"Abi bana ordan bı yarım döner bide ayran"
O olayların üzerinden bı haftasonu geçmişti. Ama ben hâlâ rahat değildim. Her an diken üstündeydim. Çünkü biliyordum ki o grup taktığına takardı. Sabahtan beri bilerek sınıftan çıkmıyodum.
Şimdi ise gizli gizli kantinden yemek alıyordum. Acıkmıştım. Yemeğimi alıp hemen arka bahçeye gidecektim. Artık aşağıdaki spor odasına inemezdim. Bu kadar panik yapmamı saçma bulanlar vardır ama kendi iyiliğimi düşünüyordum.
Dönerimi ve ayranımı alıp o nefes kesici kalabalıktan çıktığımda ciğerlerime derin derin oksijen çektim. Tam kafamı kaldırmıştım ki kantine giren dörtlü ile olduğum yerde kaldım. Neyse ki onlar beni görmemişlerdi de her zamanki oturdukları masaya doğru yürüyorlardı.
Bı insan yürürken bile zarar olabilir miydi ya? Semih grubun en arkasından yürürken önce su içen bı kızın suyuna alttan vurarak kızın üstünün başının su olmasını sağladı. Daha sonra ise önünden geçen bı çocuğa çerme takarak düşürdü. Ve bu yaptıklarının hepsine de gülüyordu. Sanki ortada komik bişey varmış gibi...
Sırf onlara görünmemek için birkaç adım sağımdaki iri yarı çocuğun hemen arkasından yürümeye başladım. Maksat kamufle olmaktı. Ama zaten bende şans olsaydı bu dünyaya gelmezdim.
Arkasına saklandığım şişman çocuk kantinin ortasında durup Mert'e doğru döndü ve bağırmaya başladı.
"Amcaoğlu param bitti ya bı destek atsana."
Önümdeki gürbüzün gür sesiyle masadaki dörtlünün bakışlarının buraya doğru döndüğü hissettiğim an şişman çocuğun arkasında küçüldükçe küçüldüm. Şuan belki de beni görüyorlardı da ben farkında değildim.
"Siktir ordan! Kaşara bak aminakoyim yakında beni de yersin!" Önündeki çocuk bu laflara karşın hiç alınma belirtisi göstermeden hâlâ ara istemeye devam ettiğinde kafamı azıcık arkaya doğru çevirdim. Arkamda kalan insanlar ne yaptığımı anlamaya çalışır gibi bakıyorlardı. Ama şuan onları umursayacak durum değildim.
Tekrar önüme doğru dönerken gürbüz beni fark etmiş olacak ki arkasına doğru döndüğünde göz göze geldik.
"Sende kimsin?" Bir yandan soru sorarken diğer yandan da ensemden tutarak beni arkasından çıkardı. Böylece boku yemiş bulundum.
Önümdeki masada oturan dörtlüye baktığımda üçü tıpkı bir salakmışım gibi bakarken Azat kaşlarını çatmış sinirle bakıyordu.
Orada daha fazla ayakta dikilirsem başıma bı bela alacağımı da hesaba katarak kaçar adımlarla çıkış kapısına doğru yürüdüm. Yaptığım saklanma taktiği hiçbir işe yaramaması bir yana daha birde dikkatleri üstüme çekmeme yol açmıştı.
Senin yaptığın plana sıçayım bulut!