Baran'ın yüzüne bakamadan depodan çıkmak için yürümeye başladık. Adar denen şerefsiz beni mahvetmişti ve ben bu utanç yüzünden Baran'ın suratına bakmıyordum. arabanın yanına ulaştığımızda arka kapıyı açtım ve koltuğa oturup kapıyı kapattım.
Baran korumalardan birine seslendi, koruma gelip şoför koltuğuna oturdu baranda diğer taraftan arabanın kapısını açıp yanıma oturdu. ben yüzümü eğip ellerime bakarken araba çalıştı, Baran'ın biraz daha yakınıma geldiğini hissettim.
''Hazal...'' dedi. Durdu sanki kelimeler boğazında düğüm olmuş gibi. hemen ardından elleriyle çenemi yavaşça tutup ona bakmamı sağladı.
''Hazal... Bana doğruyu söyle o herif sana dokunmadı değil mi?'' derken sesini büyük bir hüzün kaplamıştı. söyledikleriyle birlikte gözlerim doldu ve tek bir damla yaş döküldü gözümden sonra da ona hayır anlamında başımı sağa sola salladım.
Baran başımı göğsüne yatırıp saçlarımı öptü, kokladı, kokumu içine çekti. Ne zamandır uyumadığım için gözlerim yavaş yavaş kapanıyordu ve en sonunda kendimi uykunun kollarına teslim ettim.
Ne zamandan beri uyuduğumu bilmiyordum ama arabanın durduğunu hissettiğimde gözlerim yavaş yavaş açılmaya başladı. Sol tarafıma baktığımda baran yoktu ardından benim olduğum tarafın kapısı açıldı.
Baran bana bakıp gülümsüyordu ama benim yüzümde tek bir mimik oynatacak güç yoktu. Baran arabanın içine doğru eğilip beni kucağına aldı, ben kollarımı onun boynuna doladım ve başımı da göğsüne koydum sanki her şeyden, herkesten saklanmak ister gibi...
evin kapısı açılınca içeriye doğru adımladı ve Hevidar hanımın endişeli sesini duydum. ''Baran oğlum Hazal nasıl bir şeyi var mı? Doktor çağıralım mı?'' Hevidar hanım gerçekten korkmuştu ve bu da onun sesine yansıyordu.
''ana siz doktor çağırın gerisine karışmayın fazla da ses etmeyin'' dedi baran annesinin soru yağmuruna yakalanmamak için ve merdivenlerden yukarıya doğru çıkmaya başladı.
Odanın kapısını açıp ayağıyla kapıyı açtı ve içeri girince de aynı şekilde kapattı. beni yatağa bıraktı. Sırtım soğuk yatağa değince bir an ürperdim. Baran dolaptan örtü çıkarıp üzerimi örttü.
''Hazal, ağrın sızın var mı? istersen hemen hastaneye gidebiliriz.'' Dedi Baran, o da endişeliydi. başımı hayır anlamında salladım. ''güzelim, benden bir şey istiyor musun? ya da duş almak ister misin?''
Ondan bir şey isteyecektim çünkü artık resmen tükenmiştim ve sadece biraz olsun ona sarılıp uyumayı istiyordum. az da olsa onun kollarında sıcak bir uyku istiyordum. ''Baran...'' diyebildim sadece ve zorlukla devam etmeye çalıştım. ''...biraz uyuyalım mı? sadece uyusak olur mu.. İkimiz. Kimse olmadan, kimse gelmeden.''
Söylediklerimle beraber Baran yatağın diğer tarafından dolanıp yanıma uzandı. Bende kendimi zor da olsa ona doğru çevirdim, ona yaklaşıp başımı uzattığı koluna yasladım ve sıkı sıkı sarıldım iri bedenine. Baran'ın elleri saçlarıma gitti ve tekrar saçlarımı okşamaya başladı.
Ağzından pek anlamadığım birkaç şey söylemiş olsa da bir kısmını duydum. ''Geçecek... Her şey geçecek ve biz yuvamızda çok mutlu olacağız. sonrasını hatırlamıyorum koca bir boşluk ve uykuya dalış.
gözlerimi açtığımda koca bir ormanın içindeydim, etrafıma bakıyordum ama kimse yoktu. Sonra Baran'a seslendim. Ama kimse ses vermedi, tekrar tekrar seslendim ama kimse yoktu... Bir anda ormandaki kuşlar tek tek uçmaya başladılar, hemen ardından etrafımda bir ses duydum bir adam, ormanı inletecek gibi gülüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAZAL
Romance"Doğunun geleneksel törelerinin gölgesinde büyüyen iki ailenin kaderleri, bir kaçışla ve beklenmedik bir aşkla kesişiyor."