Merhabalar canlarımmm.
Siz istediniz diye büyük bir mücadele ile bu bölümü yazdım. Umarım beğenirsiniz.
Kontrol edip attım ama yine de bir hatam varsa şimdiden affola.
Bölüme geçmeden önce yıldıza basmayı ve satır arası yorum yapmayı unutmayııın.
İyi okumalar dilerim.
Yazardan / Tomris 16 yaşında:
" Gel kızım hadi, çekinme."
Mustafa Bey, kızına kapıdan geçmesi için eliyle yol gösterirken, Tomris yutkundu.
Gerginlikle etrafına bakarken, evin içine doğru ayakkabılarını çıkarıp bir adım attı. Böylelikle de sırtındaki Aynur Hanımın eli çekilmiş oldu.
Evin içinde gelen gülüş sesleri ile ne yapacağını bilemedi Tomris. Bir heykel gibi donmuş kalmıştı. Buraya kendisini oldukça yabancı hissediyordu.
Kısa tırnakları avuçlarına batarken, Mustafa Bey ve Aynur Hanımın ilerletmesi ile salona giriş yapmıştı.
Onun salona girmesi ile bıçakla kesilmiş gibi kesilmişti gülüş sesleri. Tomris ne yapacağını bilemeyip kısa bir an salondaki insanları inceledi.
Kendisinden dört beş yaş büyük bir adam ve kolunun altında karıştığını öğrendiği kız vardı. Bu adamı hastanede görmüş olması lazımdı, yanlış hatırlamıyorsa. Mustafa Bey, adının Oğuz olduğunu söylemişti.
Gözleri biraz daha yana kaydığında, hastanede yüzüne bir kez baktığı adamı gördü bu seferde. Kendisinden bir kaç yaş büyük duruyordu. Adı Mert olmalıydı. Yine Mustafa Bey söylemişti.
Mert'in yanında oturan küçük çocuğu takıldı bakışları. En fazla 13-14 yaşlarında olmalıydı. Aynur Hanım, adının Çınar olduğunu söylemişti.
Çınar'a bakarken oldukça heyecanlamıştı. Belki birileri onu koruyup kollamamıştı. Ama Çınar da isterse, o onu korurdu. Ona abla olmak isterdi.
Tüm salonun ona baktığını fark ettiğinde, ne yapacağını bilemeyip Mustafa Bey'e döndü. Mustafa Bey, bocalamış bir şekilde ona bakan kızının saçlarını şefkatli okşayıp, eliyle üçlü koltuğu gösterdi.
" Gel şöyle oturalım kızım."
Tomris, saçlarını okşayan elle öylece kalakalırken, hafif elini çimdikleyip, Mustafa Bey'in gösterdiği koltuğun bir ucuna oturdu.
Yanına Mustafa Bey, onu yanına da Aynur Hanım oturmuştu.
Karşı koltuktakilere kısaca baktığında, Nisa'nın yüzündeki nefreti gördü. Neden öyle baktığını anlamadı. İstemeden bir şey mi yapmıştı acaba?
Herkesin bakışlarından kaçınmak için, kafasını ellerine indirip çok ilginç bir şey görmüş gibi incelemeye başladı.
Mustafa Bey gergin sessizliği bozmak için, boğazını temizleyip bakışları üzerinde topladı.
" Çocuklar, kardeşiniz Tomrisle tanışın. Bugün annenizle, Tomrisi nüfusumuza aldık. Bundan sonra bizimle yaşayacak. Kardeşinize yabancı hissettirmeyin kendisini."
Oğuz hafif öne doğru eğilip, küçük bir baş selamı ile adını söyledi.
" Oğuz ben. Hoş geldin."
Babası ve annesinin bu durumu söylediğinde hiç şüphesiz en çok sevinendi kendisi. Hem Nisa bir yere gitmeyecekti, hem de bir kız kardeşi daha olacaktı. Ondan daha mutlusu olamazdı. İki tane kız kardeş abisi olmak, çok güzel bir duygu olmalıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Binbaşı Ve Başkomiser KURT
General FictionBinbaşı Ömer KURT... Anne ve babası şehit olduktan sonra yetimhane de büyüyen Ömer, vatanım için son kanıma kadar savaşacağım diyerek asker olur. Kalbini ikiye bölüp yarısına vatanını, yarısına ise sevdasını koyar. Ve o vatanı ile sevdiği için her ş...