0.75 ♠️ Gilded Lily

81 10 111
                                    

Şarkı: Cults - Gilded Lily

"Haven't I given enough, given enough? Haven't I given enough, given enough?"

"Always the fool with the slowest heart."

Bölümü çok yoğun duygular ile yazdım, umarım size de aktarmışımdır.

Kitabın hızı bundan sonra artacak, şimdilik biraz hatırlatma bölümü olsun diye ağır girmek istemedim ama benim ağır olmayanı mı bilirsiniz ehe

Touya birinin ona seslendiğini hissettiğinde yeni uyanıyordu, gözünü zar zor açmayı denedi ama bu bile ona zor geliyordu. Bu dünyanın ağırlığı altında eziliyordu, ona ilaç diye yutturmaya çalıştıkları zehir işliyor olmalıydı. Hiçbir şey yapmak istemiyordu, tek istediği yatakta kıvrılmaktı. En azından onun için huzurlu bir ölüm seçmişlerdi, uykuda ölüm ödül gibiydi. Gerçi daha önce aldığı ilaçlara kıyasla zehir hafifti ama ona uyguladıkları iğne dengesini alt üs etmişti, yeniden düşünmek tüylerini ürpertiyordu. Asıl silahları o olmalıydı, onu bir çeşit insan deneyine mi tabii tutuyorlardı? Keçileri kaçırmasının ne kadar süreceğini mi izlemek istiyorlardı? Onlar için bundan mı ibaretti? Uzaylı mıydılar? Kendi idam mahkumları gibi hissediyordu, onlara en azından son yemek hakları soruluyordu ama kendi gardiyanı onu buna layık görmemişti.

Yeniden bir ses duyunca Touya zorlukla gözlerini yavaşça açtı, babasının olamayacak kadar yumuşak, erkek kardeşinkinden daha narin bir sesti, neredeyse annesininkini andırıyordu. Uzaylılar görünüşe göre istediği kişinin kimliğine giriyorlardı. Yeni işkencesini beklerken oflamak istedi, ses hareket etmesini sağlayacak kadar etkili değildi. Bu tuzağa kanmıyordu, uzaylının onu manipüle etmesine izin vermeyecekti. Hala uyuduğunu düşünüp başka bir şey sormadığından Touya onu rahat bıraktığını düşünüp hareket etmedi, kapı sesi duymadığından dikkatliydi. Hala odasında olmalıydı.

"Touya-san ilaç saatiniz, bundan sonra ben kontrol edeceğim."

Touya ofladı, uzaylı ona günlük zehrini vermek için gelmiş olmalıydı.

"Şimdi almak ister misin? Yoksa kahvaltıdan sonra mı tercih edersin, saatlere sabit kalmamız gerekiyor. O yüzden kalıcı bir saat belirleyelim."

İsteğini sormasının ne anlamı vardı ki? Küçüklüğünden beri istemediği şeyleri yapmakla hayatı geçmişti. Touya zehri alıp sıradaki zehre kadar özgür kalmak istiyordu.

"Şimdi iyi."

Touya mırıldandı ve diğer tarafa döndü, ilaçlar çoktan kadının elindeydi. Görünüşe göre annesi kılığına girmiş bir uzaylı değildi, buna sevinmeli diye düşünse de hiçbir şey hissetmeyecek kadar uyuşmuştu. Touya onları direkt yutacakken eline bardak tutuşturuldu.

"Suyla daha iyi."

Touya sorgulamadan ilaç kokteylini yuttu. Efendisi tasmasını çıkarıp ona dolaşma izni vermişti, en azından bu kadarını yapabilirdi. Ondan pek bir beklentisi yok gibiydi, sorun çıkarmadığı sürece umursamadığı bir et parçasından ibaretti. Ne yaptığından emin değildi ama iyi gidiyor olmalıydı ki artık tasmasından kurtulmuştu.

"Kardeşiniz çok endişeliydi, uyandığınızı haber vereyim de konuşun."

"Hayır, onunla konuşmak istemiyorum!"

Kadın ani tepkisinden şaşırmış ve ürpermiş olsa da bir şey söylememişti. Touya, kadının adını söylediğini anımsar gibiydi, ancak hatırlayamadı. Natsuo'ya öfkeliydi, onu görmek istemiyordu çünkü onu tek arkadaşından alıkoymak istiyordu. Hatta sırf bu yüzden onun deli olduğuna ikna etmeye çalışıyordu, sanki Yukio gerçek olmasa anlamazdı. Uzaylılardan ve birinin onu öldürmeye çalıştığından emin olduğu kadar Yukio'dan emindi. Natsuo sırf kıskançlığından mesajları silmiş olmalıydı ki Yukio'nun gerçek olmadığını kanıtlasın. Belki de sevinmeliydi, Natsuo onu o kadar seviyordu ki kimseyle paylaşmak istemiyordu. Natsuo ve Touya, ölüme kadar beraber. Belki de çifte intihar etmelilerdi, ikisi de gardiyandan kurtulmuş olurdu.

Numb To The Feeling {Dabi & Touya Todoroki}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin