gidince fena yapacağım seni.."

Bu hareketime karşın kaşları azıcık çatılırken ağzında bir şeyler gevelemişti ama kesinlikle anlamamıştım. Daha çok kendi kendine konuşuyor gibiydi. Fakat benim hiç durasım yoktu..

"Birazcık sinirlendiniz sanırım Bay Tavşan.."
Ağzımdan fırlayan bu cümle daha derin bir kahkaha atmamı sağlarken parmak uçlarımda omzuna dokunmuştum. Off, cidden eğleniyordum.

Ki, bunu düşünmemle yan yan bakan gözleri eşliğinde dudaklarından bu yaramaz hallerimi kesicek cümle dökülürken, kıkırtılarım yavaşça durmuştu. "Ağzın benle doluyken de böyle konuşabilecek misin bakalım?"

İçimde bir yerlerde duran arsız tarafım bu sözüyle ortaya çıkarken yüzümde beliren o keyif alan ifadeyi asla kesmemiştim ve inatlaşmak isteyen arzum sürekli beni dürtüklerken "Ağzımı doldurabilecek kadar yeterli misin bakalım?" diye mırıldanmıştım.

"Seni öyle bir doldururum ki, anında zevke gelir ağlamaktan heba olursun"

Ettiği laflar bir küfür misali suratıma çarparken yola odaklı gözleri saniyelik bana dönerek sert bir bakış atmıştı. Bunlar gözümü korkutmak yerine son derece hoşuma gidiyordu ve içimin karıncalandığını hissediyordum.
Kendime engel olamadan alt dudağımı dişlemiştim. Ve ellerim yerinde durmak istemeyerek resmen beynime komut veriyordu.

Avuç içlerim bu emire uyarak onun benim tarafımda kalan bacağını bulurken anlık gözünün bana kaymasına sebep olmuştum. Fakat tuttuğu direksiyonun kontrolünü kaybetmek istemezcesine geri yola dönerken içten içe dikkatinin neler yapacağımda olduğunu biliyordum.

Ki, bunları açık açık belli etmesi daha çok kendimi göstermeme nedenken ellerimi bacak içine doğru kaydırarak sürüdüğüm zemindeki parmaklarıma derisine geçirmek istercesine bastırmıştım.

Bunların yanında ise kesinlikle gözlerimi ondan çekmiyordum. Çünkü tepkilerini çok merak ediyordum.

Gerilen yüzü, küçük küçük alt dudağını dişlemesi ve kavradığı direksiyonu parmak boğumları beyazlayana denk sıkması sonuna kadar etkilendiğini gösterirken sanki hiç bir şey yapmıyormuş gibi kıkırdayarak ellerimi biraz daha yukarı kaydırmıştım.

comptive | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin