17.BÖLÜM

7.8K 790 277
                                    

Merhabalar canlarımmm.

Bölüme geçmeden önce yıldıza basmayı ve satır arası yorum yapmayı unutmayııın.

Kontrol etmeden atıyorum. Şimdiden bir yanlışım varsa affola.

Evet bu bölüm 500 oy gelir miiiii? Hadi bakalım siz yaparsınız. Oy butonunu bozuyor muyuzzz?

Bölümün içinde bir spoi var. O yüzden bölümü dikkatli okuyuuuuunnn.

İyi okumalar dilerim...

Yazardan:

Ömer yeri titreten adımlarla ilerliyordu, askeriyenin soluk yeşil koridorlarında.

Sonunda o büyük gün gelmiş ve efsane Pusat timi, vatanının her karışını korumaya geri dönmüştü.

Öncelikle albayın yanına gidip geldiklerini belirtmişler, ardından da bir askerin askeriyeyi gezdirmesi ile üniformalarını giymek için ayrılmıştılar.

Timin ortak odası olsa da, Nazlı kadın olduğu için ayrı bir yerde giyinmiş, Ömer de rütbesinden dolayı kendisine ait olan odasında hazırlanmıştı.

Üstünü giyindikten sonra, ayna karşısında uzun bir süre üstündeki üniformasını ve bordo beresini izlemişti.

Bu rütbeye, bu bereye ulaşmak için vücudunda kaç delik olduğunu hesaplamak istemişti bir an. Ama yapamamıştı.

Çünkü o kadar çok yara vardı ki vücudunda, bir süre sonra düşünmek bile fiziksel olmasa da ruhsal acı veriyordu.

Ama sanırım içlerinde en çok canını acıtan yara hiç şüphesiz, ensesinden beline doğru uzanan yara iziydi.

Küçük bir kız çocuğunu kurtarmak isterken, vurulmuştu.

Kurşun bir keskin nişancı tarafından atılmıştı. Tam ensesine doğru atılan kurşun, Ömer'in fark edip eğilmesi ile tüm sırtını sürtmüştü.

İzi geçmemişti. Küçük bir operasyonla izi sildirebilirdi. Ama o sildirmemişti. Vatanı için aldığı bir kaç iz onun için önemli değildi.

Tomrise de sormuştu zamanında, rahatsız olur musun diye?

Tomrisin cevabı ise şöyle olmuştu.
' Bunca sene vatanımı korumak için onca yara aldım. Çoğu vücudumda kalıcı bir şekilde duruyor. Ve bu izleri sildirmeyeceğim. Şimdi sen söyle, sen benden rahatsız olur musun?'

O gün bir kez daha aşık olmuştu Ömer, Tomrise. Ona Tomristen başkası yakışmazdı. Tomrise de kendisinden başkası yakışmazdı. Onlar ömürlük eşlerini bulmuştular.

Adımları yeni öğrendiği tim odasına doğru ilerlerken, bir ses duydu.

" Bugün bir kızıl görmüşüm, uff yani. Böyle bir parça ömrü hayatımda görmedim ben. Kıdemli Üsteğmenmiş. Giyinme odasından çıkarken gördüm. Harika bir şeydi. Gözlerimi ondan alamadım."

Ömer'in gözü seğirirken, sakin olmaya çalıştı. Ramazan ayındaydılar. Özellikle de bu ayda fazlası ile sabırlı olmalıydı insan. Orucu boşa gitsin istemiyordu.

" Ayağını denk al oğlum. Kurt Binbaşı geliyormuş. O adamın hiç acıması yokmuş. Bu konuşulanları duyarsa kim bilir neler yapar."

" Ne abarttın sen de oğlum. Hiç bir bok yapamaz. Hem adamın daha ne zaman geleceğini bile belli değil. Hem kim bu Kurt Binbaşı da? Kesin torpille bugünlere gelen, pısırık bir şeydir."

Ömer duyduğu sözler ile gülümsedi. Laz damarının atmasına son bir kalmıştı. Daha fazla bu cümleleri duymamak için, kapısı aralıklı olan odanın kapısını açıp sessizce içeri girdi.

Binbaşı Ve Başkomiser KURTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin