51. KİBRİT

89.4K 4.7K 2.1K
                                        

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayınız!!

| Geçmiş zaman, Türkiye Cumhuriyeti |

O sabahın erken saatleri, baharın taptaze kokularıyla doluydu. Barut, derin bir uykuda, rüyalar alemindeyken, minik Ülkü enerji dolu adımlarla abisinin odasına doğru koştu. Kapıyı hafifçe iterek açtı ve abisini, huzur dolu uykusundan çekip çıkarmak için can atıyordu. Barut, gözlerini ovuştururken Ülkü'nün coşkuyla parlayan gözleriyle karşılaştı; kız kardeşinin enerjisi, oda boyunca elektrik gibi yayıldı.

"Abi, hadi kalk! Bugün çiçek toplamaya gideceğiz!" diye seslendi Ülkü. "Söz vermiştin. Bizi çiçek toplamaya götürecektin!"

"Ne çiçeği, Ülkü?" dedi Barut huzursuzca. "Yat uyu hadi," diyerek kardeşini kendisiyle birlikte yatağa yatırdı.

Ancak Ülkü kararlıydı. "Olmaz," dedi. "Ablamın doğum günü geliyor. Ona çiçeklerden taç yapacağım. Talia, taşlarla pencereye vuruyor. Hadi seni bekliyoruz!"

Barut'un, "O sümüklü gelmese olmuyor mu?" diye mırıldanması üzerine, Ülkü abisinin kolunu sertçe ısırdı. "Arkadaşıma sümüklü deme! Sensin sümüklü! Taliş çok güzel bir kız!"

Barut, yataktan fırlayarak, "Köpek dişli seni," diye güldü. "İkiniz de çirkinlikten ölüyorsunuz. Sizi çayır çimene götüreyim de orada bırakayım! Birileri bulup alsın ben bıktım sizden!"

Ülkü gülerek omuz silkti ve dışarıda merdivenlerde bekleyen Talia'nın yanına koştu. Talia, sıkılmış bir şekilde oturuyor, elinde Barut'un Ülkü'den aldığı kel Barbie bebeği tutuyordu. Normalde oyuncak bebekleri ya siyah saçlı ya da sarı saçlı olduğu için sevmezdi ama bu bebeği Ulu verdiği için ayrı seviyordu.

Barut, iç çekerek yataktan kalktı. İki küçük kızın peşinden giyinip dışarı çıkmak dışında pek bir seçeneği yoktu. Her şeyi olan kardeşine nasıl hayır diyebilirdi ki? Enerji dolu, kahkaha atan iki minik kızın peşine takıldı.

Dışarı çıktıklarında, sabahın erken saatleri olmasına rağmen güneş zaten yüksek ve parlıyordu. Uzun süre boyunca yürümüşlerdi. En sonunda ilçenin küçük ormanına gelmişlerdi. Ülkü ve Talia, yeşillik koşuştururken Barut onların arkasından yürüyordu. Ülkü elinde bir sepetle, çiçekleri toplamak için uygun yerler arıyordu, Talia ise elindeki taşlarla oyun oynuyor, arada sırada Barut'a bakıp gülümsüyordu.

Barut yanına top da getirdiği için kendi kendini oyalamaya çalıştı. Bakışlarını kaldırıp kızların olduğu yere baktı. Kardeşi Ülkü'yü gördü ama Talia ortalıkta yoktu.

Barut bir an için duraksadı. Ülkü'nün yanında Talia'nın olmaması onu huzursuz etti. Etrafa çabucak göz gezdirerek Talia'yı aramaya başladı. Ülkü de abisinin telaşını fark edip, "Talia senin yanında mı abilik?" diye seslendi, endişeyle çevresine bakınmaya başladı.

"Değil," dedi Barut Ulu.

"Burada da yok," dedi Ülkü.

Barut, "Balkan Kızı!" diye bağırdı, sesi endişeyle yükseldi. Cevap gelmediğinde daha da hızlı adımlarla çevreyi taramaya koyuldu. Ülkü da elindeki sepeti bir kenara bırakarak Barut'a katıldı.

Ancak bir an sonra, Talia'nın ortadan tamamen kaybolduğunu fark etti. "Çiçek toplayacağım diye tutturdun, bak şimdi kızı kaybettik Ülkü!" diye haykırdı Barut, sesi öfke ve endişe doluydu. "İyi bok yedik! Toplamasan olmuyor sanki!"

Ülkü, korkmuş ve gözleri dolmuş şekilde etrafa bakındı. "Taliş bizsiz gitmez ki," dedi hızlıca. "Buralardadır abi, bulacağım onu, hemen bulacağım!" dedi, gözyaşlarını silerek.

BİR KİBRİTLE 𝘠𝘖𝘒 OLMAKWhere stories live. Discover now