11.BÖLÜM: Ruhlar Da, Bedenler De Deşilir

88 45 44
                                    

Soğuk havanın Şiddetli rüzgarları bedenime çarpıyordu. Cenin pozisyonunda yatarak ısınmaya çalışıyordum ve geminin havadan kısmen daha soğuk hissettiren tahtalarının üzerinde uyurken birisi kulağıma "Sanırım kalkman gerek" diye fısıldadı. Sesi hemen tanımıştım, bir haftadır benimle bir bebekmişim gibi ilgilenen ve bana tatlı sözler sarf eden Cyrus'tu. Bir haftada hayatımda çok fazla alan kaplayan Cyrus'tu.

Kafamı kaldırıp ona doğru baktığımda elinde tuttuğu yorganları ve yastığı gördüm. "Herkes uyudu ve ben de senin yanına geldim." Dedi. "Peki ellerindekiler ne?" Diyerek yattığım yerden kalkıp biraz toparlandım. Oturur pozisyona geçtiğimde Cyrus şöyle bir cevap verdi, "Sanan bakmaya geldiğimde tahtaların üzerinde büzülmüş görünce bunları getirdim. O halde uyuduğundan haberim yoktu."

Cyrus'un söyledikleri içimi ısıttı, kalbim üşüyüp buz tutmak yerine ısınıyordu. Bu sıcaklık yüzüme yansıdı ve Kocaman bir gülümsemeyle baktım ona, bu gülümseme ona teşekkür ediyordu, onu değerli bulduğumu gösteriyordu ve sanırım sevdiğimi de. Ama Cyrus bunların hiçbirisini anlayamadı, hiçbir zaman ona gösterdiğim şeyleri görmedi, belki de ben gösteremedim.

Elinden yorganın birisini alıp geminin soğuk tahtalarla kaplı zeminine sermeye başladım, o da bana yardım etti. Yorganın üzerine yastığı koyup elimizde kalan yorganı da en üste örttük ve üşümüş bedenimi hemen yorganların içerisine soktum, yorganlar da soğuk olduğu için pek ısınamıyordum ama biraz vakit geçince ısınacağıma emindim. Ben yatarken Cyrus kenarda beni izliyordu, ben okyanusu izlerken her zaman yaptığı gibi. Böyle zamanlarda neden beni izlediğini sorardım, sonuçta ortada koskocaman bir okyanus vardı ve o beni izliyordu. O da bana cevap olarak sürekli şöyle söylerdi 'Sen o okyanustan daha güzelsin Pera, daha güzel bir şey varken neden kocaman bir okyanusu izleyeyim ki. Sen benim okyanusumsun, orada gördüğümden çok daha güzel ve çok daha canlı.' Cyrus beni izlemeye devam ederken bir teklifte bulundu. "Bu soğuk havada üşümek yerine yanına mı gelsem?"

Cyrus'un dediklerinde çok sorun görmedim ve yattığım yerde bana değemeyeceği kadar kaydım. Bana değmediği sürece bir sorun teşkil etmiyordu ve ben de bunun için çabaladım. Cyrus yorganın içine doğru sıvıştı ve büzüldü. Yanımda birinin yatması her ne kadar beni rahatsız etse de kendime sürekli Cyrus'un bana değer verdiğini ve bir zarar gelmeyeceğini söyledim. Onun herhangi birisi olmadığını da sürekli hatırlattım. O sevdiğim adamdı ve ben ona güveniyordum. Dokunsa bile rahatsız olduğumu anladığında devam etmezdi.

Zor da olsa bir süre sonra uykunun sıcak kollarına ilerledim, gözlerimi kapattım ve uyumaya çalıştım. Cyrus'un hâlâ beni izlediğini hissedebiliyordum. Üzerimdeki bakışları bariz bir şekilde hissedilebilirdi ve bir süre sonra belimi saran elleri de. Belime sarılı bir elin bana ne hissettirdiğine dair en ufak bir fikri yoktu, bana hatırlattıkları hakkında da. Elini midemi bulandırmasına rağmen tutup yorganın üzerine koydum ve gerilen vücudumun gevşemesi için bir çaba sarf ettim. Bilmediği bir şey için ona kızabilir miydim? Belki de bilmesi gerekirdi ve söylemediğim için suçlusu benimdir, değil mi?

Cyrus elini üzerimden çekmemi umursamadı ve elleri tekrar belimi buldu. Bu sefer midem daha da bulandı ama yine de kendimi sakinleştirmeye çalıştım, sonuçta herhangi biri değildi. Buna kendimi ne kadar ikna etmeye çalışsam da yapamadım, gözümden minik bir yaş düştü ama ben umursamayıp uyuyormuş gibi yapmaya devam ettim. Fakat elleri sadece belimde sabit durmuyordu, baş parmağı belimi okşamaya başlamıştı. Midemdeki bulantı artıyor ve kalbim sıkışıyordu. Bu hislere daha fazla dayanamayarak "Cyrus, kes şunu." Diye fısıldadım. Cyrus ise bana beklemediğim bir cevap verdi "Üşüyen bedenlerimiz yorganla ısınamaz gibi." Cyrus'un sözleri midemi iyice bulandırdı fakat belimde duran elleriyle konuşmaya devam etti, "Isınmak için türlü yollar vardır Pera, âşıkların ise genelde tercih ettikleri bambaşka bir yol vardır." Sözlerinin ardından dudaklarıma yaklaşan dudaklarını hissettim, bedenime yaklaşan bedenini.

YŪGOİA 1: KELEBEĞİN SAVAŞI (+18)Where stories live. Discover now