Merhabalar canlarımmm.
Bölüme geçmeden önce yıldıza basmayı ve satır arası yorum yapmayı unutmayııın.
Bu arada arkadaşlar, bölüme geçmeden söylemek istedim bu durumu. Bölümü yayınladıktan sonra, beğenme bildirimleri ve yorum bildirimleri arka arkaya geldiği için bazenleri yazdığınız yorumları göremiyorum. Haliyle cevapta veremiyorum. O yüzden lütfen, yorumlarınıza cevap vermezsem beni yanlış anlamayın. Gördüğümde yorumlara anında cevap vermeye çalışıyorum zaten. Bu durumu da çözmeye çalışıyorum zaten. Neyse sizi rahatsız ettiysem kusura bakmayın canlarım. Sadece böyle bir durum olursa diye açıklamak istedim.
İyi okumalar...
Yazardan:
Mahşerin altı atlısı, cool adımlarla çıkmıştılar karakoldan.
Adımları cool olsa da hepsinin içten içe boynu büküktü.
Onları nezaretten çıkarmaya albay gelmişti ve time ağır bir azar çekmişti. Tabi onları gülerek izleyen Tomrise de, amir görüp o da Tomrise bir tur azar çekmişti.
Arabaya doğru ilerlerken üstlerinde fazlaca bakış vardı.
Arabanın iyice yanına yaklaşmışlarken, olmaması gereken bir şey oldu...
Murat'ın ayağı takıldı...
Ayağının takılması ile öne sendeleyen Murat, tutunmak için en yakınında ki Aliyi seçti...
Mazlum, saf Aliyi...
Üstüne bir an da yüklenen yüke dayanamayan Ali de tutunmak için Ahmet'i seçti...
Titizlik abidesi, üstünde tek toz darbesine dayanamayan Ahmet'i...
Ahmet üstüne yüklenen insan üstü yüke dayanamayıp, feryatlarla yere devrildi.
" LAAAN! YERLER ÇOK KİR-"
Sözü bitmeden yere yüz üstü yapışmış, ardından da üstüne Ali, onun üstüne de Murat düşmüştü.
Etrafta ölüm sessizliğini andıran bir sessizlik vardı.
Murat, rahat bulduğu yerden kalkmak için hiç bir girişimde bulunmuyordu. Üstüne de nereden bulduğunu bilmedikleri, fıstıkları yiyordu.
Ali'nin üstündeki yük yüzünden küçük iniltileri duyulurken, Ahmet'ten hiç bir ses çıkmıyordu.
Bahçede ki herkes şok olmuş şekilde onlara bakarken, bir tek bu bakışı atmayan üç kişi vardı.
Ömer, Tomris ve Nazlı...
Onlar, daha çok biz bunları tanımıyoruz bakışları atıyorlardı.
O sırada, sonunda hiç sesi çıkmayan Ahmet'ten bir ses duyuldu.
" Ağzımda ki şey, ne olur izmarit olmasın."
Sesi oldukça boğuk geliyordu. Anlaşılan, dediği gibi ağzında bir izmarit vardı.
Ahmet'in. Ağzında. İzmarit. Vardı.
Algıladıkları olay ile, mahşerin altı atlısının bir eksiği ekip gözlerini dehşetle açtı.
İlk öne atılan Ömer oldu.
Ağzında ki fıstıkla öylece kalmış olan Murat'ı, tuttuğu gibi yana savurdu.
Ardından da Aliyi kaldırıp, hızlıca Ahmet'e yöneldi.
Kızlarla birlikte, yerde öylece yatan Ahmet'i kaldırdılar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Binbaşı Ve Başkomiser KURT
General FictionBinbaşı Ömer KURT... Anne ve babası şehit olduktan sonra yetimhane de büyüyen Ömer, vatanım için son kanıma kadar savaşacağım diyerek asker olur. Kalbini ikiye bölüp yarısına vatanını, yarısına ise sevdasını koyar. Ve o vatanı ile sevdiği için her ş...